Yazının başlığı için sözcük bulmakta zorlandım. Sahte, kalp, taklit,
yanıltıcı sözcüklerini de düşündüm. Düzmece sözcüğü daha uygun geldi. Bir
hareketi, bir görüşü, bir inancı, bir ideolojiyi yozlaştırmak, saptırmak, yerine
göre gözden düşürmek, etkisiz hale getirmek için egemen çevrelerce düzmeceleri,
sahteleri üretilmekte ve dolanıma sürülmektedir.
Düzmece cumhuriyetçi, düzmece demokrat, düzmece Atatürkçü, düzmece
milliyetçi, düzmece solcu, düzmece Müslüman, düzmece
CHP’li... Düzmece listesi uzatılabilir. Düzmecelik
sivil toplum örgütlerine, siyasal partilere, kanaat önderlerine, bilim
adamlarına kadar uzanır. Aslında güçlü çevrelerin, emperyal güçlerin bir
hareketi, bir ideolojiyi, bir inancı dış baskıdan çok içerisinden çökertmek
başarılı bir taktiğidir. Bu nedenle asılları gölgelemek için düzmeceleri
türetilir, desteklenir, orta ipe çıkarılır; sesyayar olarak da kullanılır,
rolleri, işlevleri bitince de sahneden indirilir, silinirler.
Gençliğimde gördüğüm bazı filmler beni uyarmış, etkilemiştir. O
yıllarda II. Dünya Savaşı ağırlıklı filmler yaygındı. Başrolü Victor
Mature’un oynadığı bir filmi anımsıyorum. Kahraman, bir
Hollanda direnişçisiydi, Nazilere karşı savaşıyor, baskınlar düzenliyor, her
baskında gerçek direnişçilerin bir bölümü ölüyor, yakalanıyor, fakat her nasılsa
direniş hareketini örgütleyen, baskını düzenleyen Victor Mature kurtuluyordu.
Sonradan direniş hareketini düzenleyen, yöneten halk kahramanının Nazi ajanı
olduğu ortaya çıkıyordu.
***
Militan, inançlı gözüküp, mevki, sıfat, rol hatta çıkar kapanlar bende
daima kuşku uyandırmıştır. Kimin davulunu çalıyorlar diye. Ne militan solcular
gördük, sonradan Özal’ın kadrolarında yer aldılar,
neo liberal kesildiler. Uğur Mumcu terminolojisiyle
solculuğu öğrenmeden liboş akımına kapıldılar. Ne Atatürkçüler gördük, tüm
kurumlarını yıktılar, vasiyetine dahi el uzattılar, halk nazarında Atatürkçülüğü
küçük düşürdüler. Ne demokratlar gördük, hâlâ görüyoruz, şibih, melez, özenli
demokrasimize dahi anayasa değişikliği ile iyice tüy dikmeye uğraşıyorlar.
“Yetmez ama evet” gibi sloganla sözde demokrat
gözüküp otoriter ve totaliter gidişe taş döşeyen, yazar, bilim adamı, sanatçı
makalesi gördük.
Kılık kıyafetleri, davranışları, maddi ve politik çıkar hesapları,
emperyal güçlerle ilişkileri ile Müslümanlığı özünden uzaklaştıran,
itibarsızlaştıran ne Müslüman geçinenler gördük.
Bağımsızlığı sürekli vurgulamayan dolaylı biçimde de olsa zaman zaman
emperyal güçlerin dümen suyuna giren, hatta emperyalizmin vurucu gücü olarak
kullanılan ne milliyetçiler gördük.
***
CHP’ye köstek olup gözden düşürmeye çalışan,
külah kapamayınca da partiden ayrılan hatta kapağı
AKP’ye atan ne CHP’liler
gördük.
Medyada tarafsızlık maskesi altında, ne kadar taraflı yayınlar
yapıldığını gözlemliyoruz. Bazı kişiler uzun süre medyada ön planda kalıyor;
siyasal, ekonomik programları sürüyorsa, bazı çevrelerin yararına hizmet
ettikleri, en azından bu çevrelere zarar vermedikleri içindir. Gerçekten
tarafsız, aydınlatıcı, bilgilendirici, uyarıcı yayın yapılsa, bu tür yayınlar
kısa sürede kaldırılır. Sesleri kısılır, programı düzenleyenler de bir biçimde
dışlanır.
Dikkat edilirse, istisnalar için özür dilerim, belli kişiler uzman,
bilim adamı, ekonomist olarak yaftalanarak programlara çıkartılıyor. Halkı
yönlendirmek, hatta kandırmak için sesyayar olarak kullanılıyor. Bu kişilerin
yanıltıcı etiketlerinden de yararlanılıyor.
Hemen her alanda gerçekleri sahtelerinden ayırmak, sahtelerin daha
fazla göz boyamalarını önlemeye çalışmak herhalde görev
olmalı...
Yorum Gönder