AKP’nin Başbakanı R.T. Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Mahmut
Ahmedinecad’ı Şeb-i Arus törenleri için Konya’ya davet etmiş. 17 Aralık
2012 tarihli gazetelere göre, daveti önce kabul eden Ahmedinecad
sonradan gelmekten vazgeçmiş. Güya uyması
gereken başka bir program varmış. Kimilerine göre de, İran Genelkurmay
Başkanı Firuzabadi’nin “Patriotlar dünya savaşı çıkartabilir”
açıklamasının ardından ziyaretten vazgeçmesi dikkat çekici imiş.
Bunların tamamı laf! Gerçek şu ki: Dinsel inanç yüzünden İran’ın
hiçbir cumhurbaşkanı, başbakanı ve hiçbir Ayetullah, Mevlana’yla ilgili
herhangi bir programa katılmaz ve Konya’ya gelip Mevlana Müzesi’ni
ziyaret etmez.
Bunun neden ve gerekçesini 22 Aralık 2007 tarihli Hürriyet gazetesinde yayınlanan “Mevlana’ya Ayetullah Bakışı” başlıklı yazımdan öğrenelim:
Mevlana’ya Ayetullah Bakışı
["MEVLÁNÁ, edebiyat memuru Türkler ile İranlılar arasında
paylaşılamaz. Türkler onun Horasan doğumlu Türk olduğunu ve Konya’ya
yerleştiğini ileri sürerek Türk edebiyatı defterine yazarlar. İranlılar
ise Mevláná’nın yazı dilinin Farsça olduğunu savunarak onu kendi
edebiyatlarının taht salonuna buyur ederler.
Mevláná, Türkiye’nin resmi (sağ) kültür politikasının da gözdesidir. Devlet kadrosu içinde yer alır. Ancak "bu Mevláná", "Şeb-i arûs" (Gelin
gecesi, Mevláná’nın öldüğü gece) törenlerinde bir şair ve düşünürden
çok bir tarikat şeyhi muamelesi görür. Ve bu törenlere katılan batılı
yabancıların gözünde o bir tarikat şeyhinden de ötedir, peygamber
mertebesindedir. Yapıtları ABD’de her zaman en çok satan kitaplar
listesinde duran Mevláná bu ülkede yeni bir dinin kurucusu (gibi)
sayılmaktadır.
***
Ancak İran’da yaşayan bir yakın dostumun gönderdiği haberler,
ayetullahlar İranı’nın Mevláná’ya hiç de iyi gözle bakmadığını
gösteriyor. Bu benim için çok yeni bir bakış açısı.
31 Ekim 2007 tarihli Cumhuri İslami Gazetesi’nde
yayınlanan habere göre, Ayetullah Safa Gulpayigani, Mevláná Uzmanları
Kongresi’nin düzenlenmesini ve "sema ve müzik gösterileri"nin bu
kongreye sokuşturulmasını kınamaktadır.
Ayetullah Nuri Hemedani ise "Mevláná’nın şiir kitaplarından sadece
edebiyat açısından ve dersler çıkartılması bakımından yararlanılabilir.
Ama bu kitaplarda bizim usul ve inançlarımızla bağdaşmayan çok fazla
sapmalar vardır ve bunlar toplumun baştan çıkmasına yol açabilir"
demekte ve onu adından dolayı mürtet saymaktadır. Ayrıca Mesnevi’de
Hallacı Mansur’un övülmesi de mürtetlik kanıtı sayılmaktadır.
***
Arkadaşımın en son gönderdiği habere göre İran Cumhuriyeti’nin yarı resmi organı konumundaki Cumhuri İslami
Gazetesi’nin 2 Aralık 2007 sayısında, dervişlere ve tasavvuf ehline
gene şiddetle saldırılmış, "Sufi eğilimler, İslam’la savaş ve Peygamber
düşmanlığı demektir" şeklinde suçlamada bulunulmuş: "Sufi
eğilimler, hastalıklı fikir ve inanç cereyanları olup din kisvesi
altında İslam’a ihanet etmekte ve bu ilahi dinin kanun ve kurallarına
ters düşmekte, Peygamber-i Ekrem’in soyundan gelen seyitlerin ve 12
İmam’ın yöntemlerine zıt hareket etmektedir."
Arkadaşımın yazdığına göre Cumhuri İslami adlı gazetenin dervişlere yönelttiği suçlamanın cezası ölüm imiş.
***
Kasım ayının ikinci haftasında İran güvenlik güçleri ile Nimetullahi
Günabadi sufi tarikatı müritleri arasında çıkan çalışmalarda tarikat
tekkesinin bir bölümü buldozerle yerle bir edilmiş. Arkadaşımın verdiği
bilgiler on sayfa kadar. İlginç olaylar. Bir İslam Cumhuriyeti’nde bir
tarikatın tekkesi yerle bir ediliyor. İran’daki durum Türkiye ve
dünyadaki Mevláná dostlarının ve tasavvuf ehlinin dikkatine sunulur.
Buna karşılık, AKP kadrosu ve İslamcı fesadın sözcüleri Devrim
Yasaları’nı hiçe sayarak tarikatların, tekke ve zaviyelerin açılmasını
istemekteler. Bu trajik durumu kimin dikkatine sunacağımı bilememekteyim
artık! Belki, laiklere akıl hocalığı yapmayı seven Mehmet Ali Birand
bilir ama o da işi AB’ye havale eder!"]
Mevlana Sunni Tarikat Şeyhidir
Mevlana, Mevlevi tarikatının şeyhidir. Bir Şii devletin
cumhurbaşkanını onunla ilgili bir törene davet etmek, son derece
düşüncesizce bir davranış. İran, Mevlana’yı Farsça yazan bir şair olarak
kabul ediyor ama bir dini lider olarak kabul görmesi tüylerini diken
diken ediyor. Küfür sayıyor. Hele, özellikle ABD’de yeni bir dinin
peygamberi mertebesine çıkartılması var ki İran böyle bir sapınca asla
katlanamaz.
AKP hükümeti bunun böyle olduğunu bilmiyor mu?
Ahmedinecad, kibarlık etmiş, daveti kabul edermiş gibi yapmış ve
ardından ayıp olmasın diye bir bahane uydurmuş. Sadece AKP’nin değil
başkalarının da hassasiyeti var.
Ahmedinecad’ı “Şeb-i arus” (Gelin gecesi, Mevlana’nın öldüğü gece) törenlerine davet ederseniz elbette gelmez. Gelirse Ayetullah’lara hesap veremez.
NOTA BENE:
Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazımı okuyan, Avrupa’da yayın yapan
bir yayın organı yetkilileri benimle Mevlana konusunda bir söyleşi
yaptılar. “İranlı Gazeteci Ahmad Khataminia ile Söyleşi”, “Kırlangıcın Okuma Uçusu” (Destek Yayınları) adlı kitabımda yer aldı (s.57)
Yorum Gönder