Ne kitapmış be!.. Hem Odatv’de, hem Devrimci Karargâh davasında suç delili… Yazdığı bir kitapla, bu iki “örgüte” yardım ve yataklık eden ise Polis Müdürü Hanefi Avcı!.. 27 Aralık
Perşembe günü Odatv, dün de Devrimci Karargâh davası için Çağlayan
Adliyesi’ndeydi.
“Tamirat var”
gerekçesiyle Odatv davasına tahsis edilmeyen büyük salonda dün Devrimci
Karargâh davası görüldü. Salon bomboştu. Hanefi Avcı azılı katil gibi
jandarmaların arasında bir başına oturdu. Arkasına dönüp bakamadı bile.
Ses düzeni kurulmamıştı, kimsenin ne dediği anlaşılamadı. Hanefi Avcı
savunmasını yaptı. Hemen salondan çıkartıldı. Ondan sonra “örgütdaşı”
olduğu iddia edilen Devrimci Karargâhçılar alındı. Duruşmaları birarada
yapılamıyor, kimse kimsenin ne dediğini bilmiyor. Çünkü karargâhçılar,
Hanefi Avcı’yla aynı salonda oturmayı dahi kabul etmiyor. İşte böyle bir
örgüt!..
Hanefi Avcı’nın yazdığı Haliç’te Yaşayan Simonlar-Dün Devlet Bugün Cemaat isimi kitap Odatv davasında “suç delili”… Aynı kitap, Devrimci Karargâh davasında da Avcı’nın “örgüte yardım ve yataklık yaptığının delili” olmuş.
Avcı kitabını anlatırken, içimden Prof. Yalçın Küçük’ün kulaklarını çınlattım. Bir gün önce bizim davada şöyle isyan etmişti:
“Sizin iddianamenize göre ben PKK’yı yönetiyorum,
Ergenekon’u yönetiyorum, Odatv’yi yönetiyorum, ben CHP’yi yönetiyorum,
ben siyaset dünyasını da yönetmeye çalışıyorum. Bana iyi bakın, ben
nasıl bir insanım. Dr. Jekyll gibi, gündüz iyiyim, gece hainlik
yapıyorum. O yüzden bana iyi bakın böyle sanık bulamazsınız.”
Bunlardan sonra Prof. Yalçın Küçük, “KCK iddianamesinde niye adım yok?” diye kızmıştı. Herhalde aklına gelse, konuşulanları ve olanları bilse, “Devrimci Karargâh’ta, hatta hatta ODTÜ direnişinin arkasında ben niye yokum?” diye de sorardı.
Odatv ile Ergenekon’u şimdilik birleştiremediler, ama
bakarsınız birkaç ay sonra Odatv ile Devrimci Karargâh’ı birleştirip,
ODTÜ’deki olayları da “Bu örgütlerce düzenlenen terörist faaliyet” sayıverirler. Yeni hukuk düzeninde imkansız yok artık nasılsa!..
Son duruşmada malzeme de çıktı. Hanefi Avcı götürüldükten
sonra salona alınan tutuklu sanıklardan biri, ODTÜ direnişine destek
bildirisi okuyup, yerine oturdu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bir
gece önce Kanal D’de Mehmet Ali Birand’a, “Doğu
Perinçek bugün dışarıda olsaydı, ODTÜ'ye gelseydi, onu alkışlarla
karşılarlar, belli bir yere oturturlardı. Yalçın Küçük'e karşı
hiçbirinin tepki göstereceğini düşünmüyorum” demesini de ekleyin, tamamdır!..
Avcı, hakkındaki suçlamaları aynen Odatv davasındaki
gibi, bir bilirkişi üslubuyla tek tek çürüttü. Ruhsatlı silahlarının
nasıl ruhsatsızmış gibi gösterildiğini anlattı. Ama nafile, yine “tutukluluğuna devam” kararıyla Silivri’ye gönderildi.
Başta Soner Yalçın hepimiz, bizler tahliye edilirken,
Hanefi Avcı ve Yalçın Küçük’ün tutukluluğun devamına karar verilmesine
isyan ve azabımızı dillendirdik, dillendiriyoruz.
Ama acaba Hanefi Avcı neler hissediyordu.
İşte Devrimci Karargâh duruşması sırasında avukatı Refik
Ali Uçarcı ile bir not gönderip, sıcağı sıcağına duygu ve düşüncelerini
sordum.
Cevabi notunu öylesine alelacele yazdı ki, son satırları
tamamlayamamıştı. Dahası içeriğinden evvel her kelime ve satırın şekli,
bir büyük öfke ve isyanın resmi gibiydi.
İşte o isyanın içeriği ve fotoğrafı:
“Sözden çok hâl her şeyi daha iyi anlatıyor. Suç
delili denen sahte Word dosyalarının teknik olarak sahteliği açık olduğu
gibi. Word dosyaları yazdığı iddia edilen Soner serbest, Word dosyanın
bulunduğu siz, Barış serbest, ama örgüte yardımla suçlanan Hanefi Avcı
tutuklu. Hem de örgüte yardım cezası üçte bire indirilmesine rağmen.
Tutukluluğun devamına deniyor. Bu kararı hukuken izah etmek mümkün
değil. Hem de 3. Yargı paketine rağ…”
Daha ne kadar sözün bittiği yere gideceğiz ki?!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
29 Aralık 2012
Yorum Gönder