‘Böcek’ olayı ve görmezden gelinen kasetleme merkezi!

‘Böcek’ olayı ve görmezden gelinen kasetleme merkezi!Günlerdir Başbakan’ın evinde ve ofisinde bulunan “böcek”leri konuşuyoruz... Bu işin nasıl olduğunu anlamayanlar için

‘Böcek’ olayı ve görmezden gelinen kasetleme merkezi!
Günlerdir Başbakan’ın evinde ve ofisinde bulunan “böcek”leri konuşuyoruz...
Bu işin nasıl olduğunu anlamayanlar için, 9 Nisan 2012’deki “Okuduklarım” köşesinde anlattığım bir kitaptan tekrar söz edeceğim:

***
Kitabın ismi “Cümbür Cemaat...” Yazarı İlhami Yangın... 2012’nin Şubat ayında Bilgi Yayınevi’nden çıktı.
İlhami Yangın kendi deyimiyle milliyetçi-muhafazakâr bir gazeteci.
Kitapta “cemaat”in yurt dışından getirdiği uzman iki istihbaratçıyla Ankara’nın göbeğindeki bir çiftlikte kurduğu izleme-dinleme ve kasetleme merkezini anlatıyor. Diyor ki:
- Cemaat 2007’den itibaren Ankara başta olmak üzere birçok ilde yasa dışı dinleme ve kasetleme merkezleri kurdu.
- Bunun için devletle işbirliği yaptı. Devletin haber alma servisi cemaate sınırsız bilgi aktardı. Tüm giderler de yine devlet tarafından sınırsız bir şekilde karşılandı.
- Bu kasetleme merkezlerinde görev yapacak kişiler; bürokrasinin, özel sektörün ve medyanın her kademesindeki cemaat üyeleri arasından seçildi ve eğitimden geçirildi.
- 2007’den itibaren evlere, ofislere, Meclis’e, otel odalarına binlerce kamera yerleştirerek, on binlerce kişinin özel hayatını tek tek kaydetti. Bunlar arasında CHP’li ve MHP’li siyasetçiler ile muhalif gazeteciler ve “kullanılması düşünülen” bürokratlar ön sıradaydı.
- Deniz Baykal’a ait olduğu öne sürülen görüntüler ile seçimlerden hemen önce ortaya çıkan ve bazı MHP’li adaylara ait olduğu belirtilen kasetler, bu ekip tarafından çekildi ve servis edildi.
- Cemaat elindeki kasetlerin henüz yüzde 1’ini bile servis etmedi ama o görüntüleri kullanarak bazı önemli koltuklardaki kişileri istifaya zorladı, devlet de o koltuklara cemaatin adamlarını atadı.
- Cemaat sadece muhalifleri değil, “Günün birinde gerekir” düşüncesiyle kendi üyelerini bile kasetledi. Böylece, kritik görevler üstlenen cemaat üyelerinin ihanet (!) etmelerinin önü kesildi.

***
9 Nisan tarihli yazımı bitirirken aynen şunları demişim:
“Anlayamadığım şey; kitapta kendilerinden bolca söz edilen ‘cemaat’in, iktidarın, MİT’in, TRT’nin; iki ay önce yayınlanan bu kitaptaki iddialar hakkında tek satır bile açıklama yapmamış olması... Hadi onlar görmezden geldi iyi de Cumhuriyet Savcıları’nın suskunluğunun nedeni ne peki? Neden bir soruşturma açılmadı?”

***
Kitabın yayınlanmasının üzerinden bugün itibarıyla aradan tam on ay geçti...
Ve ne MİT ne iktidar, ne cemaat bu kitaptaki bilgileri yalanladı; ne de savcılık bir soruşturma başlattı...

***
Başbakan Bey kendisini dinleyenleri derin devlete havale edeceğine, önce bu kitaptaki suçlamalara yanıt vermeli...

*****
GÜVEN!

İki gün önce yayınlanan Günün Sorusu’nda, Atatürk Yüksek Kurumu’na atanan ancak tepkiler üzerine istifa eden Prof. Dr. Mümtazer Türköne’den söz etmiştim... Söylediği “Atatürkçü olmayı hakaret sayarım” sözleri bir vatandaş tarafından mahkemeye taşınmış, savcılık da Türköne’nin üç yıla kadar hapsini istemişti. Sorum aynen şöyleydi: “Bu davanın sonucunu tahmin edebilir misiniz?”
Bine yakın okurdan yanıt geldi. Özetle diyorlar ki:
“Hapis cezası isteyen savcı görevden alınacak, Türköne aklanacak, suç duyurusunda bulunan vatandaş suçlu bulunup cezalandırılacak!”
Halkın yargıya duyduğu güveni (!) bazı hukuk adamları da görsün diye paylaşmak istedim!

*****
GÜNÜN SORUSU

Sosyal Güvenlik Kurumu, yaklaşık 4 bin emekliye fazla maaş verdiğini nihayet (!) anlamış ve bu fazlalığı kesinti yoluyla geri almaya başlamışÖ Sorularım SGK yetkililerine:
Sizin hatanızın suçunu neden emekliler ödüyor? Şimdiki hesaplamanızın doğru olduğuna nasıl güveneceğiz?

*****
THY işçilerinin zaferi...

Mayıs ayının sonlarıydı... İktidar sürpriz bir kararla havacılık işkolunda grev yasağı getirdi. Bu kararın demokratik olmadığını savunan Hava-İş Sendikası’na üye işçiler direnmeye başladı. THY yönetimi, direnişin yasadışı grev olduğunu öne sürerek 29 Mayıs 2012’de THY A.O. ve THY Teknik A.Ş.’de çalışan 305 işçiyi işten çıkardı. Özellikle THY Teknik’te işten çıkarılan personelin yerine de onların aldığı maaşın iki katıyla yabancı işçiler alındı.

***
Ne ilginçtir ki bu arada çok önemli bir gelişme oldu ve havacılık işkolundaki grev yasağı, beş aylık bir uygulamadan sonra kaldırıldı!
İstanbul 12. İş Mahkemesi de önceki gün THY Teknik A.Ş.’nin işten çıkardığı işçilerden 26’sının işe iadesine karar verdi. Bu işçilerin işten atılma gerekçelerini haksız buldu. Diğer işçilerin açtığı davaların da en çok iki ay içinde sonuçlanması ve tamamının işe iade edilmesi neredeyse kesinleşti!
Şimdi THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’ya soruyorum:
Haksız yere işten çıkardığınız içiler işlerine dönecek ve birikmiş maaşlarının tamamını alacak. Ancak onların yerine aldığınız yerli ve yabancı işçilere ödediğiniz para, kurumun zarar hanesine yazılacak. Sorum çok basit: Ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget