4 Temmuz 2003 tarihinde, 11 Türk subayı, Amerikan askerleri tarafından, başına çuval geçirilerek, esir alındı.
Bu harekâta bugünkü iktidarın can dostu Kürt peşmergeler de katılmıştı o zaman.
Baskın, Amerika’nın milli bayram günü olan 4 Temmuza, tatil gününe denk getirilmişti
Böylece hiçbir Türk yetkili onlara ulaşamayacak, onlarla bağlantı
kuramayacak, onlar da askerlerimizi diledikleri gibi sorgulayacaktı.
Nitekim subaylarımız Genel Kurmayın gözü önünde 60
saat tutuklu kaldı. Tüm devlet yetkilileri bu olayı sadece seyretmekle
yetindiler.
Oysa Atatürk, ortalıkta herhangi bir girişim bulunmamasına karşın, “İngilizlerin milletvekillerimizi tutuklayacağı” haberleri çıkınca, önlem olarak, İngiliz subaylarının esir alınmasını emretmişti.
Onurlu bir ulusun, onurlu bir liderinin davranışıydı bu.
Amerikalılar çuval eylemini, TBMM’nin 1 Mart tezkeresini
reddetmesinin ardından gerçekleştirdi. O tezkerede topraklarımızın ve
İncirlik üssünün Amerika’nın kullanımına açılması isteniyordu.
AKP yöneticileri, ABD’nin bu emrini yerine getiremediler.
Çünkü yurtsever AKP’liler de tezkereye karşı çıkmışlardı.
ABD’nin bu girişimi, hem bu tezkerenin öcünü almak hem de Kuzey
Irak’ta özgürce, dilediği gibi hareket eden ve ABD işgaline güçlükler
çıkaran Türk ordusuna bir ders vermek amacını taşıyordu.
Türk ordusu BOP önünde bir engel, bir setti.
Törpülenmeli, hizaya sokulmalıydı.
Baskın Paul Volfowitz’in emriyle başlatıldı. Amaç, Türk ordusunun itibarını sarsıp onu küçük düşürmekti.
Türkiye cumhuriyeti tarihinde bir ilkti bu.
Şanlı Türk ulusunun alnına sürülen kara bir lekeydi.
Bir yüz karasıydı.
Türk milleti, Amerikan CONİ’si gelsin, Türk subayının başına çuval geçirsin diye Çanakkale’de 186 bin 865 askerini feda etmedi.
Sarıkamış dağlarında 80 bin can, bunun için donarak ölmedi.
Atatürk’ler, İnönü’ler ABD askeri gelsin, subayımızın başına çuval geçirsin diye yedi düvelle savaşmadı.
Şanlı Türk ordusu, AKP’li mandacılar ve onların yalakaları yüzünden böyle bir muameleyle karşılaştı.
Zamanın Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, tarihe, başına çuval geçirilen ordunun komutanı olarak geçti.
Türk askerinin başına çuval geçirilmesi olayı bir “ilk”ti, ama son olmadı.
AKP iktidarı sayesinde “Türk Ordusu”nun, dolayısıyla Türk Ulusunun başına “çuval geçirme”ler günümüzde de devam etmektedir.
Hem de tüm hızıyla.
Bir taraftan iktidar, bir taraftan bebek katilleri, bir taraftan ABD
ve Kuzey Iraklı Kürt aşiret reisleri Türk ordusunu yıpratmak, çökertmek,
küçük düşürmek için elinden geleni ardına koymamaktadır.
Genel Kurmay ise komutanlarına sahip çıkacağı yerde, gidip Arap
şeyhlerinin, Arap krallarının elinde madalyalar alıyor, Atatürk düşmanı
cemaat okullarını ziyaret ediyor.
Geçenlerde gazetelerde okuduk:
“Türk Özel Kuvvetleri Colorado kentinde ortak tatbikat
yapmış. Hem de Süleymaniye’de Türk subayının başına çuval geçiren
Amerikan 10. Özel Kuvvet Grubu ile birlikte.”
Anlaşılan, İran’a, Irak’a, Suriye’ye karşı, ABD ile yapılacak ortak bir müdahalede Türk Ordusu vurucu güç olarak hazırlanıyor.
Amerikan askerleri ile birlikte Müslüman kanı dökmek için…
Yine gazetelerden okuyoruz:
“TÜRK ASKERLERİ ABD SUBAYLARINCA SORGULANDI…”
“METELER Jandarma Özel Hareket Timi” PKK’lılarla yaptığı bir
çatışmadan sonra ölü ele geçirilen teröristlerin üzerinde ABD
askerlerinin kullandığı FGM -148 roketatarı ve mermisini bulmuş ve tüm
dünyaya ilan etmişti.
Sen misin bunu bulan?
Sen misin ABD’lilerin pisliklerini ortaya çıkaran?
Hemen Amerikan subayları harekete geçtiler ve sabaha karşı saat 5’te Türk subaylarını uyandırıp sorguya çektiler.
Bu arada bir üsteğmen ile bir Amerikalı subay arasında sert tartışmalar oldu. ABD’li askere, “Roketatarın PKK’lıların üzerinde ne aradığını” soran üsteğmene, yetkili subay, “Deneme uçuşu yapan ABD helikopterinden düşüp, PKK’lılar tarafından bulunmuş olabileceği” yanıtını verdi.
Çocuk kandırıyordu sanki…
Üsteğmen, “Bırak bu palavrayı” deyip ABD’li subayın üzerine yürüyünce arbede yaşandı.
Peki, adama sormazlar mı, “Roketatarın yanında mermilerin ne işi var, o da mı helikopterden aşağı düştü?” diye.
Genelkurmay sonradan bu haberi yalanlasa da gerçek gün gibi ortada. PKK’lı teröristlerin görüntüleri savcılıktadır şimdi.
Artık şunu halkımız bilmelidir:
PKK’ya her çeşit silahı ABD vermektedir. Amerikan uçaklarından, helikopterlerinden lojistik yardım malzemeleri atılmaktadır.
Orgeneral Eşref Bitlis, bu saptamayı yapıp, ABD’lilerin tekerine taş koyduğu için suikasta kurban gitti.
Amerikalı subaydan hesap soran Üsteğmene bu nedenle soruşturma açıldı.
Ama Mehmet Ali Teğmeninin cep telefonuna yanlışlıkla (sehven) telefon numaraları dolduranlar hâlâ cezalandırılmadılar.
Yine “Askeri casusluk ve fuhuş davasından sanık” Albay İbrahim Sezer’in konuşmalarına “Vika isimli fuhuş çetesi ile yaptığı diyalogun “SEHVEN” konduğunu itiraf eden polisler hakkında hiçbir işlem yapılmadı.
Türk ordusunu düşman bilip, onu itibarsız düşürmek için her yolu deneyen Tüm etkililere, yetkililere sesleniyoruz:
Türk subayının başına geçirilen kaçıncı çuval bu?
Hiç utanma, sıkılma duygusu kalmadı mı sizde?
Yurtseverler hakkında sizler nasıl raporlar düzenleyip, dosyalar
hazırlıyorsanız, sizin bu ihanetleriniz de kara kaplı deftere
yazılmaktadır.
Ama bizim alnımız açık, yüzümüz aktır. Kimseden bir korkumuz
çekincemiz yoktur. Her yerde, her zaman yaptıklarımızın,
söylediklerimizin, yazdıklarımızın hesabını vermeye hazırız.
Peki, vakti saati geldiğinde sizler de Silivri’deki
yurtseverler gibi eğilmeden, bükülmeden dimdik durarak, yaptıklarınızın
hesabını verebilecek misiniz?
Yorum Gönder