Ergenekon Davalarından İnciler - Cevat Kulaksız

Gizli Tanıklardan İnciler
Melih Aşık’ın Milliyet’teki köşesinde, tutuklu Gazeteci Hikmet Çiçek’ten alıntıladığı aşağıdaki incileri görünce, okumakta olduğum yine tutuklu gazetecilerimizden Soner Yalçın’ın Samizdat kitabından, ben de aşağıya daha garip incileri alıp okuyucu ile paylaşmak istedim.
Ergenekon davasından 4.5 yıldır tutuklu olan gazeteci Hikmet Çiçek 14 Aralık günü yaptığı konuşmada, o güne kadar mahkemede dinlenen “gizli tanıklar”ın verdikleri ifadelerden bazı pasajlar okudu. İşte o tanıklar ve ifadeleri.
“Cezaevinde başsavcının odasında birlikte rakı içerdik.”
Gizli tanık Hisar.
* * *
“Zar oynarım, yanık oynarım, pavyon âlemine takılırım.”
Gizli tanık Poyraz.
* * *
Veli Küçük köpeklerimi zehirledi, atımı kesti.”
Gizli tanık 15.
* * *
“Kola içirdiler, bademciklerimi aldılar.”
Gizli tanık Akdeniz.
* * *
“Ordu müdahale etsin diye telgraf çektirdiler.”
Gizli tanık Kurşun.
* * *
Saddam Hüseyin’in ajanını ilaçla uyuttum, çantasını aldım.”
Gizli tanık Aydos.
* * *
“Bombaları atmak için
Muzaffer Tekin 500 bin dolar teklif etti.”
Gizli tanık 9.[i]
Bu Ergenekon davasındaki sorgulamalardan biz de garip inciler verelim.
Ergenekon zindanlarında ve davalarında kanser olan, bunalıma giren, intihar edenler yanında kafayı üşütenler de vardı. Silivri zindanlarında delirenlerden bir de İsmail Yıldız. Aşağıdaki ifadelerine bakarsanız, ruhsağlığı iyice bozulmasına rağmen hala tutuklu olarak içeride bekletilmekte. Öyle ki yattığı koğuşunda, peçeteden yaptığı telefon elinde günde sekiz saat hayali birileri  ile konuşurmuş.
İsmail Yıldız Ergenekon davalarının en uzun cezaevinde yatanı. 12 Haziran 2007’de gözaltına alındı, 4 gün sonra tutuklandı. Hala cezaevinde… Dışarıda ismini hatırlayan pek çıkmaz.
İsmail Yıldız’ın 3 Aralık 2010 tarihli duruşmada ağabeyinin kim olduğunu açıkladı:
“Sayın başkanım, Fetullah Gülen benim öpöz ağabeyimdir, nüfus kütüklerine bakılabilir. Aydın Doğan da öp öz ağabeyimdir, nüfus kütüklerine bakılabilir. Adı İsmail Aydın Doğan’dır. İsmanil Aydın Yıldız’dır, kütüklerden bakılabilir. İsmanil Bedreddiğn Dalan ‘da öpöz ağabeyimdir. Sayın Başkanım nüfus kütüklerinden sabittir, bunlarda herhangi bir sorun yok. Sayın Başkanım, beni yurdışında Ehose İsmail Yıldız olarak bütün istihbarat servisleri bilir. Ehmose İsmail Yıldız’dır, bütün istihbarat servislerinin en üst listesindeyimdir ve beni ararlar hep, ben size dedim ki sayın başkanım ben ofisimden çıkarken 13 tane istihbarat servisinin takibiyle ofisime, evime gidebiliyorum ya da dolaşabiliyorum. Şimdi bu şartlar altında konuşacağım”. İşte kafayı böylesine bozan, ruh sağlığı bozulan, kısaca deliren İsmail Yıldız’ı yargıçlar dinliyor ve tahliye etmiyorlar.
İsmail Yıldız’ın avukatı Dursun Yassıkaya da Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi‘nin koyduğu tanı üzerine mahkemeye dilekçe sunarak müvekkilinin tahliyesini istedi. Sanık Yıldız’ın 4 yıldır tutuklu olduğunun vurgulandığı dilekçede, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi‘nin uzman hekimlerince paranoid fikirlerle ilintili şizofreni tanısı konularak Yıldız’ın tedavisinin imkânsızlığı gerekçesi ile fiil ehliyetinin olmadığına karar verildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Hukuk açısından fiil ehliyeti olmayan şahsın ceza ehliyeti olmayacağı da konulan teşhis ile kesindir. Hal böyle olunca, ehliyetsiz sanığın tutukluluğunun devamı hukukun hiçbir alnında hiçbir gerekçe ile gerçekleştirilmez. Müvekkilin içinde bulunduğu durum ile ilgili olarak, yasal denetim mekanizmalarının işletilerek, tahliyesine karar verilmesini talep ederiz” ifadelerine yer verildi. Ama akli dengesi böylesine bozulan İsmail Yıldız’ı yargıçlar onu tahliye etmediler.
(Samizdat sf 172-173)
Mahkeme başkanı ile Av. Vural Ergül, Danıştay saldırsının katili Alpaslan Arslan’ı  19 Ekim 2009 gün ve 116.  celsede sorgulamaktalar; “Allah’ın Aslanları” adlı bir örgüt hakkında sorular sorunca, Alpaslan Arslan bakın neler söylüyor:
“-Yav ben Allah’ın aslanı olmak istemiyorum” diyenden ben endişe duyarım yani. Allah’ın köpeğiyim, Allah’ın itiyim, Allah’ın piçiyim, Allah’ın götüyüm yani anlatabildim mi? Allah’ın yarattığı bokum. Buna saygı duyarım başka da bir şey demem kendine, ….”
Sanık Arslan: Ya iradem dışında bana hipnoz uygulanmış, büyü denen bir gerçeklik olduğunu biliyorum”. (Samizdat sf 263)
“…Kemalettin Gülen’in (Fetullah Gülen’in yeğeni) Mustafa Birden’i telefonla arayıp küfretmesi benim çok hoşuma gitti”. (Samizdat sf 264) (Kemalettin Gülen, Danıştay saldırısından önce 2. Daire BaşkanıMustafa Birden’i telefonla arayıp tehdit ve küfür ediyormuş) [ii]
