Günümüz teknolojisinde herkesin olamasa da çok kişinin çok
kişiyi dinleyebildiği sır değil. Dahası çok pahalı ve zor bir iş
olmadığı da biliniyor. Böyle olduğu içindir ki insan hakları, hukuk
devleti düzeninin korunabilmesi adına yasal dinlemeleri yargı
kararlarına bağlayan, yasadışı dinlemelerin ise hukuk düzeni içinde
kullanılamayacağını öngören yasalar, eksiği gediği ile bütün ülkelerde
var. Bizdeki sorun, bu yasalardaki düzenlemelerin insan hakları, hukuk
devleti ile çelişen hükümlerinin olmasının yanında, çok yaygın
iktidarlarına bağlı devlet gücü eliyle de yasadışı dinlemelerin
yapılması yetmezmiş gibi, yargılama, hukuk devleti düzenine aykırı
olarak, suçlamalarda, yargılamalarda, siyasette sıkça kullanılmasının
hesabının sorulmamasında...
Seçimler öncesinde Baykal’ın genel başkanlığına mal olan, MHP’yi
baraj dışına atmaya yönelik, yöneticileri hakkında yasadışı elde
edilmiş görüntü ve dinlemelerin siyasi sonuçları ne kadar
kaçınılmazsa... Uzun soluklu, yaşamın her alanında kadrolaşmış,
yerleşmiş iktidarlarının, yasaları işleterek yasadışı izleme, dinleme
suçlularına ilişkin deyimin tam anlamı ile “parmağını kıpırdatmamış olması” iktidar
adına siyasi ayıplı olmanın ötesinde, sorumsuzluk... Çok daha vahim
iktidar icraatları suçları kapsamına girecek durum ise başta özel yargı,
çok sayıda yargılamada, polis ya da başka resmi devlet organlarınca ele
geçirilmiş yasadışı dinleme, izlemelerin, doğruluğu kanıtlanmamış
bilişim belgelerinin suçlama kanıtları olarak kullanılmaları. Yıllar
süren tutukluluklar, dahası mahkûmiyetlerin bu yasadışı belgeler
üzerinden oluşturulmuş suçlamalarla yapılmasına seyirci kalınması.
***
12 Mart, 12 Eylül süreçlerinde, telefonların dinlenmesi,
yargıda kullanılmasına ilişkin tanıklıklarım çok fazla. Sadece
işçi-gençlik haberlerinin odağında bir gazeteci olduğum için benim bile
dolaylı, doğrudan sürekli telefonlarım dinlendi. 12 Mart Madanoğlu
davası, 15-16 Haziran öğrenci yargılamaları, çeşitli sol gençlik
örgütleri davalarının iddianameleri, kitaplarında da var olduğu üzere
dinlemeler üzerinden açılmış tüm davalarda, bu yasadışı dinlemeler
sadece yasadışı elde edilmiş olmaları nedeniyle de değil, kanıt değeri
taşımadıkları için, yargı kararlarının üst yargı ya da ara karar
süreçlerinde düşmelerini getirdi... İşçiler-öğrenci-ler.. gördükleri
işkenceler, yattıkları hapislikte ödedikleri bedellerle silindir gibi
ezilmiş oldular...
Bugünün yargılamalarını çok daha uzaktan
izleyebildiğim halde, ileri teknoloji ile çok daha ağır hukuk suçları
işlenmiş olarak, gerçeklikleri de çok daha fazla tartışmalı belgelerle,
insanlara daha büyük suçlar, lekeler sürüldüğü, bedeller ödetildiğini
göz-lemliyorum. İktidarlarının sorumluluğunda devlet güçleri
kullanılarak dinlemeler, çok daha haksız, ağır insan hakları ihlalleri,
cezalandırmalar, siyasal suçlamalara araç ediliyorlar. İktidarları medya
gücü arkasında, kamuoyu güdülemesinde, bu hukuksuz silahın iktidar güç
aracı olarak kullanılmasından yararlanıyor...
***
Türkiye’nin bu yüzden önümüzdeki
yıllarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargılamasında yiyeceği ağır
cezalar ya da daha önce siyaseten kurtulmaya yönelik geleceği söylenen
büyük af, üst yargının durumu bir ölçüde kurtarmaya yönelik bozacağı
haksız-hukuksuz kararlarla avunabilir miyiz? İşte tam da bu tabloda
Başbakan’ın dinlendiğini açıklaması yeni bir
bomba gibi gündemimize düşerken, doğaldır ki kimseler bu dinlemenin
olabilirliğinden, vahametinden kuşkuya düşmeden sorgulamayı “Kim dinledi?” üzerinden yapma gereğini duyu-yorlar. Doğaldır ki Başbakan’ın
kendi siyasi kadrolarına, derin devletine kendi kendini dinletmesi söz
konusu olamayacağına göre geriye iktidar içi hesaplaşmalar ya da
daha vahimi, iktidarlarının çok iddialı çatışmaların içine bulaştığı
dünyadaki dış kriz-ler, hesaplaşmalar bağlantılı dış istihbarat güçleri
olasılığı kalıyor...
İktidarları açısından ciddi sorumluluk, zafiyet anlamına da
gelebilecek olasılıklar karşısında, siyaseten ofsayta düşmemek için,
geçmişten kalan mağduru oynamanın inandırıcılığı olmadığı gibi,
geçmişten kalıntıları temizlenememiş, iktidarı aşan bir derin devlet
bağlantısı da ayıp kaçıyor. İktidarlarının rahatsız oldukları, günah
keçisi yaptıkları, aslında hepsi birbirinden farklı geçmiş iktidarlar
süreçlerindeki derin devlet yapılanmaları, haklısı haksızı, suçlusu
suçsuzu, hepsi bir torbada, yasalar, hukuk dışı yargılamalarla toptan
içerde değiller mi? Eksiksiz kamudaki görevlerinden tasfiye edilmediler
mi?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun
dünkü açıklamasında, sayısız yasadışı dinleme, iktidarın yasadışı
dinlemelere ilişkin sorumluluklarını yerine getirmemesinden örnekler de
vererek, çifte standarda sitem etmesine verilebilecek yanıt yok... “Ken-disi
dinlenince rahatsız oluyor. Başkaları dinlenince oh oluyor. Bu olmaz.
Sonunda etme bulma dünyasıdır, gelir Sayın Başbakan’ı da bulur...”
Yorum Gönder