Bugün Silivri’de savcılar, esasa ilişkin görüşlerini açıklayacak, sanıklar hakkında istenen cezaları bildirecek….
Yıllardır bazı sanıkları içerde tutan mahkemenin nasıl bir tutum takınacağı merak konusu!
Usul konusunda pek çok tartışma yapıldı Silivri davaları hakkında:
Delillerin değerlendirilmesi, tanıkların dinlenmesi, gizli
tanıkların nitelikleri, sanıkların savunma hakları, sürekli olarak ciddi
usul sorunları olarak kamuoyuna yansıdı…
Hukukçular, avukatlar, barolar belli tepkileri dile getirdiler…
Yargılama sırasında sanıklar lehine karar veren yargıçların yerleri değiştirildi…
Birbiriyle ilişkili olup olmadıkları kuşkulu olan davalar birleştirildi…
Ekleri ile birlikte milyonlarca sayfa tutan dava dosyaları oluşturuldu…
Yıllardır içeride tutuklu bulunan sanıkların tahliye istekleri sürekli olarak reddedildi…
Şimdi böyle bir davadan nasıl bir sonuç çıkacağı, kamuoyu tarafından heyecanla bekleniyor.
***
Hemen hemen aynı usul sorunlarının tartışıldığı “Balyoz” davasının cezaları ortada:
Toptancı bir yaklaşımla verilmiş, hukuka uygunluğu tartışmalı kararlar…
Şimdilik temyiz aşamasında!
***
Bu arada Deniz Feneri davasında tutuklu sanıklar salıverildi ve atılı olan suçların niteliği değiştirildi…
Davanın savcıları mahkemeye verildi, yargılandı, beraat etti.
***
İşte milletvekillerinin dokunulmazlıkları böyle bir ortamda tartışılıyor.
Bu konuda çok geniş kapsamlı bir makale yazmış olan Ankara Baro Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu bakın ne diyor: (Prof. Dr. Çetin Özek Armağanı, İstanbul 2004, ss. 397-425. ayrıca “http://www.feyzioglu.av.tr/yayin/yasama-dokulunmazligi-uzerine-dusunceler.html” adresinden de okunabilir.)
“Bakanlar Kurulu’nun, Meclis’te
çoğunluğa sahip siyasi parti veya siyasi partiler koalisyonunca
oluşturulduğu günümüz parlamenter demokrasilerinde, yasama
dokunulmazlığının, esas itibarıyla, muhalefetteki milletvekillerini
koruduğu açıktır.
Bu tespit, hukuk devleti ilkelerinin yeterince özümsenmediği ve
yürütme organının hâkimler ve mahkemeler üzerinde etkili olduğu
konusunda birtakım soru işaretlerinin bulunduğu, yani yargı
bağımsızlığının halen tartışıldığı bir ülkede, daha güçlü bir şekilde
dile getirilebilecektir.
Kaldı ki, böyle bir ülkede, İçişleri Bakanlığı kadrolarında
çalışan kolluk teşkilatı görevlilerinin adli görev yaparlarken,
Cumhuriyet Savcılarını yanıltmaları ve açılmaması gereken soruşturma ve
kovuşturmaların açılmasına sebebiyet vermeleri de bir ihtimal olarak göz
önünde bulundurulmalıdır.”
***
Prof. Feyzioğlu’nun bu saptamaları üzerine başka söze gerek var mı:
Türkiye’de yargının durumu ortada…
Dokunulmazlıklar sadece muhalefeti koruyor…
Bu dokunulmazlıkları kaldırdığınız zaman kopacak kıyameti düşünmek dahi istemiyorum!
Yorum Gönder