Lise öğrenimi sırasında ışık evlerinde ve cemaat yurtlarında kaldığını söyleyen Danıştay saldırganı Alpaslan Arslan, Hâkim Özese’nin sorusu üzerine (Samzidat 265. Sayfada)  Kemalettin Gülen için şöyle demekte:
Yav, böyle bir şey, aradım bu sorumluluk sahibi bir Müslüman’ın, iyi bir gencin, uçkun, bıçkın bir Müslüman’ın, anlatabildim mi? Bıçkın, sokkaçı bir Müslüman’ın tavrıdır ve benim çok hoşuma gitti. Benim yaşam pınarlarımdan biridir, su içerim ben buradan yani çişini içerim ben bu çocuğun”!
Danıştay saldırısını yapan Alpaslan Arslan, Hakim Özese’nin sorgusu sırasında….Mustafa Birden’i vuracağım yani anlatabildim mi?” diyor. (Samizdat sf 266)
Duruşmalarda deli numarası yapan Alpaslan Arslan için, tutuklu sanık Kenan Özay ise  duruşmada şöyle demiştir: “O, kameralar önünde deli taklidi yapıyor, gülüyor. Duruşma salonu dışında gayet normal. Deli filan değil yani.”
Duruşmaların birinde, yer yer kavgalar çıkaran Alpaslan Arslan’ın kavga ettiklerinden bir de babası İdris Aslan’dır. Babası İdris Aslan’a duruşmada şöyle küfürlü çıkışır, bizde aynen kitaptan alıyoruz:
Ulan Allah’a kurban olmayan piç defol. Şerefsiz kimsin lan sikinin ucundan düştüm diye oğlun muyum lan puşt. Ben Allah’ın fedaisiyim ulan senin sikinle mi uğraşacağım siktir git buradan”. ( Samizdat sf 270)
Alpaslan Aslan duruşmada söz almadan, “liderim” dediği,Süleyman Esen’e, “…sanık Alpaslan Arslan’a bomba vermedim, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması olayından Danıştay saldırısı olayından bilgim ve haberim yokturdediği için şöyle bağırır: “Allah’tan korkmuyor, kalabalıktan utanmıyor, korkuyor terbiyesiz, şerefsiz, haysiyetsiz”.
Mahkeme başkanı uyarıyor, ama Alparslan Aslan dinlemiyor ve şöyle sürdürüyor bağırmasında: “….Piçlik yaptın lan, terbiyesiz, yalancı Allah’tan utan”.
Mahkeme Başkanı uyarıyor, yine Alpaslan Arslan söz almadan Süleyman Esen’e  şöyle diyor: “Ne kadar soysuz bir adamsın ya”…(Samizdat sf 270-271)
Duruşmalar Ergenekon’da böylece devam ederken, AKP iktidarının güdümünde olan basın yayın organları, yandaş gazeteciler de, içeri girenler için, sızdırılan düzmece belgelerle veryansın ederek itibarsızlaşma senaryolarına, kurgularına devam ediyorlar. Ama Soner Yalçın da tutuklu zindanda, Samizdat kitabının 277. Sayfasında şöylece adeta feryat ediyor, haykırıyordu:
Yandaş medya…Özel yetkili gazeteciler…Aklı cüzdanında olan gazeteciler….İrade kişiliğin temel taşıdır; iradesi başkasının hakimiyetinde olanların, bırakın gazeteci, yazar olmayı, insan bile oldukları şüphelidir; kuldurlar.
Hakkımda o kadar çok yalan yazı var ki, beni cehennem kazanında kaynatmaya karar vermişler”…
(İnsanlarıdinsel baskı ve hurafelerle şartlandırmanın, doldurmanın, insanları Allah’ın fedaisiyim”  dedirterek nasıl katil yaptığının en çarpıcı örneğidir, Alpaslan Arslan’ın durumu.
Emniyet tarafından saldırganın evinde yapılan aramada çok sayıda porno CD, aşk mektupları ve dini kitap bulunmuştur.
Saldırganın arkadaşları ve yakın çevresi ise, Arslan’ın dindar bir kişi olmadığını, sıkça içki içtiğini belirtmişlerdir. [iii]
Cinayet Öncesi Takılan Muskalar: Danıştay saldırganı Alpaslan Arslan cinayet öncesi Salih Kunter’in öğrettiği “döngel namazı” kıldı. Boynundan yine şeyhinin verdiği muska vardı. Saldırıdan kısa bir süre önce Şeyh Kunter’in evinde Alpaslan Arslan’a “cin çıkarma” seansı yapılmıştı.
Zirve Katliamı’nı gerçekleştirenler eylem sabahı abdest alıp şükür namazı kıldılar. Hepsi de birer muska taktılar. Ve yine hepsi ailelerine Allah için savaşa gittiklerini belirten mektup yazdılar.
3 Haziran 2010 tarihinde İskenderun’da rahip Luigino Padovese’yi bıçaklayıp boğazını keserek öldüren Murat Altun, cinayetten önce içinden, cinayetten sonra ise yüksek sesle ezan okudu. Murat Altun kısa bir süre önce dayısı tarafından Mardin’de bir din hocasına götürülmüştü; hoca bir Hıristiyan tarafından kendisine büyü yapıldığını söyleyip muska yazmıştı. Ve keza rahip Santoro’yu öldüren O.A. da saldırıdan önce boy abdesti alıp namaz kılmıştı. Görüldüğü gibi katillerin kimi, olaydan önce kimi sonra tekbir getiriyor, kimi ezan okuyor. Yani yaptıklarını din ve Allah adına olduğunu gösteriyorlar.
Rahip Santoro’yu öldüren O.A. nın annesi Necmiye A., AKP Trabzon Kadın Kolları üyesi. Anne A., oğlu 18 yıl cezaalınca “Allah için yatıyor” diye bağırdı. (Samizdat sf 286-287)
Örneklerde görüldüğü gibi, dinsel şartlandırmanın insanları nasıl katil yaptığını göstermekte. İnsanları sürekli dinsel şartlandırma çabasında olan, dini sürekli ön plana çıkaran, din eğitimine ağırlık veren AKP iktidarı umarım böyle din katilleri yetiştirmez.[iv]

