Sözümona İsrail’le kanlı bıçaklılar... Barzani’yle “gurur” duyuyorlar, ama İsrail’le hasımlar... Hamas’ın İsrail’le “mücadelesini” destekliyor, Gazze’nin “kurtuluşu” için savaş veriyorlar... BM’nin Filistin’e “üye olmayan gözlemci devlet”
statüsü tanıması ise neredeyse tamamen bizim başarımız. Öyle büyük bir
başarı ki, erkekler birbirine pasta yedirerek, kutlama yapıyor!..
Obama ile her konuda politakaları yüzde 100 örtüşüyor,
ama iş İsrail-Filistin olunca ayrı(!) düşüyorlar. ABD, İsrail’le
ilişkilerin mutlaka düzeltilmesini(!) istiyor, ama direniyorlar!..
BM’nin, ABD dahil 5 ülkenin güdümünde kararlar almasını yerden yere
vuruyorlar, ama nasıl oluyorsa ABD karşı çıktığı halde BM’de Filistin’e
“gözlemci devlet” statüsü veriliyor!..
Filistin zaferini(!) kutlayalım, ama önemli ayrıntıları da atlamayalım.
Mesela İsrail ve Mossad’ın “istenmeyen adam” ilân ettiği öne sürülen MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Mossad’la buluşuyor.
Başbakan Erdoğan’ın beyninin yarısı haline gelen AKP’nin
Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik BM’deki
oylamadan hemen önce İngiltere’de verdiği bir kongeransta şunları
anlattı:
“İsrail ile Hamas arasında ateşkes sağlanması konusunda Türkiye merkezi rol oynadı. Aslında
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Tel Aviv’e varmasından 15 saat
önce müzakere konusunda mutabakata varılmıştı. Fakat bu, Türkiye’nin
hanesine yazılmasın diye, 15 saat geciktirdiler. Siz bakmayın ABD
Dışişleri Bakanlığı ya da bazı İngiliz gazetelerinin söylediğine. Ben o
müzakerelerde bizzat bulundum, hem Mısır, hem Hamas, Türkiye’nin bu
müzakerelerde merkezi bir rol oynamasını istedi. Hatta İsrail,
diplomatik ve siyasi bir ilişkimiz olmamasına rağmen, dolaylı
kanallardan Türkiye’nin bu sürece destek vermesini çok önemsediklerini
söyledi.”
Ya BM’deki Filistin kararını, “talihsiz ve amaca zarar verici”
bulan Bayan Clinton, hemen ardından bu defa Türkiye’ye ne görev verdi;
Hamas’ın şiddeti durdurmasını sağlaması görevi!.. Bu arada İsrail de
Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te hızla yeni yerleşim birimleri inşa etmeye
soyunuverdi.
-Kürtlerle İttifak İsrail İçin Büyük Şanstı-
Suriye karıştı. Irak bölünme noktasında. İkisinden de “Kürdistan”
çıkarılmak üzere. Bu olumsuz gelişmelerin ana sebebi de Türkiye’nin
izlediği politikalar. Sözkonusu ülkeler ve Türkiye kaybedip,
zayıflarken, kazanıp, güçlenenen İsrail oluyor.
Güya Barzani ile “dost”, İsrail ile “düşman”lar veya Barzani’yi İsrail’in elinden kurtarıp, Türkiye’nin müttefiki yapıyorlar ya, geçenlerde “Mossad-Büyük Operasyonlar”
isimli bir kitap çıktı. Burada Mossad-baba Barzani ilişkisi ifşa
edilirken, Mossad’ın o dönem başkanı olan Meir Amit’in ağzından şunlar
anlatılıyor:
“1965 yılının sonunda düş gerçek olmaya başladı.
Molla Molla Mustafa Barzani, kampında İsrailli resmi bir delege kurulu
oluşturuldu. İlk kez Irak ulusunun üç unsurunundan biriyle, Bağdat
Hükümeti’ne karşı yıllardır yılmadan savaşan Kürtlerle temas
sağlanmıştı. Mossad, Kürt isyancıları bir askeri güce dönüştürdüğü
takdirde Iraklı liderler iç sorunlar boğuşmak zorunda kalacaklarından
İsrail ile savaşma kapasiteleri azalacaktı. Kürtlerle kurulacak bir
ittifak İsrail için büyük bir şanstı.”
Kitaba göre, İsrail ve Barzani arasında yıllarca sürecek
yakın işbirliğinin temelleri böyle atılıyor, sonrasında İsrail,
Kürtler’e silah sağlıyor ve uluslararası toplantılarda çıkarlarını
savunuyordu.
-İsrail’in Stratejik Haritası-
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, BM’nin Filistin’le ilgili kararını reddederken, şu ifadeleri kullandı:
“Siyonizm’e ve İsrail devletine yapılan saldırıya
yanıt, tüm bölgelerdeki yerleşim yerleri planlarını kuvvetlendirerek,
hükümetin aldığı yeni yerleşim yerleriyle ilgili kararları
uygulamaktır... Bugün Kudüs'ü inşa ediyoruz ve tüm bölgelerinde inşa
etmeye devam edeceğiz; bu, İsrail devletinin stratejik haritasıdır.”
Hatırlarsınız AKP iktidarında, Suriye sınırımızdaki
mayınlı arazilerin, temizlenmesi karşılığında İsrail’e kiralanması
gündeme geldi. Kamuoyu tepkisi ve Anayasa Mahkemesi kararıyla bu proje
engellendi. O günlerde, İsrail’in Arz-ı Mev’ud, yani “vaad edilmiş topraklar” hedefi de çokça konuşuldu. Erdoğan bu eleştiriler üzerine, “Biz hiçbir zaman İsrail'in Arz-ı Mev’ud planına bu ülkede prim vermeyiz” dedi.
Netanyahu’nun “İsrail devletinin stratejik harita” diye ifade ettiği Arz-ı Mev’ud, Nil’den Fırat’a kadar olan bölgeyi kapsayan vaad edilmiş topraklarla “Büyük İsrail devleti” olmalı!.. Fırat’dan kasıt da tabii ki, Türkiye’nin Güneydoğu’su.
-Patriot’ların Merkezi Şanlıurfa mı?-
İsrail’e kiralanmak istenen mayınlı araziler Şırnak’tan Hatay’a uzanan bir hattı; ama odak noktası Şanlıurfa’ydı.
Şimdi sözümona sınırlarımızı Suriye’den korumak üzere
patriotlar geliyor. Gaziantep, Malatya, Diyarbakır üçgenine konuşlanması
hemen hemen kesinleşmiş. Ana merkez ise bu üçgen arasında kalan
Şanlıurfa olacakmış!..
Türk Milleti, mayınlı araziler projesini engelledi. Patriotlara karşı çıkması daha bir elzem ve tarihi görevdir.
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
3 Aralık 2012
Yorum Gönder