Adaylık ve işbirliği kıskacında CHP! - Mehmet Faraç

Ahmet Hakan dünkü yazısında önce, “Önemli bir seçenek olarak orda duruyor” diyerek Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ü adres göstermiş sonra da, “Ortaya çıkarsa iktidar kanadı kendisini yıpratır” diye kamuoyundaki genel kaygıyı dillendirmiş...
Gürsel Tekin için “varoşların dilini bilmek ve örgütçülük” diye sözde iki avantaj öne sürmüş ama sonra da “Ankara’da iyi bir performans çıkaramadı“ diyebilmiş!..
Hakan’ın; Sarıgül-Tekin ikilisiyle ilgili yazdıklarında, CHP tabanını en çok ilgilendiren şu gerçekler dikkat çekicidir:
“İkisi de başörtüsü konusunda özgürlükçü. İkisi de cemaatlerle arayı iyi tutuyorlar.”
Araştırmacı Tarhan Erdem‘e dün bir televizyon kanalında Ahmet Hakan’ın bu ikiliyle ilgili yazdıkları sorulunca şu yanıtı verdi.
“Sarıgül ve Tekin‘in söylemleri biliniyor tanınıyorlar, bu isimler vatandaşa bir şey veremez.”
Anlaşılıyor ki, medyanın kafası CHP’ye aday olarak pazarlanmak isteyenlerle ilgili bayağı karışık...
Ancak tüm bu kafa karışıklığının içinde başka bir pazarlama da ince ince dayatılıyor!..
Tarhan Erdem dünkü televizyon konuşmasında önce AKP ve Kadir Topbaş reklamı yaptı sonra da Topbaş’a karşı zafer elde edebilmenin ancak CHP ve BDP’nin seçim işbirliğiyle mümkün olabileceğini iddia etti!..
Siyasi araştırmaları pek tutmasa da, Tarhan Erdem’in kulağı deliktir!.. Kimin nerede, hangi ittifak için kimlerle günlerdir toplantılar yaptığını biliyordur!..
Erdem, ideolojik sapmalar yüzünden ulusalcı ve Atatürkçü tabanının yitirmeye başlayan CHP‘nin, bu boşluğu BDP ile işbirliği yaparak kapatmaya çalışacağını duymasaydı televizyona çıkıp konuşur muydu hiç?..
Silivri’de örgüt var mı?..
Silivri’de örgüt var mı?..
“Örgüt yok!
Örgütün merkezi yok!
Örgütün kurucuları ve kuruluşu yok!
Örgütün yöneticileri yok!
Örgütün programı yok!
Örgütün toplantısı yok!
Örgütün eylemi yok!
Örgütün tanımlanan amaçlarına erişmek için araçları, aletleri yok!
Gören yok, duyan yok!
Örgütü gördüm, elinden tuttum, sesini duydum, ayak izlerine rastladım diyen tek bir Allah’ın kulu yok.”
Yukarıdaki satırları İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek‘in 7 Aralık 2012’de, Aydınlık’ta yayımlanan “Ergenekon Davasının esası” başlıklı yazısından aldım...
Demokrasi, hukuk ve özgürlük adına çok şaşırtıcı ve çok düşündürücü saptamalar...
Peki, olmayan bir örgüt nedeniyle 2 bini aşkın gündür kimler zindanda tutuluyor?..  Perinçek bunun yanıtını da çok net özetlemiş:
“1970’lerden beri NATO’nun Gladyosu’yla savaşan, onların işkencelerinden, hapishanelerinden geçerek 40 yıldır göğüs göğüse, gırtlak gırtlağa çarpışanlar...”
Ve de, “Atatürk Cumhuriyetinin savunucuları, Mustafa Kemal’in askerleri ve vatanseverler...”
“Ergenekon”‘da, sebep- sonuç ilişkisinin sorgulanması açısından fazla söze gerek var mı ki?.. Hukuk ve demokrasi açısından söyleyecek sözünüz varsa, 13 Aralık’ta Silivri’de olabilirsiniz... Ben de yarın orada olacağım...
Mumyadan çıkan Firavun!..
Dün bu köşede olası rejim değişikliğinin ardından, “Suriye’nin geleceğini görmek için Mursi’nin Mısır’ına bakın” diye yazmıştık ya; amacımız yalnızca Ihvancılar’ın takiye demokrasisini göstermek değildi...
“Demokrasi” ve “özgürlük” iddiasıyla Tahrir Meydanı‘nı direniş merkezine çevirenler, “Firavun” diye niteledikleri Hüsnü Mübarek‘i canlı canlı Mısır çöllerine gömdüklerini düşünmüşlerdi!..
Oysa Mısır’da Firavunlar bitmez ki!.. Baksanıza Tahrir’de yeniden direniş var... Hem de daha öfkeli bir direniş... Bu kez Mursi’nin, yetkilerini olağanüstü artırarak tam bir diktatör olma hevesine karşı çıkıyorlar... Çünkü yeni Firavun’un mumyasından sıyrıldığını görüyorlar!..
Mursi’nin ardında “Ihvan-ı Müslümin” var... Hani şu bir zamanlar terör estiren ünlü Müslüman Kardeşler örgütü... Milyonları Tahrir’e yığarak Mübarek’i deviren ve yerine bir Ihvancı’yı oturtan o zihniyetti işte... Ne yazık ki, takiye demokrasisi gerçek yüzünü çok hızlı gösterdi...
ABD ve taşeronlarının rüyası Suriye’yi de işte böylesi sahte demokrasi teraneleriyle Mursi gibi, diktatörlüğünü sabırsızca dikte ettiren birine teslim etmek...
Yani özetle, Suriye’nin laik cumhuriyet yapısını yıkmak isteyenler, Beşar Esad’ı linç ettirerek onun yerine de bir Firavun getirmek istiyorlar...
ABD’nin emrinde, emperyalizmin avuçlarında kukla gibi oynatılacak bir Firavun!..
Alın size ‘Özgür Suriye’ciler!..
Ajansların Suriye’de çektiği dehşet verici bir fotoğrafı dünkü Aydınlık da birinci sayfasına koymuştu...
Suriye’nin Hums kentinde, elleri arkadan bağlanarak yere yatırılan bir Esad yanlısının vahşice katledildiğini gösteren video internette dolaşıyor... O fotoğraf, işte canice bir eylemi gösteren videodan alınmış bir kanlı kareydi...
Fotoğraftaki vahşet yalnızca bir insanın katledilmesiyle sınırlı değildi!.. Yere yatırılan Suriyeli’nin başını kesmekle görevlendirilen 10-12 yaşlarında bir çocuktu!.. Elinde pala, kurbanın boynuna vurdukça vuruyordu!... Ta ki baş gövdeden ayrılıncaya kadar!..
Onlarca kişinin önünde, rejim yanlısı Suriyeli’yi bir çocuğa öldürten zihniyet, Suriye sokaklarında ne yazık ki “özgürlük” naralarıyla dolaşıyor!.. Adlarına bakar mısınız; “Özgür Suriye Ordusu!..”
Palanın, kılıcın, baltanın gölgesinde, kanlı bayrakla dolaşan bir takiyeci özgürlük!.. Özgürlük adına pis, kirli ve kara bir dayatma!..
Böylesi kan donduran video ve fotoğrafları görünce, Suriye’de “özgürlük ve demokrasi” naraları atan kiralık teröristlerin nihai hedefini çok daha iyi anlıyorum... Esad’ın, ülkesini savunmasını işte bu yüzden haklı görüyorum...
Suriye ne olursa olsun laik bir ülke... O ülkeyi yıkıp yerine Ihvancılar’ın, Talibancıların, El Kaidecilerin ve Selefilerin zihniyetini hakim kılmak isteyenler yalnızca Suriye’nin bağrına bir bela yerleştirmeyecekler; Ortadoğu’nun en güçlü laik devleti Türkiye’nin yanıbaşına da karanlık bir ideolojinin kiralık taşlarını döşeyecekler... Asıl tehlike burada işte..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget