Birkaç gündür yine MİT merkezli bir dava gündemde. Teşkilatın 2 numaralı ismi Muhammed Dervişoğlu hakkında, “haksız mal edinme, mal kaçırma veya gizleme” suçlamasıyla 6.5 yıldan 13 yıla kadar ağır hapis ve memurluktan atılması istemiyle dava açıldığı ortaya çıktı.
Tüm mesleki kariyerini MİT’te geçirdiği halde hiç
bilinmeyen bir isim Muhammed Dervişoğlu. Öncelikle bu isim hakkında
derleyebildiğimiz bilgileri paylaşalım.
Hakan Fidan MİT Müsteşarlığına atandığında, Müsteşar Yardımcısı koltuğundaydı.
Fidan tüm yardımcılarını ve daire başkanlarını
değiştirirken, sadece Dervişoğlu yerini korudu. Yerini korumanın
ötesinde konumu daha da güçlendi. MİT’in en önemli birimleri ona
bağlandı. Bir anlamda Fidan’ın sağ kolu ve en güvendiği isim haline
geldi.
Fidan’ın böylesine güvendiği Dervişoğlu’nun Oslo ve İmralı pazarlıklarınının da isimsiz kahramanlarından olduğu tahmin ediliyor.
Dervişoğlu kimilerine göre, son MHP Kongresinde Genel
Başkanlığa aday olan MHP İzmir eski il başkanı Musavvat Dervişoğlu’nun
ağabeyi, kimilerine göre ise amcaoğlu. Kamuoyu Musavvat Dervişoğlu
ismini Genel Başkanlık adaylığından önce 2007 seçimlerinde hile
yapıldığını tespit etmesiyle duydu.
Dervişoğlu hakkındaki davanın, “haksız mal edinme, mal kaçırma veya gizleme” suçlamasıyla açılması çok anlamlı bulunuyor.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la yakın ilişkisi devam
ediyorsa, Dervişoğlu hakkında açılan davanın, Fidan’a dava açılması gibi
bir şey olduğu yorumları yapılıyor.
Dervişoğlu davası ile ilgili dikkat çekici noktaları da özetleyelim:
Anadolu Ajansı önce bir Terörle Mücadele Koordinasyon
Kurulu toplantısı vesilesiyle dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet
Güneş’in ismini deşifre etti. Bir süre sonra Oslo pazarlıklarıyla ilgili
açılan soruşturma kapsamında Afet Güneş’in de olduğu görüldü.
Anadolu Ajansı 22 Aralık 2010’da yapılan Terörle Mücadele
Koordinasyon Kurulu toplantısında bu defa yıllardır adı sır gibi
saklanan MİT Müsteşar Yardımcısı Muhammed Dervişoğlu ve MİT İstihbarat
Daire Başkan Yardımcısı Sadettin Kayserilioğlu’nun adını deşifre etti. Bugün Dervişoğlu da bir davayla karşı karşıya.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Alican Uludağ’ın haberine göre,
Dervişoğlu hakkındaki soruşturma 16 Kasım 2011'de başsavcılığa
gönderilen bir e-mail ihbarı üzerine başlatıldı.
Yine haberlere göre, Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla
Meclis’te bir gecede çıkarılan yasaya rağmen Savcılık, MİT’in iki
numarası Dervişoğlu hakkında dava açmadan önce Başbakanlıktan izin
istemedi.
Öküzün altında buzağı aramıyorum, ama MİT merkezli şu süreci hatırlayalım:
Oslo pazarlıkları ağırlıklı olarak 2010 yılında gerçekleşti.
Kamuoyu bu pazarlıkları ancak Ekim-Kasım 2011’de öğrendi.
Mart 2011’de İstanbul Özel Yetkili Savcılarının MİT
Müsteşarı Hakan Fidan ve eski yöneticiler Emre Taner ile Afet Güneş’i
ifadeye çağırdı.
Cemaat bu soruşturmayı desteklerken, Başbakan Erdoğan Fidan’a kefil oldu. Bunun üzerine Erdoğan ve cemaat arasında “MİT savaşı” yaşandığı iddia edildi.
MİT yöneticileri hakkında soruşturma başlatan savcılar görevden alındı.
Başbakan Erdoğan, gece yarısı Meclis mesaisi ile MİT
Yasası’ndaki izin kuralını daha bir sağlama bağladı ve MİT’çiler ifade
vermeye gitmedi.
Sonrasında Başbakanlık’tan izin talep edildi, ancak Erdoğan bu talebe de cevap vermedi. Dahası, “Alacaksanız gelip, beni alın” diye meydan okurken, “Devlet içinde devlet oldular” suçlamasını yöneltti.
Kısa bir süre sonra MİT’in, cemaatin para kaynaklarını araştırdığı öne sürüldü. İktidar cenahı bu iddiayı yalanladı.
Hemen ardından Başbakan Erdoğan, Pensilvanya’da yaşayan Fetullah Gülen’e, “Yurda dön” çağrısı yaptı. Ancak Gülen bu çağrıyı geri çevirdi.
Olayların kronolojisi ve içerikleri işte böylesine dikkat çekici.
MİT Müsteşar Yardımcısı hakkında açılan bu son dava ile önceki “savaş”
arasında bir bağlantı var mıdır? Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı
Hakan Fidan’ın üçüncü bir isim üzerinden sıkıştırılması mıdır? Bilmek ve
kesin bir hükümde bulunmak mümkün değil, ama şu tesadüf önemli:
Başbakan Erdoğan, MİT Müsteşar Yardımcısı Dervişoğlu
hakkında dava açıldığı haberlerinin ortaya çıkmasından sadece birkaç gün
önce kuvvetler ayrılığı, daha açıkçası yargıdan şikayetçi oldu!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
20 Aralık 2012
Yorum Gönder