Başbakan’ı Kim Dinledi? - Şükran Soner

Günümüz teknolojisinde herkesin olamasa da çok kişinin çok kişiyi dinleyebildiği sır değil. Dahası çok pahalı ve zor bir iş olmadığı da biliniyor. Böyle olduğu içindir ki insan hakları, hukuk devleti düzeninin korunabilmesi adına yasal dinlemeleri yargı kararlarına bağlayan, yasadışı dinlemelerin ise hukuk düzeni içinde kullanılamayacağını öngören yasalar, eksiği gediği ile bütün ülkelerde var. Bizdeki sorun, bu yasalardaki düzenlemelerin insan hakları, hukuk devleti ile çelişen hükümlerinin olmasının yanında, çok yaygın iktidarlarına bağlı devlet gücü eliyle de yasadışı dinlemelerin yapılması yetmezmiş gibi, yargılama, hukuk devleti düzenine aykırı olarak, suçlamalarda, yargılamalarda, siyasette sıkça kullanılmasının hesabının sorulmamasında...
Seçimler öncesinde Baykalın genel başkanlığına mal olan, MHP’yi baraj dışına atmaya yönelik, yöneticileri hakkında yasadışı elde edilmiş görüntü ve dinlemelerin siyasi sonuçları ne kadar kaçınılmazsa... Uzun soluklu, yaşamın her alanında kadrolaşmış, yerleşmiş iktidarlarının, yasaları işleterek yasadışı izleme, dinleme suçlularına ilişkin deyimin tam anlamı ile parmağını kıpırdatmamış olmasıiktidar adına siyasi ayıplı olmanın ötesinde, sorumsuzluk... Çok daha vahim iktidar icraatları suçları kapsamına girecek durum ise başta özel yargı, çok sayıda yargılamada, polis ya da başka resmi devlet organlarınca ele geçirilmiş yasadışı dinleme, izlemelerin, doğruluğu kanıtlanmamış bilişim belgelerinin suçlama kanıtları olarak kullanılmaları. Yıllar süren tutukluluklar, dahası mahkûmiyetlerin bu yasadışı belgeler üzerinden oluşturulmuş suçlamalarla yapılmasına seyirci kalınması.
***
12 Mart, 12 Eylül süreçlerinde, telefonların dinlenmesi, yargıda kullanılmasına ilişkin tanıklıklarım çok fazla. Sadece işçi-gençlik haberlerinin odağında bir gazeteci olduğum için benim bile dolaylı, doğrudan sürekli telefonlarım dinlendi. 12 Mart Madanoğlu davası, 15-16 Haziran öğrenci yargılamaları, çeşitli sol gençlik örgütleri davalarının iddianameleri, kitaplarında da var olduğu üzere dinlemeler üzerinden açılmış tüm davalarda, bu yasadışı dinlemeler sadece yasadışı elde edilmiş olmaları nedeniyle de değil, kanıt değeri taşımadıkları için, yargı kararlarının üst yargı ya da ara karar süreçlerinde düşmelerini getirdi... İşçiler-öğrenci-ler.. gördükleri işkenceler, yattıkları hapislikte ödedikleri bedellerle silindir gibi ezilmiş oldular...
Bugünün yargılamalarını çok daha uzaktan izleyebildiğim halde, ileri teknoloji ile çok daha ağır hukuk suçları işlenmiş olarak, gerçeklikleri de çok daha fazla tartışmalı belgelerle, insanlara daha büyük suçlar, lekeler sürüldüğü, bedeller ödetildiğini göz-lemliyorum. İktidarlarının sorumluluğunda devlet güçleri kullanılarak dinlemeler, çok daha haksız, ağır insan hakları ihlalleri, cezalandırmalar, siyasal suçlamalara araç ediliyorlar. İktidarları medya gücü arkasında, kamuoyu güdülemesinde, bu hukuksuz silahın iktidar güç aracı olarak kullanılmasından yararlanıyor...
***
Türkiye’nin bu yüzden önümüzdeki yıllarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargılamasında yiyeceği ağır cezalar ya da daha önce siyaseten kurtulmaya yönelik geleceği söylenen büyük af, üst yargının durumu bir ölçüde kurtarmaya yönelik bozacağı haksız-hukuksuz kararlarla avunabilir miyiz? İşte tam da bu tabloda Başbakan’ın dinlendiğini açıklaması yeni bir bomba gibi gündemimize düşerken, doğaldır ki kimseler bu dinlemenin olabilirliğinden, vahametinden kuşkuya düşmeden sorgulamayı Kim dinledi? üzerinden yapma gereğini duyu-yorlar. Doğaldır ki Başbakan’ın kendi siyasi kadrolarına, derin devletine kendi kendini dinletmesi söz konusu olamayacağına göre geriye iktidar içi hesaplaşmalar ya da daha vahimi, iktidarlarının çok iddialı çatışmaların içine bulaştığı dünyadaki dış kriz-ler, hesaplaşmalar bağlantılı dış istihbarat güçleri olasılığı kalıyor...
İktidarları açısından ciddi sorumluluk, zafiyet anlamına da gelebilecek olasılıklar karşısında, siyaseten ofsayta düşmemek için, geçmişten kalan mağduru oynamanın inandırıcılığı olmadığı gibi, geçmişten kalıntıları temizlenememiş, iktidarı aşan bir derin devlet bağlantısı da ayıp kaçıyor. İktidarlarının rahatsız oldukları, günah keçisi yaptıkları, aslında hepsi birbirinden farklı geçmiş iktidarlar süreçlerindeki derin devlet yapılanmaları, haklısı haksızı, suçlusu suçsuzu, hepsi bir torbada, yasalar, hukuk dışı yargılamalarla toptan içerde değiller mi? Eksiksiz kamudaki görevlerinden tasfiye edilmediler mi?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlunun dünkü açıklamasında, sayısız yasadışı dinleme, iktidarın yasadışı dinlemelere ilişkin sorumluluklarını yerine getirmemesinden örnekler de vererek, çifte standarda sitem etmesine verilebilecek yanıt yok... Ken-disi dinlenince rahatsız oluyor. Başkaları dinlenince oh oluyor. Bu olmaz. Sonunda etme bulma dünyasıdır, gelir Sayın Başbakanı da bulur...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget