Eski bir TÜBİTAK Uzay çalışanı Göktürk-2 uydusunun yapım sürecini en
başından itibaren soL’a anlattı.
AKP iktidarı ODTÜ’de yaşananlarla ilgili öğrenci ve akademisyenleri
suçlamaya devam ederken, bir yandan da yaşanan olayları Göktürk-2 uydusunun
uzaya fırlatılmasına karşı bir tepki gibi göstermeye çalışıyor. Erdoğan ve
partisi, ODTÜ’lü öğrenci ve akademisyenleri Göktürk-2’nin fırlatılmasından
“heyecan duymamakla” eleştirse de, eski bir TÜBİTAK Uzay çalışanının soL’a
anlattıkları, uydunun “AKP rejimine rağmen”, çalışanların iş ahlakı ve
fedakarlığı sayesinde yapılabildiğini gösteriyor.
İşte malum sebeplerle ismini vermek istemeyen eski bir TÜBİTAK Uzay
çalışanının, Göktürk-2’nin yapım süreciyle ilgili anlattıkları…
Çalışmalar 1998'de başladı
1998 yılında o zamanki adı
TÜBİTAK BİLTEN’de küçük bir ekiple (iki kişi) başladı Türkiye’nin kendi yer
gözlem uydusu yapma projesi.
Çeşitli çalışmalar ve sözleşmeler sonucunda 2001 yılında BİLSAT uydusu için
önce 8 kişi İngiltere’ye SSTL firmasına gitti teknoloji transferi yapmak ve
ülkemize bir yer gözlem uydusu yapılmasına eşlik etmek ve bu sırada bu süreci
öğrenip kendi başımıza uydu yapabilme yeteneğini kazanmak için. Uydu konusunun
çeşitli alanları ile ilgili master yapmak için gidenleri, çeşitli aşamaları için
gidenler de (üretim, testler, tasarım vs) katıldığında 20 kişi civarında kişi
uydu konusunda çeşitli yeteneklere sahip oldu. BİLSAT uydusu yapılırken bir
yandan da işin daha iyi öğrenilmesi için mühendislik modeli denen birebir
eşleniği olan bir uydu daha yapıldı oraya giden ekip tarafından. Bu arada uçacak
olan uyduya da ilk yerli modüller olan Gerçek Zamanlı Görüntü İşleyen (GEZGİN)
ve Çok Bantlı Kamera (ÇOBAN) Modülleri ülkemizde geliştirildi ve testleri
yapıldı TÜBİTAK BİLTEN de proje kapsamında kurulan tesislerde. GEZGİN ve ÇOBAN
2003 yılında BİLSAT ile birlikte uzaya gitti ve ilk yerli malı modüller olarak
görev yaptılar başarı ile. Bu konuda atılmış çok önemli bir adımdı.
BİLSAT’tan öğrenilenler RASAT’ta uygulandı
BİLSAT’tan
edinilen tecrübe ile 2004 yılında RASAT uydusunun yapılması için proje
çalışmaları başladı. Devlet Planlama Teşkilatı’ndan alınan bütçe ile başlanan
proje aşamaları çok zorlu geçti. Aramıza yeni katılan arkadaşlarla birlikte
BİLSAT’tan öğrenilenleri daha da geliştirerek RASAT’ı yapmaya başladık. Bu arada
aramızdan ayrılanlar da oldu, ama kalanlar kendilerini daha da geliştirerek ve
çoğalarak çalışmaya inatla devam ettik.
Bu süreç içinde TÜBİTAK yönetimi değişti. Enstitü yönetimi zor da olsa yeni
TÜBİTAK yönetimine kendimizi ve projeyi anlattı. Başka projelerde sekteler oldu
ama bir şekilde RASAT projesi yoluna devam edebildi. Uydu yapma süreci çok zorlu
bir süreç ve bunun sağlam bir deneyim gerektirdiğinin farkındaydık. Ama bu kadar
zorlanacağımızı düşünmüyorduk. Bu arada 2007 yılında RASAT’ın yanına birde
GÖKTÜRK2 projesi geldi. GÖKTÜRK2 Projesini TUSAŞ ile birlikte yapmaya
başlamıştık. RASAT’tan daha duyarlı kameraya sahip olacak yeni ve daha kapsamlı
bir uydu. RASAT’tan edindiğimiz tüm deneyimleri GÖKTÜRK2’de uygulamaya başladık.
GÖKTÜRK2 projesi ile aramıza katılan onlarca yeni arkadaş ile…
Enstitünün adının değiştiğini bordrolarımızdan
öğrendik
Tarihini tam anımsamadığım bir ara enstitümüzün adının
TÜBİTAK UZAY (Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü) olarak değiştiğini
bordrolarımızdan öğrendik. Artık yoğun olarak uydu ve uzay çalışmaları yapmamız
bekleniyordu. Ama birçok başarılı proje yapılmaya devam etti. Bunlardan bazıları
BALİSTİKA, ülkemiz için oldukça önemli çeşitli enerji projeleri vs. Merak
edenler TÜBİTAK UZAY web sayfasını ziyaret edebilirler.
RASAT fırlatılırken TÜBİTAK Başkanı bile orada
değildi
Sonuçta her aşamadaki yöneticisi, araştırmacısı, satın
almacısı, depocusu, teknisyeni, taşıyıcısı olarak çok büyük deneyimler kazandık
ve 2011 yılı Ağustos ayında RASAT uzaya fırlatıldı ve başarılı bir şekilde
çalışmaya başladı. Ancak 18 Aralık’ta olduğu gibi bir tören vesaire olmadı.
Oysaki ülkemizin ilk yer gözlem uydusunu yapmıştık ve fırlatacaktık. Bırakın
devlet protokolünü, TÜBİTAK Başkanı bile orada değildi. Gerçi fırlatma ve ilk
sinyal haberini alıp gelmişti ve kutlamıştı ekibi.
Sonradan anlaşıldı durum… Yaklaşık iki hafta sonra, bir Resmi Gazete’de
yanlış anımsamıyorsam, Tarım Bakanlığı ile ilgili yayımlanan bir genelgeye
yapılan ekle görevden alındı.
Yeni TÜBİTAK yönetimi de RASAT'a ilgi göstermedi.
Hatta kötülemelerine ve eleştirmelerine rağmen sonrasında başarısının üzerine
yattılar. Bir süre sonra huzursuzluklar başladı. Enstitü yönetimi sürekli
toplantılara gidiyordu ve anlayamadığımız bir gerginlik peydah olmuştu UZAY’a ve
diğer enstitülere yönelik.
Ancak işimize gücümüze devam etmeye çalışıyorduk her şeye rağmen. RASAT
başarı ile fırlatılmıştı ve görüntü almaya başlamıştık, ama GÖKTÜRK2’nin son
işleri de bizleri bekliyordu. Bir yandan RASAT’ın uçuş modelini yapmıştık diğer
yandan GÖKTÜRK2’nin mühendislik modeli ve entegrasyonunu…
Üretimler testler derken GÖKTÜRK2 de kanlı ve canlı olarak ortaya çıkmıştı
RASAT’tan edinilen paha biçilmez deneyimle. Nerdeyse tüm uçuş modellerinin
üretimi ve testleri bitmiş, Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş’de (TUSAŞ) uçuş
modelinin entegrasyonu başlamıştı çoktan.
Enstitüde kıyım…
2011 yılı Kasım ayının ilk günlerinde
gerçek bir şok yaşadık. Aralarında 3 müdür yardımcısı ve bir çalışanın olduğu 4
kişi için TÜBİTAK'ın Ankara içi ve dışındaki çeşitli birimlerine geçici
görevlendirmeler geldi.
Tam bir şoktu. Ne yapacağımızı bilemedik.
Görevlendirilen arkadaşlar geçici görev yerlerine gitti. Bu arada Enstitü
Müdürü de yönetime bir dilekçe vererek müdürlük görevinden istifa ettiğini
bildirdi.
Ne gelen vardı ne giden…
Korku ve sindirme operasyonu başlatıldı
Geçici
görevlendirilen arkadaşlarımız ve müdürümüz günlerini 10-20 yıldır biriken
eşyalarını toplamakla geçirdi. Bayram sonrası geçici görev yerlerine gittiler.
TÜBİTAK ve bağlı enstitüleri benzer şekilde çalkalanıyordu. Çalışılan konulardan
tamamen uzak, uzmanlık alanları çok farklı yeni yöneticiler gelmişti.
Özellikle SAGE ve UZAY Enstitülerinin kapatılacağı, taşınacağı,
temizleneceği, küçüleceği söylentileri dolaşmaya başladı. TÜBİTAK’ın hemen her
yerinden benzer söylentiler geliyordu. Her birimden birçok kişinin çeşitli
alakasız birimlere geçici olarak görevlendirmeleri yapıldı.
Görevleri ve yetkileri belirsiz şahıslar, yıllardır çalışan kişiler ve
işlerinden ve görevlerinden bağımsız olarak hedef aldıkları kişiler hakkında
olabildiğince olumsuz bilgiler toplamak için mülakatlar yapmaya başladılar.
Ellerinde listelerin olduğunu, bu kişileri oralarda barındırmayacaklarını açık
açık, tehditkar bir şekilde söylediler. Bir korku ve sindirme operasyonu idi bu.
Benzer olayların hemen tüm birimlerde olduğuna ilişkin haberler geldi. İnsanlar
yavaş yavaş ayrılmaya, yeni işler aramaya başladılar. Görevlendirmeden dönenlere
ve başka arkadaşlara artık onlarla çalışmak istenmediği, kendi rızaları ile
ayrılmazlarsa yeni görevlendirmeler yapılacağı söylendi. Yeni yöneticiler bunun
kendilerinin değil Başkanlığın kararı olduğunu, kendilerinin elinde olan bir şey
olmadığını söyleyip sıyrıldılar.
Sonuçta yıllardır SAGE ve UZAY da çalışan birçok kişi zorlamalarla,
baskılarla çok sevdikleri işlerinden ayrılmak zorunda kaldılar. Ama kimse işten
atılmış değildi!
Güncel olduğu için değinilmesi gerekirse RASAT ve GÖKTÜRK2 projelerine çok
büyük katkısı ve emeği olan her kademeden birçok kişi (30 olduğu söyleniyor)
severek yaptıkları işlerinden çeşitli zorlamalarla ayrılmak zorunda kaldılar.
Ama ayrılmadan önce büyük bir özveri ve iş ahlakı ile işlerini sonuçlandırıp
teslim ettiler. Bu insanlar ayrılırken zaten GÖKTÜRK2 projesinin neredeyse
sonuna gelinmişti ve işin büyük kısmı TUSAŞ’ta yapılıyordu. Sadece tüm sistem
seviyesinde testler ve fırlatma kalmıştı. Buradan da anlaşılması gerekir uydu
yapmanın ne kadar zorlu bir süreç olduğu…
Bir birikim heba edildi
Şu an çeşitli projelerde yıllarca
başarılı şekilde çalışmış ve büyük bir bilgi birikimi olan 80’e yakın kişi
TÜBİTAK UZAY’da çalışmıyor artık. Bu kadar büyük ve tırmalanarak edinilmiş olan
bilgi ve becerinin çoğu kaybedildi.
Her şeye rağmen GÖKTÜRK2 büyük bir törenle başarı ile fırlatıldı ve görüntü
almaya başladı. Bu süreci herkes çok yakından izledi. Söyleyecek çok bir şey
yok. Sahiplenenlerin çoğu ne yapıldığının ve işin büyüklüğünün hâlâ farkında
değil.
Şimdi orada olamayan, anılmayan ve unutturulmaya çalışılan bizler, bu
başarının gerçekleşmesine verdiğimiz emek ve katkının bilincinde olarak çok
mutluyuz. Çünkü emek verdiğimiz ve büyük oranda katkımız olan RASAT ve GÖKTÜRK2
uyduları başarı ile görevlerinin başındalar. Üstelik çoğumuz da ODTÜ’lüyüz.
Eski bir TÜBİTAK Uzay (eski adıyla TÜBİTAK Bilten) çalışanı
(soL-Haber Merkezi)
Yorum Gönder