ABD’nin İran’ı “günümüzün Marks’ı” diye, İran’ın da Tayyip
Erdoğan ve AKP’yi “Amerikan İslamcısı” diye nitelemesi çok önemli iki
saptamadır.
Birinci saptama, kendisini “İslam Cumhuriyeti” olarak tanımlayan bir ülkenin
ne denli anti-emperyalist olabileceğini, ikinci saptama ise İslamcıların,
bölgede emperyalizmin en önemli aracı da olabileceğini ortaya koymaktadır.
İslamcı akımların emperyalizmle ilişkisinin bu kadar birbirine zıt olabilmesi
ve emperyalist ABD’nin Müslüman Irak’ı, Afganistan’ı, Libya’yı işgal etmesine,
Suriye’ye savaş açmasına İslamcıların neden sessiz kaldığı hatta bir bölümünün
açık destek verdiği ayrıca incelenmelidir.
Biz bugün Başbakan Erdoğan’ın neden Amerikan İslamcısı ilan edildiği
üzerinde duracağız.
ERDOĞAN – MÜSLÜMAN KARDEŞLER İLİŞKİSİ
Gerçi sorumuzun yanıtı ortadadır. Erdoğan’ın neredeyse tüm
politikaları ABD yararınadır ve Washington adınadır. Ama Tahran’dan AKP’ye
yöneltilen geçmişteki itirazlarla birleştirilince, meselenin bir de Erdoğan –
Müslüman Kardeşler MK ilişkisi olduğu görülmektedir.
Ufuk Ötesi okurları anımsayacaklardır. Biz de 1 Ekim 2011 tarihli
“Erdoğan’ın savaş çıkartacak teklifi” başlıklı yazımızda bu ilişkiye
değinmiştik. Okumayanlar için kısaca anımsatalım. Erdoğan Beşar Esad’a,
kabinenin dörtte birine MK üyelerini almasını istemişti, karşılığında da
ayaklanmanın bastırılmasında Şam’a yardımcı olma sözü vermişti.
Çünkü MK örgütünün Türkiye’deki lideri Gazi Mısırlı, Erdoğan’ın
arkadaşıydı ve MÜSİAD Yüksek İstişare Heyeti üyesiydi. MK’nin ikinci önemli
adamı Cemalettin Kerim de hem MÜSİAD üyesiydi hem de Mazlum-Der ile
İHH’nin faaliyet sponsoruydu.
Suriye’nin Ankara Büyükelçisi Nidal Kabalan’ın verdiği bilgiye göre,
Suriye Cumhurbaşkanı 2009’da İstanbul’a geldiğinde Erdoğan Gazi
Mısırlı’yı Esad’la tanıştırmış ve ondan arkadaşının faaliyetlerine
yardımcı olmasını istemişti!
Erdoğan-MK ilişkisi geçmişe dayanıyor. Örneğin İçişleri Bakanlığı
Mülkiye Müfettişleri raporunda ve DGM hazırlık soruşturması raporunda, MK’nin
Ürdün sorumlusu Mohammed Ashmawey ile Mısır sorumlusu Hasan
Huvaydi’nin bir otelde gizlice Tayyip Erdoğan’la görüştüğü bilgisi
var.
Daha da geriye gidersek tabi, Erdoğan’ın 70’li yıllarda MK’nin kolu
olan Dünya Müslüman Gençlik Birliği WAMY üyesi olduğu bilgisiyle karşılaşıyoruz.
Örneğin 90’larda MK’nin sözcüsü olan Kemal Helbavi, Erdoğan,
Rabbani ve Enver İbrahim gibi isimlerle burada tanıştığını
söylüyor ve “Hepimiz işe WAMY’de başladık” diyor!
Jöntürk isimli internet sitesinde yayımlanan şu tablo,
yazdıklarımızdan daha fazlasını içermesi bakımından önemlidir:
SAİD RAMAZAN CIA’YE ELEMAN KAYDEDİLDİ!
MK’nin Mısır’da “Özgürlük ve Adalet Partisi” ismiyle iktidar olması, ABD’nin
bir halk hareketi karşısında “Mübarek’i verip, rejimi kurtarma” stratejisinin
sonucudur. ABD, çok eskiye dayanan MK çalışmasıyla bu örgütün bir kanadını
“Amerikan İslamcısı” yapmayı başarmıştır.
Jöntürk internet sitesi bu konuda da dikkat çekici bir bilgi sunuyor.
1928 yılında Hasan El Benna tarafından kurulan örgütün 1950’lerde
Benna’nın damadı Said Ramazan aracılığıyla en azından bir
kanadının CIA güdümüne sokulduğu anlaşılıyor.
Said Ramazan MK’yi etkinleştirmek ve Kahire’ye karşı kalkan bulmak
için 1953 yılında Washington’a gidiyor ve ABD Başkanı Dwight Eisenhower
ile görüşüyor.
Sağ başta elinde kâğıt olan Said Ramazan, emperyalizmin desteğini
aradığı 4 yılın sonunda, 1957 yılında CIA ajanı Robert Dreher tarafından
“şirket”e eleman olarak kaydediliyor!
Nitekim Washington o yıllarda Sol ve Arap Milliyetçiliğine karşı İslamcı
akımları kullanmayı planlıyor.
ABD Türkiye’de de Fethullah Gülen gibi isimlere Komünizmle Mücadele
Dernekleri kurdurarak ve kimi İslamcı kesimleri Kanlı Pazarlarda kullanarak
Sol’la ve Kemalizm’le mücadele etmiştir!
Yorum Gönder