Şu an Türkiye bir basın hapishanesi gibi. 80'den fazla gazeteci cezaevinde.
Bundan kat kat fazlası hakkında da davalar açılmış. Örneğin benim iki
soruşturmam savcılıkta. 2 davadan da mahkum edildim. Yani; Yargıtay da onarsa
cezaevine gireceğim.
Suçumu biliyorsunuz. İşte bu köşede yazdığım yazılar.
Savcıları, yargıçları eleştirdim diye suçlu çıkartıldım.
Benden çok daha
ağır koşullarda olan arkadaşlarımız var. Bunların büyük bölümünü terörist diye
suçladılar. Düşünün ki bu ülkede genelkurmay başkanını bile terörist göstererek
hapse attılar. Ona bakarak gazetecilerin ne kadar terörist olabileceğini
düşünün.
CEMİYETTEKİ TOPLANTI
Dün işte bu terörist
gösterilen gazetecilerin bazılarının da katıldığı bir toplantı vardı. Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC)salonandaki toplantıda tutuklu gazetecilerin
yakınlarının dışında; gazeteci örgütlerinin temsilcileri de bulunuyordu. TGC,
Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP)...
Ayrıca IPI temsilcileri de toplantıya katılıp hem konuşmaları dinlediler hem
de durum hakkında kendi fikirlerini açıkladılar. Bunlar; Türkiye'ye basın
özgürlüğüyle ilgili sorunları incelemek ve bir rapor hazırlamak için geldiler.
Amerika, Almanya, Avusturya, Yeni Zelanda, Nijerya ve Hindistan'dan gelen
gazetecilerin yer aldığı IPI heyeti, gazeteleri ziyaret ettiği gibi Ankara'da
hükümet temsilcileri ile de görüşmüş.
The Guardian ve The Observer köşe
yazarı Peter Preston; 'Hükümet temsilcisi ile görüştük. Kendisi, çıkartılacak
olan 4. Yargı Paketi ile birçok gazetecinin özgürlüğüne kavuşacağını söyledi.'
deyince salonda hafif bir gülümseme oluştu.
Bu gülümseme; iktidarın hukuk
üzerinden oynadığı oyunlara olan tepkiyi gösteriyordu.
DARBE
DÖNEMİNİ ARATIYOR
Toplantıda kısa bir konuşma yapan GÖP Sözcüsü
gazeteci Ümit Gürtuna içinden geçtiğimiz dönemi anlatırken ilginç bir
karşılaştırma yaptı ve dedi ki: 'Ben, darbe dönemlerinde ve sonrasında
sıkıyönetim mahkemelerinde, devlet güvenlik mahkemelerinde pek çok defa
yargılandım. Bunlardan sadece altı ay ceza aldım. Eğer şimdi aynı davalardan
yargılansa idim, yıllarca içeriden çıkamazdım. Bugünkü sorun gazetecilere
yönelik tehditten çok daha ötededir ve demokrasimize yönelik baskıyı;
sınırlandırmayı kapsamaktadır.'
Gürtuna; 1972 yılında, darbe ortamında
Türkiye'de sadece 1 gazetecininin; Çetin Altan'ın tutuklu olduğunu açıkladıktan
sonra dedi ki: 'Biz o günlerde hapisteki gazeteci arkadaşımızı ziyaret etmek
istediğimizde askeri yönetim buna izin verdi. Şimdi tutuklu gazetecileri ziyaret
etmek istiyoruz ama sivil yönetim buna engel oluyor.'
Darbe dönemlerinde bile
Türkiye'de bu kadar tutuklu gazeteci olmadığını söyleyen Ümit Gürtuna'dan sonra
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, gazetecilerin terörist
gösterilerek susturulmasına direneceklerini dile getirdi.
KİTAP
BOMBA OLURSA
IPI heyetine; 'Avrupa Birliği'ne aday olan Türkiye'deki
basının halini AB'ye doğru anlatın!' biçiminde mesajın da verildiği toplantıda
söylenenlere bakınca Türkiye adına üzüldüm. Dünyanın en büyük ilk 20 ekonomisi
içinde bulunduğu söylenen Türkiye'deki basın; özgürlük açısından ancak son
yirmide yer alabiliyor. Bunun sebebi de kitabı bombadan bile tehlikeli gören
anlayıştır. Basını; patronları korkutarak susturan iktidar; bu sivilleştirilmiş
diktayı ne zamana kadar gizleyecek?
Bu sorunun cevabı şu soruda gizlidir:
'AKP'ye oy verenler, bu manzarayı daha ne kadar içlerine sindirebilecekler?'
Yorum Gönder