Prof. Mehmet Haberal ile Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ortak bir noktaları
var.
Bu ortak nokta Rize değil.
İkisinin de haksız biçimde suçlanmış
olmaları, hapse atılmaları.
Sayın Erdoğan hakkında 'Siirt'te okuduğu şiirle
halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik ettiği
gerekçesiyle' 10 ay hapis cezası verildiğinde buna isyan etmiştim.
Onu çok
eleştiren bir yazar olmama karşın, bu cezanın hukuka, mantığa, vicdana aykırı
olduğunu... Osmanlı şeriat mahkemesinde bile,'Nakl-i küfür; küfür değildir.'
diye bir kural olduğunu... Bu yüzden şiirde suç öğeleri bulunsa bile; başkasına
ait bir şiiri okumanın suç sayılmadığını yazmıştım.
Açın 23 Nisan 1998
tarihli Akşam Gazetesi'ndeki 'Siyasi Ceza' başlıklı bu yazıma bakın.
Orada
Tayyip Erdoğan'ın siyasi hayatını bitiren bu karara sevinenleri de
eleştirmiştim.
YUKARIDA ALLAH VAR
Nasıl ki 1998
Nisanında görüşlerini beğenmediğim Tayyip Erdoğan'ı açıkça ve kıvırtmadan
savundu isem; şimdi de aynı duygularla Mehmet Haberal'ı savunuyorum. Ve buradan
Sayın Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum:
Sayın Başbakan! Bugün güç elinde diye bu
kadar kendinden geçme. Sandıktan aldığın gücü rakiplerini ezmek; yok etmek
için böyle orantısız biçimde kullanma. Sizi zalim konumuna geçmemeniz için
uyarmayı bir görev biliyorum. O kuralı bilirsiniz: Emr-i bil maruf ve nehy-i
anil münker... (İyiliği emretmek ve kötülüğe karşı da uyarmak.)
Size
soruyorum: Prof. Haberal'ı bir terör örgütünün üyesi gösterecek ne gibi
deliliniz ve belgeleriniz vardır?
Biliyorum ki, 'Bu soruları niçin bana
soruyorsun? Git mahkemeye sor!' diyorsunuz.
Ama hayır! Ben size soruyorum: Şu
düzenlediğiniz özel yetkili mahkemelere; sizin düzenlediğiniz HSYK hakim ve
savcı atamıyor mu?
Ve şu millet de bunu bilmiyor mu?
O yüzden; sizi;
adalet ikliminden zulüm iklimine geçmemeniz konusunda yeniden uyarıyorum.
Ve
Prof. Haberal gibi insanları bunca yıldır içeride tutan bu uygulamaya hemen son
verecek düzenlemeyi yapmanızı bekliyorum.
Bunu; Prof. Haberal için değil;
1998'de hakkında ceza verilmiş Tayyip Erdoğan adına istiyorum.
Nasıl ki CHP;
sizin siyasi yasağınızı kaldırmak için anayasanın değiştirilmesine imza atmış
ise siz de siyasi görüşünü beğenmediğiniz Haberal'ın terörist gibi zindana
tıkılmasına karşı bir imza atınız.
***
Yukarıda Allah var Sayın
Başbakan...
Bir gün bu alemden göçeceğiz.
Biz gittikten sonra arkamızdan
iyi şeylerin söylenmesini sağlamalıyız.
Sizi; siyasal destekçilerinizin
teşviklerinden; kışkırtmalarından uzak durmaya; daha adil davranmaya bir kez
daha davet ediyorum.
YA AYTAÇ DURAK?
Sayın Başbakan!
Bir de Aytaç Durak işi var...
Biliyorsunuz ki kendisi Adana Büyükşehir
Belediye Başkanı idi...
Eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay; 23 Mart 2010'da,
'Yürütülen soruşturmanın selameti açısından' diyerek Sayın Durak'ı açığa
aldı.
Hakkında davalar açıldı.
Ama o hep beraat etti.
Aytaç Durak'ı
suçlayan kişi ise mahkemelerden ceza aldı.
Aradan 1 hükümet geçti, 1 seçim
geçti.
Ama Aytaç Durak göreve iade edilmedi, edilmiyor.
Hani nerede milli
irade?
Hani halkın verdiği oya saygı?
Kendinize haksızlık yapılınca feryat
etmenizi anlıyoruz.
Ama başkalarına zulüm yapılınca neden görmezden
geliyorsunuz?
Ve Sayın Durak'ın hakkını ne zaman vereceksiniz?
Size
soruyorum; çünkü herkes biliyor ki siz isterseniz o iş anında olur.
Umarım ki
burada da adil olursunuz...
Çünkü yukarıda Allah var; sol yanımızda da
vicdanımız...
Yorum Gönder