Bir şey artık nettir.
Ankara’daki iktidar oyununda kılıçlar çekilmiştir.
Öyle ki bu iktidar oyununa NATO ve çıkarları bile alet ediliyor.
Önce iktidar oyunundaki tarafları sunalım.
Bir cephede Tayyip Erdoğan ve iktidar gücü ile kontrol ettiği kurumlar.
Karşısında ise Abdullah Gül, F Tipi Cemaat, Neo liberal tayfa ve Kürtçülerin oluşturduğu geniş bir koalisyon. Bu iki taraf, Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılında belirleyici olma adına kıyasıya mücadele halinde!
Tayyip Erdoğan bu mücadelede hem iktidar avantajından ötürü, hem de mizacı gereği açıktan tutum alırken, karşısındaki cephe Washington’da Yahudi lobileri ve Beyaz Saray’ı etkileme temasları gibi metotlarla sinsi ve derinden gidiyor.
Bazı kuşkucular Erdoğan’la F Tipi arasındaki soğukluğu kayıkçı kavgası diye yorumlasa da son veriler böyle bir kavganın olduğunu ispatlar mahiyettedir.
Düşünün, inançlı bir nesil yetiştireceğiz diyen Tayyip Erdoğan F Tipi’nin aynı amaçla kurduğu dersaneleri topyekün tasfiye noktasında ise bunun manası iki kesim arasındaki ilişkinin tamamen kopması değil midir?
Tehlikeli olan husus bu büyük rekabette emperyalleri safa çekme adına atılan bazı adımlarla ülke menfaatlerine halel gelmesidir.
Ulaştığımız bilgilere göre, son Patriot belasını Türkiye’nin başına saran Abdullah Gül ile koalisyonu imiş ki, basına sızan kimi sözler bunu doğruluyor.
Hatırlayın Başbakan, haftalar önce Patriot Türkiye’ye gelecek mi sorusunu kesin bir dille, yok öyle bir şey diye cevaplarken hemen ertesinde Avrupa seyahatında bulunan Abdullah Gül tam tersi şeyler söylemiş ve peşi sıra Erdoğan’da kendini yalanlar biçimde geri adım atıp kabul görüntüsüne girmiştir.
Ankara’nın öbür yakasındaki iddia, Tayyip Erdoğan’ın Patriotlar bağlamında Gül ve ekibi tarafından zora düşürülmek istendiğidir.
Söylenene göre Patriotların Türkiye’ye yerleştirilmesi konusunda Rusya, Çin, İran, Filistin ve Türk kamuoyundan gelebilecek tepkiler sebebi ile isteksiz olan Erdoğan, Abdullah Gül’ün o emrivakisi sonrasında ABD ile Yahudi lobisini karşısına almama adına mecburiyetten razı olmuş.
Keza Başbakan’ın Türkiye NATO toprağıdır beyanını da bu çevrelerde kendisi hakkında oluşturulmaya çalışılan menfi imajı dağıtmaya matuf diye yorumlayanlar var.
Diyeceksiniz ki ABD, NATO ya da İsrail, Ankara’daki iktidar oyununun neresinde?
Tabi ki yararlanma noktasında!
Washington, Brüksel ve Tel Aviv bu rekabette azami fayda sağlamanın peşinde.
Kuşkusuz olan Türkiye’ye oluyor zira bu iktidar mücadelesi sebebiyle Anadolu amblemi Haç olan NATO’nun füze rampası ya da savaş üssü haline geliyor ki, NATO Kara Kuvvetleri Karargahının İzmir’e taşınması bunun delilidir.
Tayyip ile Gül’ün iktidar kavgası Papa’dan himmet uman Cem Sultan ile II.Bayazıt arasındaki çekişmeyi çağrıştırıyor.
*** ***
İş dünyasında F Tipi tehdit dalgası!
İddiaya göre, F Tipi Metro’nun sahibinden yaptığı cirodan büyük miktarlar istemiş.
Galip Öztürk bu parayı vermeyince tutuklanıp hapsi boylamış.
İş dünyasındaki tehdit çarkı güya şöyle işliyormuş:
Polisi ve yargıyı elinde tutan F Tipi yaptığı dinlemelerle açığı olan işadamlarını tehdit edip üstüne gidiyormuş.
Kuşkusuz bunlar hukuken kanıtlanmadığı için henüz iddia ve gerçek mi değil mi bilmem ama kesin bildiğim şey F Tipi’nin iş dünyasından bağış adı altında büyük paralar topladığıdır.
Hayır bu tevatür değil, herkesin bildiği bir hakikat.
Zaten öyle olmasa F Tipi bugün fiili olarak ekonomik bir faaliyeti olmaksızın 30 milyar Doları yönetir durumda olamaz, yurt dışında yüz küsür okulu finanse edemez, sayısı on binleri aşan ışık evlerinin masraflarını karşılayamaz, dersaneleri finanse edemez ve bedava dağıtılan Zaman Gazetesi’nin devasa zararlarını başka şekillerde karşılayamazdı.
F Tipi iş dünyasında o kadar egemen bir hale gelmiştir ki malum adına TUSKON denen bir yapı bile inşa edebilmiştir.
Dahası, ispat edemeyeceğim için adını yazmıyorum medyada F Tipi diye adlandırılmayan iki medya grubunun bu cenahla birebir organik ilişkisinin olduğunu yakından biliyorum.
Sadece o da değil, mesela Mustafa Koç gibi bir işadamı bile hiç tanımadığı cemaat önderini kardeşi vefat ettiğinde Pensilvanya’dan arayıp başsağlığı dileme ihtiyacını duyabilmiştir ki, sadece bu bile F Tipi’nin etkinlik kanıtı değil midir?
Evet, F Tipi yapı bugün Mormonlar’ın bile çok ötesinde bir etki ve maddi güce ulaşmıştır ki bunu doğal tezahür diye okumak mümkün değildir.
Bize göre, bu tablo abartısız olarak Türkiye için milli güvenlik sorunudur.
Öyle, çünkü inancı referans alan ve devletin kilit kurumlarında örgütlenen bir yapının bağış adı altında iş dünyasına adeta vergi salıp toplaması ülke ve devletin bekası adına kabul edilemez.
Yorum Gönder