Dün konuştuğum Namık Kemal Zeybek İran’da katıldığı toplantıda konuşulanları şöyle özetliyor:
- “Davet İran Dışişleri Bakanlığı’ndan geldi.
- İki gün süren Suriye Milli Konferansı’nda Türkiye’den benden başka,
Mustafa Kamalak, Abdüllatif Şener, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı
Bülent Esinoğlu, CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir ve ilahiyatçı
Öznur Özdoğan vardı.
- İran Dışişleri Bakanı’nın açılış konuşması ile başlayan toplantının amacı Suriye’de ki iç savaşa çözüm bulmaktı.
- Toplantıya katılan Suriye’deki muhalif gruplar bile radikal dinci teröristlerden şikayetçi oldu.
- CIA kontrolünde olan 10 bin kişilik vehhabi El Kaide militanının,
Suriye’de sivil halkta akıl almaz katliamlar yaptığı ve bu militan
güruhunun içinde 3 bin Türk’ün bulunduğu net verilerle ortaya kondu.
- El Kaideci Türklerin, sık sık Türkiye’ye geçtiği ve AKP iktidarı ile yakın ilişkileri olduğu kaydedildi.
- Toplantıdaki bütün konuşmacılar, Suriye’de akan kanda birinci
sorumluluğun Tayyip Erdoğan ile Türkiye’ye ait olduğunu ısrarla
vurguladı.
- El Kaide’nin ABD’in bölgeyi yeniden dizayn etmek
ve Türkiye’yi istikrarsızlaştırıp parçalamak adına Türkiye’deki Alevi
kitleyi yakın bir gelecekte hedef alacağı ve katliamlara başlayacağı
istihbarat bilgisi olarak paylaşıldı.
- Beşar Esad’ı hedef alan
Suriye saldırısında amacın, Akdeniz’e kadar uzanacak olan Büyük
Kürdistan’ın inşası olduğu yine somut verilerle ortaya kondu.
-
Beşar Ead’ın varlığının, bölge ülkelerinin bütünlüğüne teminat olduğu
vurgulandı ve Beşar sonrası Suriye’nin ikinci bir Lübnan olacağı ısrarla
vurgulandı.
- El Kaide’nin İslam dinini katil ve çirkin
göstermek adına CIA tarafından nasıl kurulup büyütüldüğü yine istihbari
verilerle paylaşıldı.”
***
Faraç’ı aramayan Kılıçdaroğlu Şamil ve Altan için seferber
Ergenekon ile Balyoz tertibinin mimarlarından Ahmet Altan’ı, Taraf’tan istifasının hemen sonrasında kim aradı biliyor musunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu…
Yok bunu ben uydurmuyorum, Kılıçdaroğlu kendisi açıkladı ve moral verdiğini söyledi!
İyi de, Ahmet Altan Taraf’tan kovulmadı, pazarlık gereği yaptığı görevin sonuna geldi ve kendi isteğiyle ayrıldı.
Hal bu iken, Kılıçdaroğlu’nun Ahmet Altan’a adeta baskılarla
gazetesinden kovulan özgürlük kahramanı gibi davranması tuhaf değil mi?
İlginçtir, Kılıçdaroğlu benzer bir şekilde yazısına açılan bir dava
sebebiyle Şamil Tayyar’ı bile telefonla aramış ve geçmiş olsun demişti.
Diyeceksiniz ki Kemal Bey’in o tavırları basın özgürlüğü konusunda hassas olmasından!
Keşke öyle olsa da, değil işte!
İşte size iki örnek:
Kılıçdaroğlu’nun Ahmet Altan’ı aradığını okuyunca merak edip Cumhuriyet
Gazetesi’nden yazdığı bir yazı sebebi ile kovulan matbuatımızın yüz akı
ismi, sevgili Mehmet Faraç’ı aradım ve Kemal Bey’in kovulma olayının
sonrasında kendini arayıp aramadığını sordum.
Vallahi o gün bugün aramamış!
Keza, basın özgürlüğünde güya hassas olan Kılıçdaroğlu hatırlayın
birkaç hafta önce Taraf ve Akit gibi mevkuteleri bile ağzına almazken,
Meclis kürsüsünden Aydınlık Gazetesi’ni açıkça hedefe oturtmadı mı?
Tablo bu ise söyleyin ne olur, Kemal Kılıçdaroğlu’nu nasıl tarif etmek gerekiyor?
***
Bu sahiplenme Cumhuriyet’e yakışıyor mu?
Hürriyet Gazetesi’ni anlarım da, Yunus Nadi, İlhan Selçuk ve Uğur
Mumcu’nun manevi mirası olan Cumhuriyet Gazetesi’ni anlayamıyorum.
Neyini mi?
Bazı yayınlarını…
Son olarak Pınar Selek isimli o malum hanımı sayfalarından selamladı!
Uğur Mumcu ile İlhan Selçuk yaşasaydı, emin olun o habere olur veren yöneticiyi, kimlere hizmet veriyorsun sorusunu sorardı!
Bakın, Pınar Selek’in kim olduğunu anlatan bir e-maili yorumsuz sunuyorum:
- Sabahattin Bey, bu e-maili size ve Bekir Coşkun’a yolluyorum. Adım
Hale Öztürk, Strasbourg Üniversitesi’nde doktorasını henüz yeni
tamamlamış bir Türk öğrenciyim.
Cumhuriyet ile Hürriyet
gazetelerinde reklamı yapılan Pınar Selek’i, Strasbourg Belediye
Başkanı’nın da konuşmacı olduğu ve Türkiye ile soykırımın tartışıldığı
geniş katılımlı bir konferansta geçen Mayıs ayında dinledim. Orada
ettiği sözlerle, Türkiye’nin tarihine kin kustu. Ayrıca, Türkiye’de
çocukların zorla sünnet ettirildiğini ve bu uygulama sebebi ile
çocukların bütün ömürleri boyunca travma yaşadığını anlattı. İlaveten,
askerliğin zorunlu olması sebebiyle bir sürü gence askerde işkence ve
eziyet yapıldığını söyledi.”
Hale Öztürk’e göre, pınar Selek o
konferansta AKP iktidarı ile F Tipi’nin faşist uygulamalarını değil,
Türklerin tarihini, inancını ve askerlik uygulamalarını hedef almış ki
bunun altını ısrarla çizip yorumu size bırakıyorum.
Yorum Gönder