Yalanını yüzüne vurmaktan bıktık usandık. O, yalan söylemekten, gerçekleri saptırmaktan, bıkmadı usanmadı.
ODTÜ öğrencilerinin molotoflarla, sapanla demir bilyeler, taş atarak polise saldırdığını, lastik yaktıklarını günlerce yineledi durdu.
Üniversite yönetimini, öğretim üyelerini, öğrencilere molotof yapmayı öğrettikleri için “Yazıklar olsun böyle yönetimle, öğretim üyelerine” diye suçladı.
Kreşteki üç yaşındaki çocukları bile etkileyen, biber gazı ve gaz bombası atan polisi, görevlerini yaptıklarını söyleyerek savundu.
Sergilediği tablonun ana hatları bu mu? Bu!
***
Oysa, olaylarda öğrenciler tarafından tek bir molotof atılmadı.
Tek bir lastik yakılmadı.
Üniversitenin mülkiyetine kayıtlı tek bir masa, tek bir iskemle kırılmadı.
Sapanla polise demir, taş atıldığı doğrulanmadı.
Kreşteki çocuklar, öğrenciler, olayı izleyen öğretim üyeleri biber gazından etkilendi.
Gaz bombası yiyen bir öğrenci beyin kanaması geçirdi.
Ama RTE’nin öğrencilerin molotoflarla, sapanlarla saldırdığını söylediği polislerden bir teki bile yaralanmadı.
Başbakan, ekranlarda polisin yalanlarını gerçekmiş gibi halka açıkladı...
Ortaya çıkan sonuç bu mu? Bu!
***
Öyle bir Başbakan’ı var ki ülkemizin, önceki köşeli söylemlerinden kıvrıla kıvrıla öyle dönüşler yapıyor ki, akıllara ziyan!
Önceki gün TRT’de çanak sorularla dilediği gibi açıklamalar yapma olanağı veren biri dışında diğerleri, yandaşlıkla yalakalık arasında gidip gelen gazetecileri karşısına aldı.
Açıklamalarının bir yerinde öğrencilerle, ODTÜ ile bir derdi olmadığını söyledi.
Bir yerinde eylemcilere ceza vermeyen üniversite yönetimini sert bir dille eleştirdi.
Rektör Ahmet Acar’la yaptığı “görüşme sonrası olayın vuzuha kavuşmadığını” belirtti.
Vuzuha kavuşmayan olayı merak ediyorsanız; buyurun Bay RTE’nin yanıtını izleyin:
“Problem buradaki yönetimin sakat zihniyetidir. Yönetimde bir acziyet var. Acziyetini kabul edeceksin. Eğer öğrencilerinin içerisinde orada faşizan baskı uygulayan öğrenciler varsa… üniversite disiplin kurulu bir hafta uzaklaştırır. Tekrar yaptı 15 gün. Yine yaptı, tamamen uzaklaştırır” diyor.
Daha sonra üniversite yönetimini “acziyetle” suçlamasındaki temel öğeyi açıklıyor:
“... (yönetim uzaklaştırma cezasını) Başkalarına yaptı. Başörtülü kızlarımıza yaptılar bunları. Okullardan uzaklaştırdılar başörtüsü taktıkları için. Şimdi bunlar terör estiriyor.”
***
“Olayların vuzuha kavuşmasını mı istiyorsun” diyor Rektör Acar’a: Başörtülü diye “kızlarımızı” üniversiteden uzaklaştırdın.
Eylem yaptıkları için üniversiteden geçici olarak veya tamamen uzaklaştırmadığın öğrencilere uyguladığın yöntemi, başörtülü kızlarımıza uygulamadın. Onları tek bir kararla üniversiteden dışladın, demeye getiriyor.
Bu söylemlerin altındaki sırıtan asıl amaç...
... başı örtülü kızları ODTÜ’den uzaklaştıran kararın düzeltilmesi!
***
Laik cumhuriyet sevdalısı, AKP’nin faşist uygulamalarına karşı çıkan devrimci üniversite öğrencilerini faşistlikle suçlayan...
.... “ODTÜ olaylarının vuzuha kavuşmasını” ancak başı örtülü kızlara geçit verilmesine bağlayan bu Başbakan’la…
... çağdaş, özgür, bağımsız üniversite konusunda uzlaşmayı hayal etmek bile olanaksız.
Yorum Gönder