Seçmen olmak bir kültür ve birikim sorunudur. Elbette bu kültürün okul ve
diploma ile bir ilişkisi yoktur. Bu kültür hayat okulunda ve “emek”, “ücretli
emek” sınıflarında öğrenilir. Bu kültürün hamurunda dinsel inançlar
bulunmaz. Bulunmamalıdır! Sivil ve seküler (çağcıl)
bir kültürdür bu. Vatandaşlık kültürüdür. Bu kültür olmadan halk ne vatandaş
olur ne de seçmen.
AKP’nin on yıllık iktidarı ve yüzde 49’luk oyunu sadece bu sözünü ettiğim
evrim süreci açıklayabilir. AKP, vatandaş-seçmenin değil halkın oyunu alıyor! Bu
ilişkiyi televizyon ekranlarının çok bilmiş siyaset bilimcileri ile
sosyologlarının dikkatine sunarım. Bu bayan ve baylara bir ip ucu vereyim:
Vatandaş-seçmen dinsel saplantılar ile inançsal dürtülerin güdümü altında
herhangi bir siyasal partiyle oy vermez. Onun ölçüsünü emeğin değeri ve
vatandaşın sivil gereksinimleri oluşturur.
Anket aldatmacası
SONAR Araştırma Şirketi’nin “Siyasi Eğilimler ve Gündem
Araştırması” başlığı altında yaptığı araştırmaya göre 26 il, 30 köyde 3 bin
kişinin katılımıyla yaptığı ve “Bu Pazar günü genel seçim yapılsa hangi partiye
oy verirdiniz?” sorusunu sorduğu ankete göre: AKP’nin oyları düşüşte (yüzde
47.29), CHP toparlanıyor (yüzde 25.15), MHP (yüzde 15.21) ve BDP’de (7.05) artış
var; İşçi Partisi yüzde 2.00, SP yüzde 1.59 ve öteki partiler yüzde 1.71…
12 Haziran 2011 tarihinde yapılan seçimlerde yüzde 49.83 oy alan AKP’nin
oyları SONAR’ın Şubat 2012’de yüzde 53.15’e çıkmıştı. Aradan geçen 6-7 aylık
süreden sonra bu oran yüzde 5.86 oranında düşmüş. Şubat 2012’de yüzde 19.82
oranında desteklenen CHP son ankette yüzde 25.15 oranına ulaştığına göre yüzde
5.33 oranında artış kazanmış görünüyor.
Bunun dışında, “Sizce Türkiye başkanlık sistemine geçmeli midir?” sorusuna
yüzde 52.47 “Hayır” cevabı, yüzde 26.73 “Evet” cevabı vermiş, yüzde 20.73′lük
kesim görüş bildirmemiş. Görüş bildirmeyenleri ikiye bölecek olursak, başkanlık
sitemini istemeyenlerin oranı yüzde 63, isteyenlerin oranı yüzde 37 olur.
Ancak bu yüzdeler arasında sadece CHP’nin yüzde 25′lik oy oranı bu partinin
sadık (kemikleşmiş) oy oranını gösteriyor. AKP’nin oy oranlarının kemikleşmiş
Milli Görüş çizgisinin verdiği oy oranıyla ilgisi, ilişkisi yok.
Bu nedenle AKP’nin aldığı oy oranı yüzde 20 dolaylarına inmedikçe, bu
partinin düşüşlü oy kaybettiğini ileri sürmek sağlıklı bir iddia olmaz.
AKP’nin İslamcı ideolojisine inanmayanların bu partinin aldığı oy oranındaki
payı yüzde 30 dolaylarında olmalı. Bunların AKP’ye oy vermeleri maddi
çıkarlarıyla ve bu partinin din istismarlarıyla ilgili. Ancak, bu oylar,
seçmenin Laik Cumhuriyet rejiminin ve kendi gündelik yaşamlarının tehdit altına
girmesi durumunda geri çekilebilir.
TESEV’in şaşırtan anketi
[“Bölücü anayasasının hararetli savunucularından TESEV, bu konusunda, 29 ili
kapsayan geniş bir anket yaptı. Anket sonuçları Soros güdümündeki TESEV
yöneticilerini şaşkına çevirdi. TESEV’in anketinden Atatürk ve Cumhuriyete
bağlılık çıktı.
TESEV uzmanlarının yorumlamakta zorlandıkları anket sonuçlarına göre,
vatandaşın yüzde 82′si Anayasa’da Atatürk İlkeleriyle Atatürk Milliyetçiliği’ne
yer verilmelidir, dedi.
“Atatürk İlkerleri Anayasa’da yer almalı” önermesini yüzde 8.3′lük bir kesim
ne doğru ne yanlış şeklinde yanıtladı. İtiraz edenlerin oranıysa yüzde 9′da
kaldı.
Yine aynı ankete göre vatandaşın yüzde 85′i resmi dil Türkçe olmalı diyor
Yüzde 15′lik bir kesime Türkçe’nin yanı sıra başka diller de olabilir diyor.
Yurttaşın ezici çoğunluğu Anayasa’dan Türk Milleti kavramının çıkarılmasına
da karşı. Ankete katılanların sadece yüzde 9.1′i anayasadan Türk kimliğinin
çıkarılması yönünde görüş bildirdi.
Ülke yönetiminde en büyük yetki ve güç kimde olmalı sorusuna verilen yanıtlar
da hayli ilginç. Bu soruya AKP seçmeninin yüzde 44′ü en büyük yetki parlamento
da olmalı şeklinde yanıtlandı, böylece AKP seçmenin neredeyse yarısının
başkanlık sistemine olumsuz yaklaştığı ortaya çıktı.
Ankette Ankara’nın başkent olup olmaması da vatandaşa soruldu. Vatandaşın
yüzde 69′u Ankara’nın başkentlikten çıkarılmasını yanlış buldu. Yüzde 10′luk bir
kesimse bu konuda ne doğru ne yanlış yanıtını verdi. (Mehmet Kıvanç,
ulusalkanal.com.tr)
Neden bu çelişki?
Şimdi yazımın başına dönün lütfen ve giriş bölümünü tekrar okuyun. TESEV’in
yayınladığı saha araştırmasından çıkan sonuçlara göre AKP gibi bir partinin
iktidar olmaması, iktidarda kalmaması gerekiyor. Ama iktidarda.
“Anayasaya Dair Tanım ve Beklentiler Araştırması” toplumun istediği anayasa
ile AKP’nin dayattığı anayasa anlayışının örtüşmediğini gösteriyor.
Laiklikle ilgili sonuçlar son derece anlamlı: “Anayasada laiklik aynen
kalmalıdır” diyenlerin oranı yüzde 50.6, “Anayasada laiklik kalmalı ancak
devlet, tüm dinlere aynı mesafede olacak şekilde yeniden tanımlanmalıdır”
görüşünde olanlar yüzde 40.7. Yani toplumun yüzde 91.30′u laik bir devlet ve
Cumhuriyet’ten yana. Anayasadaki laiklik tanımı devletin bütün dinlere eşit
mesafede olmasını engellemiyor. Engelleyen ve eşit mesafe ilkesini bozan AKP
gibi partiler.
Vatandaşın yüzde 8.7′si “Laiklik anayasada hiç yer almamalıdır” görüşünde, ki
bu kitle AKP’nin kemikleşmiş seçmen kitlesini oluşturmaktadır.
Bu çelişkiden önemli bir sonuç çıkıyor: AKP Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının gönlünden geçen bir siyasal parti değil. Ama bu partiyi 10
yıldır iktidarda tutuyor.
AKP, komşularıyla barış içinde yaşamak gerektiğine inanan bir Türkiye teslim
aldı. On yıl sonra AKP hükümeti Irak, Suriye, İran ve İsrail ile savaşacak
duruma geldi. Sadece bu nedenden dolayı iktidardan gitmesi gerekiyor. Bu ne
çelişki?!
Yorum Gönder