Bugün biraz politika... O memleketin başbakanı “az konuşurmuş”, her fırsatta soru soran gazetecilere cevap vermezmiş, diyeceği varsa basın sözcüsü konuşurmuş:
“Sayın başbakan bugün şunlarla görüştü, şu toplantıya katıldı, şu kanunu imzaladı.”
Başbakanlık sözcüsü bir gün gazetecilere şaka yapayım demiş:
“Başbakan bugün gölü yürüyerek geçti!”
Gazeteciler şaşırmış:
“Ne yaptı, ne yaptı?”
“Gölü yürüyerek geçti!”
Ertesi gün gazetelerden birinin manşeti:
“Yüzme bilmeyen başbakan gölü yürüyerek geçti!”
Ve haberin yorumu:
“Yüzme bilmeyen başbakan mı olur?”
Bir muhalif gazeteci yazmış...
Trenlerdeki şu ekspres farkını kaldırmak gerek.
Geçen gün biletçi geldi, bu tren ekspres dedi, fark istedi.
Sordum:
- Niye?
- Bu tren hızlı gider, erken gider!
- Bana ne, siz de hızlı gitmeyin, dedim. Hükümet bu eşitsizliğe çare bulmalı!
Adam yolda giderken kıç üstü düşmüş, arkadan gelen bir adam koşup yetişmiş, kaldırmış...
Ve ricasını söylemiş:
“Bizim partiye oy verir misiniz?”
Adam kalçasını ovuşturarak yüzünü buruşturmuş:
“Ben düşünce kıçımı yere vurdum, kafamı değil!”
Kuraklık var, yağmur yağmıyor, nefesi kuvvetli bir hoca getirmişler, hep beraber tepeye yağmur duasına çıkmışlar, akşama kadar dua etmişler, bir damla yağmur düşmemiş...
“Hani hocaefendi, yağmur nerede?”
Hoca terslemiş:
“Sizin kalbiniz bozuk!”
“Niye?”
“Eğer yağmur yağacağına inansaydınız, şemsiye taşırdınız. Bir ben inandım, şemsiye aldım, o da yetmedi!”
Churchill, akıl hastanesini dolaşırken birinin kendisiyle hiç ilgilenmediğini görmüş:
“Ben kimim biliyor musun? Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun başbakanıyım!”
Hasta gülmüş:
“Dikkat et, ben de böyle diyordum, alıp buraya getirdiler.”
Osmanlı Meşrutiyet Meclisi’nde bakan konuşurken aşağıdan laf atan muhalefete kızmış:
“Sizde iktidar hırsı var!”
Bakana bağırmışlar:
“Siz de suçüstü halindesiniz...”
Yorum Gönder