Dilek Ağacı |
Buna hayat ağacı deniyor. Altay'daki çamlar, her zaman, şaşılacak kadar güzeldiler. Oklar gibi düzgün. Çam, eskiden Türklerde mukaddes ağaç sayılırdı. Onu eve alırlardı. Onun şerefine, daha üç-dört bin yıl önce, insanların putlara tapındıkları zamanlarda bayramlar düzenlediler.
Bayram, ilkin Dünya'nın merkezinde, tanrıların ve ruhların dinlendikleri yerde yaşayan Yersu'ya adanırdı. Yersu'nun yanında, gür beyaz sakallı bir ihtiyar olan Ülgen bulunurdu.
İnsanlar, onu daima, zengin kırmızı kaftan içinde gördüler. Ülgen, aydınlık ruhların reisi idi. O, altın kapıları olan altın yeraltı sarayında, altın bir taht üzerinde oturmaktaydı. Güneş ve ay, ona itaat ederlerdi.
Selçuklu mimarisinde ağac bezemesi |
Çamın etrafında sabaha kadar "inderbay" adı verilen bir halka (dairevi) oyunu oynarlardı: insanlar, güneşi sembolize eden daireye katılırlardı. Böylece, semâvî ışık vereni (güneşi) geri dönmeye çağırırlardı. Herkes, en mahrem dileğin bile, esrarengiz bu gecede değişmeden gerçekleşeceğine inanırdı.
Gerçekten de, Ülgen, bir kere olsun ret cevabı vermedi, hayatta bir kere olsun mahcup etmedi. Bayramdan sonra gece daima kısaldı. Kızıl güneş ise hep, gökyüzünde daha uzun, daha uzun süre kaldı. Bu arada, kaftan, şapka, kuşak, deri çizme yâni Ayaz Ata' nın kıyafeti de eski Türklerin gardırobundan. Onlar, tıpatıp böyle bir kıyafet içinde dolaşıyorlardı. Arkeologlar, bunun doğruluğunu mükemmel bir şekilde ispat ettiler.
Ülgen; efsanelerin söyledikleri gibi, bazen kılık değiştirirdi. O zaman Erlik adını alırdı. Bununla birlikte, Erlik'in Ülgen'in kardeşi olması mümkündür. Şimdi gerçeklerin iç yüzünü öğrenmek güç, bunca yüz yıl geçti. Galiba, bu o kadarda da önemli değil.
Tanrı Ülgen |
Kilim motifinde Hayat Ağacı |
Kaynaklara göre, "akçam ağacı" sadece Orta Asya'da yetişiyormuş. Örneğin, diğer ülkelerde bu ağaç bilinmezmiş. O yüzden, bu olayın Türklerden Hıristiyanlara geçtiği savunuluyor. Hıristiyanlar, Hunların Avrupa'ya gelişlerinden sonra onlardan görerek almışlardır bu töreni, deniyor. İsa'nın doğumu ile hiç ilgisi yok. Doğum, güneşin yeniden doğuşu. İsa evrenin nuru, güneşi olarak algılanıyor ve bu olayın pagan halklardan alınıp İsa'ya yakıştırıldığı yazılıyor.
İmparator Konstantin (324-337) zamanında İznik'te toplanan konsülde, 22 Aralık'ta güneşin doğumu için yapılan bu "pagan bayramı" İsa'nın doğumu olarak 24 Aralık'a alınıyor ve buna da "Noel Bayramı" deniyor ve Batı kilisesi (Katolikler) bunu 25 Aralık'ta kutlamaya başlamışlar. Çam süsleme ise, ilk olarak 1605'te Almanya'da görülüyor ve oradan Fransa'ya ve diğer Hristiyan ülkelere geçiyor.
İnanabilir misiniz, yüzyıllardır Hıristiyanların İsa'nın doğuşu olarak kutladığı Noel Bayramı'nın çok eski Türklerin "yeniden doğuş bayramı" olduğuna? Nereden nereye; inanılacak gibi değil, değil mi?
Türklerin tek tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün tam ortasında bir "akçam ağacı" bulunuyor. Bu ağacın tepesi de gökyüzünde oturan tanrı Ülgen'in sarayına kadar uzuyor ve buna "hayat ağacı" diyorlar. Bu ağacı motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde bulabiliriz. Ülgen, insanların koruyucusu; sakallı ve kaftan giymiş olarak sarayında oturuyor ve geceyi, gündüzü, güneşi yönetiyor. Türkler 'de güneş çok önemli. İnançlarına göre, gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık'ta gece, gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra da gün, geceyi yenerek zafer kazanıyor. Bu, güneşin yeniden doğuşu; bir "yeni doğum" olarak algılanıyor, Türklerde. Bayramın adı Nardugan. Nar-güneş, dugan da yeni doğan anlamında. Gök bilimi olarak o günden itibaren geceler kısalmaya, günler uzamaya başlıyor. İşte bu güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu Türkler, büyük şenliklerle "akçam ağacı" altında kutluyorlar.
Güneşi geri verdi, diye Ülgen'e dualar ediyorlar. Duaları tanrıya gitsin, diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar; dallarına kumaş parçaları bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar tanrıdan.
Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholas |
Halen, yaşayan bir efsane olan Noel Baba (ayrıca Aziz Nicholas, Santa Claus, Saint Nicholas,
Saint Nick, Father Christmas, Kris Kringle veya Santy olarak da bilinir), aslında gerçekten yaşamış birisidir.
M.S. 245 yılında zengin bir ailenin oğlu olarak Antalya'ya bağlı Pata-ra'da (bugünkü Demre) dünyaya gelmiştir. Dini eğitim alıp rahip olduktan sonra hayatını çocuklara ve denizcilere adamıştır. Hatta yaşadığı dönemde denizcilerin kurtarıcısı olarak da ün-lenmiştir. Babasından kalan bütün mirası yardım işlerine harcamış, ancak bunu yaparken kimliğini hep saklamıştrr. Özellikle İsa'nın doğum yıldönümü olan 25 Aralık'ta, yaşadığı Demre'deki yoksul insanların kapılarının önüne gizlice altın, oyuncaklar ve çerez bırakmış ve bu olay uzun süre halk tarafından anlaşılamamıştır.
Sonunda hayali bir kahramana dönüşen Noel Baba bu yardımlarına devam ettiği bir sene gece bekçisi tarafından fark edilmiş, şüphelenen bekçi Noel Babayı yakalamış ve başlığını çıkarınca, Aziz Nikolas olduğunu görmüş. Elindeki çuvalda da altınlar oyuncaklar ve çerezler bulunduğunu görünce hediyelerin sahibinin Aziz Nikolas olduğu ortaya çıkmış. Bu tarihten sonra herkes onu Noel Baba olarak tanımıştır.
İyilikseverliği ve bilgeliği ile tanınan Noel Baba (St. Nicholas) M.S. 343 yılının 6 Aralık günü vefat etmiştir.
St. Nicholas kilisesi Demre |
Çetin İmir/Bütün Dünya
Kaynakça: Prof. Dr Muazzez ilmiye Çığ/Aralık2007
Yorum Gönder