Türkiye 9 şiddetinde depreme maruz kaldı. O depremin merkez üssü Silivri’ydi.
13 Aralık Perşembe günü, yüreği Türkiye ve Türk Milleti
için çarpan herkes orada olmalı; çünkü ya birilerinin bize 100 yıllardır
çizdiği son gerçekleşecek ya da kendi kaderimize el koyacağız.
Sorumluyuz, hatta suçluyuz!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’dekilerin Türkiye
için, ama bizlerin vurdumduymazlığı, neme lazımcılığı yüzünden
çürütülmek istendiğini yıllarca farketmediğimiz, farketsek de sesimizi
çıkarmadığımız için. 13 Aralık önce kendi yüzümüze bunun şamarını vurma,
sonra da Türk Milleti ile nihai rövanşa hazırlananlara okkalı bir tokat
indirmenin günü olsun!..
13 Aralık gerçekten en tarihi gündür; Zira sadece
Silivri’nin değil, yüzyıllardan beri Türklüğü kuşatmanın adeta toplam
tarihidir.
13 Aralık 1522’de Kanuni Sultan Süleyman, Rodos’un teslim edilmesini istedi.
Bugün bizlerden neler ve nereler isteniyor, hesap edelim!
13 Aralık 1805, Sırpların Osmanlı’ya karşı başlattığı isyanların başlangıcıdır. Balkanları bu sürecin sonunda kaybettik.
Bugün hangi "isyanların", kopuşların zemini hazırlanıyor, görelim!
13 Aralık 1877, 2. Meclis-i Mebusan çalışmalarına
başladı. Ömrü 1 yıl sürdü; çünkü Osmanlı-Rus Savaşı olarak bilinen 93
Harbini kaybettik. Savaşın ana sebebi azınlık isyanları; Rusya ve
Avrupa’nın, Hıristiyanların insan haklarının çiğnendiği iddiası;
Romanya, Bulgaristan’ın bağımsızlık istekleri, Panslavizm akımı idi. Rus
orduları Yeşilköy’e kadar geldi, Osmanlı Ayastefenos’u imzaladı.
Avrupa, bu anlaşmayı beğenmeyince Osmanlı’nın daha fazla toprak kaybına
ve Balkanlar’da nüfuzunu tümüyle yitirmesine yol açan Berlin Antlaşması
imzalattırıldı.
Bugün "insan hakları" adı altındaki talepler,
Pankürdizm akımları, terör örgütü ile pazarlıklar, eyalet yasası, sivil
anayasa ile Türklüğü ortadan kaldırma, başkanlık sistemine geçme
çalışmaları, özetle üniter-milli yapının yanısıra parlamenter
demokrasiye de veda hazırlıkları... Var mı bir fark; düşünelim!.
13 Aralık 1914, Mesudiye zırhlısı bir İngiliz Teğmen
Holbrock emrindeki B-11 denizaltısı tarafından Çanakkale’de batırıldı.
598 mürettebattan 10 subay, 15 er şehit oldu. O zırhlı, Osmanlı’nın
Abdülaziz döneminde başlattığı donanma seferberliğinin simgesiydi.
Abdülaziz’in devrilmesinin sebebiydi.
Bugün "mavi vatan"
olarak bilinen denizlerimize sahip çıkmak için yeniden ayağa kalkan,
uluslararası sulara açılan Deniz Kuvvetleri ve mürettebatı nerede?
Balyoz ve Ergenekon davalarında en büyük darbeyi donanmamızın yemesi,
Barbaros’un torunlarının Hasdal'da, Silivri’de batırılması tesadüf mü,
soralım!
13 Aralık 1995’te Avrupa Parlamentosu Türkiye ile imzalanan Gümrük Birliği anlaşmasını onayladı.
Bugün o anlaşmanın, Osmanlı’yı batıran Baltalimanı
antlaşmasından farksız olduğunu, ekonomik açıdan teslim sürecimizin
onunla başladığını en yetkili ağızlar bile söylüyorsa, haykıralım!
13 Aralık 2002’de Avrupa Birliği yeni genişleme
stratejini belirlerken Türkiye’ye ucu açık bir yol haritası çizdi. AKP
de kabul etti.
Bugün yaşadığımız siyasi, sosyal, ekonomik tüm sıkıntıların, dönemin İngiliz Dışişleri Bakanı Straw’ın ifadesiyle "derimizin yüzülmesinin" dayanağı o anlaşma olduğuna göre, gerçeklerle yüzleşelim!
13 Aralık 1521’de Roma Başpiskoposu, Roma Katolik
Kilisesi’nin başı Papa Sixtus V doğdu. Kimdir Papa Sixtus V? Başbakan
Erdoğan ve dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 2004 yılında Roma’da
Avrupa Anayasası’nı onun heykelinin ayakları altında imzaladı. Saadet
Partisi Genel Başkanvekili Recai Kutan’ın o günlerde söylediğine göre, "Papa Sixtus V, en büyük hayali Türkleri dünya üzerinden silmek olan" birisidir.
Papa Sixtus V’in doğum gününde, Silivri’de vatanseverlerin üstü çizilecek. Seyretmeyelim!
13 Aralık 1983’te Türkiye’yi "dönüştürmenin" başlangıcı 1. Özal hükümeti iş başı yaptı.
AKP iktidarı, Özal’ın devamı olduğunu söylüyor. 13 Aralık’ta o "dönüşüme" en büyük damga vurulacak, bilelim!
13 Aralık 1980’de darbeciler, 17 yaşındaki Erdal Eren’i yaşını büyütüp idam etti.
Bugün Silivri’dekiler de adeta ipe gönderilmek isteniyor!..
13 Aralık 1935’te Türkan Saylan doğdu.
Ölerek, "kaçmasaydı", bugün büyük ihtimalle o da Silivri’de olacaktı!..
13 Aralık 1975’te Yakup Kadri Karaosmanoğlu öldü. Milli
Mücadele’yi destekleyen gazeteci, yazar, siyasetçi. O dönemdeki
yazılarını "Ergenekon" adıyla kitaplaştırdı.
Bugün Silivri’dekilerin temel ortak noktası Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ve Atatürk’e sahip çıkmaları. Haklarında açılan
davanın adı da "Ergenekon".
Uzun lafın kısası; 13 Aralık Perşembe Ergenekon’dan bir kez daha çıkış günüdür. Merkez üssü de Silivri’dir!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
11 Aralık 2012
Yorum Gönder