Reuters Haber Ajansı, Kasım ayı enflasyon verilerini Türkiye İstatistik Kurumu'ndan (TUİK), tam 17 dakika önce açıklıyor.
Enflasyonun beklenenden daha düşük çıkması, faizlerin de düşeceğini gösteriyor.
Bu çok önemli sinyal üzerine harekete geçen uyanıklar, faizler düşmeden milyonlarca liralık bono satın alıyor.
Rakam konusunda rivayetler muhtelif.
Kimi 100 milyon diyor, kimi 170, kimiyse 200...
Ama birilerinin köşeyi döndükleri, müthiş bir vurgun yaptıkları muhakkak.
CHP'nin ekonomi konusunda yetkili Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, haklı olarak soruyor:
1- Reuters'ın enflasyon rakamlarını açıkladığı 9.43 ile 10.00 arasında ne kadarlık bono satıldı?
2- Bu bonoları kimler aldı?
TUİK Başkanı Birol Aydemir konuyu araştırdıklarını, TÜBİTAK'tan gelen uzmanların tespitlerini kamuoyuyla “samimi biçimde'' paylaşacaklarını söylüyor!
Başkan Aydemir'in “samimi'' sözcüğünü kullanmış olması bile soruşturmanın samimiyeti konusunda soru işaretleri yaratıyor. Ayrıca Başkan'ın samimi yaklaşımı o tatlı Pazartesi sabahı 17 dakika boyunca yaşanan vurgun gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
***
Finans çevreleri bu rezaleti konuşurken, Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin, Türkiye'ye gelerek, Başbakan Erdoğan'la görüştü.
Toplantının ardından yapılan açıklamalarda ekonomik işbirliğinin artacağı, özellikle Akkuyu Nükleer Santrali'nin 20 milyar dolarlık bir yatırım olacağı belirtildi.
Sevgili okurlarım, hatırlayacaksınız, Akkuyu Nükleer Santrali yıllar önce de gündeme gelmiş, ihaleyi kazanan Kanada firmasının ANAP yönetimindeki Enerji Bakanlığı'nda 50 milyon dolar rüşvet dağıttığı iddiaları ortaya atılmıştı. İhale, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından 2001 yılında iptal edilmişti.
Aynı Akkuyu, şimdi Rusya tarafından yapılıyor. Oysa tüm dünya nükleer enerjiden vazgeçerek, rüzgar ve güneş enerjisine dönüyor.
Güneş ve rüzgar ülkesi Türkiye'nin nükleer enerjide ısrar etmesi, tarafsız uzmanlarca eleştiriliyor.
***
Türkiye ihtiyacı olan doğalgazı Rusya ve İran'dan alıyor, bunun karşılığında İran'a dolar yerine altın veriyor. Bunun da nedeni İran'a başta ABD olmak üzere Batı'nın uyguladığı ambargo.
Resmi kurumların açıklamalarında bu ödeme, uzun süre “altın ihracatı'' olarak gösterildi. Böylece sanki bir altın ülkesiymişiz gibi bir izlenim yaratıldı. Oysa Türkiye, altının yüzde 60'ını ithal ediyor, yüzde 30'unu stoklardan karşılıyor, sadece yüzde 10'luk bölümünü üretebiliyor.
Altın yoluyla İran'a yapılan ödemenin bu yıl 11 milyar doları geçtiği öne sürülüyor. Tarafsız uzmanlar, örneğin Cumhuriyet'ten Mustafa Sönmez, altınla doğalgaz alış verişinin sanki ihracatmış gibi gösterilmesinin, ihracatın yanı sıra, cari açık ve büyüme rakamlarını da makyajladığını öne sürüyor. Bunun devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını ve rakamların makyajdan arındırılmasının zorunlu olduğunu belirtiyor.
***
İçeride bu makyajlama faaliyeti sürerken, ABD'den sert uyarı geldi. Washington yönetimi Türkiye'den, İran'a altın göndermeyi durdurmasını istedi. Aksi takdirde yaptırım uygulanacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, Putin'le görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında Amerika'nın uyarılarına uymayacaklarını ve doğalgaz alımı karşılığında takas (altın) gerekiyorsa, onu aynen devam ettireceklerini açıkladı.
Başbakan böylece altının ihraç edilmediğini, takasta kullanıldığını resmen kabul etmiş oldu.
***
TUİK enflasyon rakamlarını saatinden önce açıklıyor, birileri köşeyi dönüyor.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, takasta kullanılan altını ihracatmış gibi gösterip, resmi rakamları makyajlıyor!
Bizim muhteşem basın susarken, dış basın bu rezaletleri diline doluyor ve Başbakan'ın açıklamalarıyla dalga geçiyor.
Yorum Gönder