İsmet İnönü - Yekta Güngör Özden
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından İSMET İNÖNÜ’nün aramızdan ayrılışının yarın 39. Yıldönümü’dür. Her yıl 25 Aralık’ ta en yakın arkadaşı ATATÜRK’ün yattığı
Anıtkabir’deki gömütünde anma töreni
düzenlenmekte, ailesiyle yakınları, sevenleri ve sayanları
bağlılıklarını ve saygılarını yinelemektedirler.
1. Dünya Savaşı’nda 1. Ordu Kurmaylığı görevinden sonra Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızdaki Genelkurmay Başkanlığı,
İnönü Savaşları’yla Batı Cephesi Komutanlığı,
Mudanya Ateşkesi’nde temsilciliği, Lozan Barış Antlaşması
Başdelegeliği, Başbakanlığı, Cumhurbaşkanlığı, anamuhalefet partisi liderliği ile gerçek
Türk kahramanlarından biridir. Ayrıca gerçek bir demokrasi kahramanıdır. O’nun 13 yıl Başbakanlık,
12 yıl Cumhurbaşkanlığı, 22 yılı kapsayan CHP Genel
Başkanlığı Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ışıklı
sayfalarını oluşturmaktadır. Özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan ülkemizi uzak tutması, kimi güçlükler
çekilmesine karşın savaşın yıkımlarından koruması büyük bir başarıdır.
Seçkin kişileri anarak yaşatmak, onları kişisel nitelikleri, görev başarıları ve aile saygınlıkları ile tanıtarak
gelecek kuşaklara yaşamlarını örnek göstermek onlara yaraşır olmanın gereğidir. Vatanımızın minnettar
olduğu Türk varlığının önder kişilerinden, ender büyüklerinden biridir. Ahlakı, adalet anlayışı, demokrasi
tutkusu, siyasal girişim ve oluşumlardaki soğukkanlı, sağduyulu tutumu, çok yönlü düşüncesi, çok anlamlı
konuşmalarıyla belirgin kişiliği her zaman saygıyla anılacaktır.
Günümüzde
ATATÜRK’le birbirini tümleyen, birbirine sonsuz sevgi, saygı ve güvenle bağlı bulunan büyüklerimiz
hepimizin övünç ve kıvanç kaynağıdır. Ne var ki değerbilmezliğin çirkinliklerini üzülerek izlediğimiz
günümüzde
Osmanlılık özentisine düşenler, cumhuriyetin parlaklığını gölgelemek için her yola başvurmaktadırlar.
Günümüz Başbakanı ATATÜRK’ü anmıyor, O’nu ve dönemini karalamak için İnönü’ye sataşıp saldırarak dönemlerini kötülüyor. Laik cumhuriyet karşıtları, İnö-
nü’ye çatarak, ATATÜRK düşmanlıklarını sergiliyorlar. Nankörlük kimilerinin iliklerine işlemiş. Bilinmelidir ki hainler nankör, nankörler hain olur.
İskilipli Atıf Hoca, Şeyh Said-i Kürdi, Derviş Mehmet, Seyit Rıza yanlılığı yetmiyormuş gibi iktidar,
İnönü’yü diline doluyor. Atatürk ve İnönü olmasa idi ne olacaklarını unutuyor, düşünemiyorlar. Özenseler
bile iktidardakileri İnönü’yle karşılaştırmak asla düşünülemez. Geldikleri yerleri, konumları, nitelikleri,
eserleri, hizmetleriyle denizle damlayı karşılaştırmak olur. Devletimizin kurucularından birini, siyaset ve
barış ustasını Hitler’e benzetmek aymazlığı hangi konuma sıfata, yurttaşlığa, insanlığa ve anlayışa yakışır?
Anlaşılmaktadır ki Atatürk ve İnönü hâlâ laik cumhuriyet, tam bağımsızlık ve gerçek demokrasi karşıtlarını
ürkütmekte, korkutmaktadır. Onların erişilmezliği karşısında şaşkınlığa ve duygu zayıflığına
düşmektedirler. Ne yapsalar, ne etseler 1919-1950 altın yıllarını gölgeleyemezler. O yılların kazanımlarını
elden çıkararak,
değişik kaynaklı ve amaçlı karşıtlıkları körükleyerek, inanç sömürüsü yaparak, devlet olanaklarını
kullanarak geçici durumlar sağlanabilir ama kesin sonuç alınamaz.
İsmet İNÖNÜ için bu köşede birçok yazı yayımlanmıştır. Birçok değerbilir yurttaşımız, asker ve sivil
yabancılar O’nu öven demeçler vermişler, yazılar, kitaplar, iletiler yayımlamışlar, konuşmalar yapmışlar,
şiirler yazmışlardır. O’nun Atatürk’ün ölümü nedeniyle 21 Kasım 1938’de yayımladığı TÜRK MİLLETİ’NE
BEYANNAME’yi anımsatarak O’nun Erzincan depreminde bölgeye gidişinde yazılan bir şiiri köşemize
alarak anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
“Daya biçare kadın, bağrına yorgun başını
O’na anlat yıkılan yurdu, ölen yurttaşını
Ebedi milletinin sevgisi kaynar orada
O mukaddes ateş üzerinde kurut gözyaşını
(1939)”
http://sozcu.com.tr/ismet-inonu.html
Yorum Gönder