DİPNOTLAR


[i]  http://gundem.milliyet.com.tr/washington- Melih Aşık  sf 15 mesaji/gundem/gundemyazardetay/25.12.2012/1646405/default.

[ii] “Şeyh Salih Kunter’in halefi Salih Yaşar çevresinde “nefesi kuvvetli” diye biliniyordu. Büyü, nazar bozduğu söyleniyordu. İnsanların içinden cin çıkarma seansı yaptığı belirtilmişti. Salih Yaşar tanık olarak dinlendiği duruşmada bunları reddetti ( 6 Aralık 2010) Alpaslan Arslan, Süleyman Esen, Fikri Cora, Fetullah Kaya, Teoman Ekşioğlu, Recep Özkan, Kemalettin Gülen, Orhan Kadı bunların hepsi okul arkadaşı ve hepsi Salih Kunter’in mürüdiydi. Bir ortak noktaları ise cinlerin kendilerine musallat olmalar. Salih Kunter ve Salih Yaşar’ın ortak noktası ise, cinci hoca olmaları; yani cin çıkarıyorlardı. Zaten Salih Kunter duruşmada muska yazdığını çünkü cinlerin insanlara bazı suçları işletebileceğini söyledi ( 23 Ağustos 2010). Alpaslan Arslan’a cin seansı yapıldı. Biirkaç kişi Alpaslan Arslan’ın üzerine binerek cini çıkarmaya çalıştı. Ve bu sırada Salih Yaşar Kuran’ı Kerim okuyordu; giderek artan bir tempoda…

[iii]  http://tr.wikipedia.org/wiki/Alparslan_Arslan

[iv] Kaynak: Samizdat Soner Yalçın Kırmızıkedi Yayınları 2012

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget