Müstahak Değiliz! - Ümit Zileli

İşte bir yıl daha geçti gitti ömrümüzden...
Lanetli bir yıldı... Tıpkı önceki, ondan önceki, daha da öncekiler gibi... O yılları her düşündüğümde, aynı sözcüklere saplanıp kalırım:
- Hayatımızdan çalınan yıllar!..
Koparılıp alınan, zehredilen yıllar olarak da okuyabilirsiniz... Bir şen kahkahaya hasret kalınan, insanların giderek yalnızlaştığı, giderek düşmanlaştığı, ölümüne yabancılaştığı yıllar olarak da...
Geriliğin, yılışıklığın, geçmişi inkârın, yanaşmalığın, yalancılığın, boyun eğmenin, adam satmanın, dönekliğin erdem sayılarak baş köşelerde ağırlandığı, dik durmanın, gerçekleri haykırmanın, gururun, onurun, haysiyetin beş para etmediği, en ağır şekilde cezalandırıldığı bir karanlık kâbus dönemi olarak da adlandırabilirsiniz...
Acaba hak ettik mi? diye sorabilirsiniz de!..
***
Hak ettik mi gerçekten?..
Bu güzelim ve kahredici ve dibine dek mutsuz ve iflah olmaz kamplara bölünmüş ülkenin insanları olarak bizler, hangi günahlara savrulduk, hangi tiranlara tapındık da böylesine bir haysiyetsizlik cehenneminde kavruluyoruz?..
Halkının esenliği, yurdunun bağımsızlığı için ölümlere gidenlerin ardından sessiz kaldık... Tıpkı gerçekleri bağıra bağıra anlatan, gözlerimize çekilmiş mili parçalayıp atmak için ölümüne savaş veren kahramanlar toplama kamplarına tıkılırken, korkuyla gözlerimizi daha da sımsıkı kapattığımız gibi...
Onlar, içeride rehin tutulanlar, 2012 sonu itibarıyla o zindanlarda üçüncü, dördüncü, beşinci yıllarını tamamladılar, ama asla teslim olmadılar. Aksine her geçen gün bir öncesinden daha dik, daha soylu, daha yiğit durdular...
Ya dışarıda rehin tutulanlar, üzerine ölü toprağı serpilmiş bizler ne yaptık?.. Korktuk, sindik, saklandık... Telefonda bile konuşmaktan ürker olduk... Etraf iyice duysun, bilsin diye artık haberleri bile izlemediğini yüksek sesle ilan edenlerimiz de oldu maalesef... Ezildik, büküldük, aşağılandık, hakaretlere uğradık ve sustuk ne yazık ki...
- Müstahak mıydık?..
***
Ama yine de çok şanslıydık!..
Çünkü bu ülkede teslim olmamakta bütün mesele şiarını haykıran, direnen, haklarını sonuna kadar savunan, içerideki gerçek aydınların, kahramanların niçin içeride olduğunu anlayan, suskunların, teslim olmuşların bile hakkını arayan, büyük şair Nâzım’ın dediği gibi bir büyük insanlık da vardı!..
- Bu ülkenin aydınlık, yurtsever, yiğit insanları...
Ve onlar 2012’nin 11 Mayıs’ında, 29 Ekim’inde, 10 Kasım’ında alanlara çıktılar... Ne biber gazı, ne polis copu, ne barikatlar durduramadı onları... 13 Aralık’ta Silivri zindanının önünde yine onlar vardı, tıpkı bugün de olacakları gibi...
Gençler vardı; TGB’li, CHP’li, ODTÜ’lü gençler, asla teslim olmayan, olmayacak gençler... Tam 2 bin 700 küsuru hapishanelere doldurulan ama demokratik haklarını kullanmaktan milim geri adım atmayan o büyük gençlik vardı...
İşte sırf bu nedenle, yalnızca onların varlığı sayesinde bizler de, sizler de haysiyetsizlik cehennemimizdenarınıyoruz!.. Onlar bu lanetli yılı bir umut yılına çevirmeyi, gelmekte olan 2013’ü güneşli günler göreceğiz çocuklar dizelerine çevirmeyi başardılar... 23 Aralık’ta, bu ülkenin yüz akı sanatçılarıyla, büyük buluşmayıda onlar müthiş bir şölene çevirdi... Bölünmenin değil, birleşmenin ve güçlenmenin önünü de biliyorum onların gücü ve özverisi açacak... İşte bu yüzden;
- Yaşadıklarımız kader değil ve müstahak değiliz!..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget