Gücü eline geçirenlerin vahşi ve diktatör tavırları cehaletten mi ileri gelir? Eğitim ve kültür insanı medenileştirir mi? Öyle olsa bir opera,resim ve mimari meraklısı olan Hitler bu kadar vahşi olabilir miydi? Her biri en azından hukuk fakültesi mezunu olan ABD başkanları dünyayı kan revan içinde bırakırlar mıydı?
O zaman... Nedir insan vahşetinin kökeni...
Stefan Zweig 1920’li 30’lu yılarda dünyanın en ünlü yazarlarındandı. Bugün hâlâ ünlüdür. Avusturyalı yazar, Hitler vahşeti ve insanlığın geleceğinden doğan umutsuzluk sonucu önce ABD sonra Brezilya’ya kaçmış, orada 1942 yılında eşiyle birlikte yüksek dozda ilaç alarak intihar etmiştir.
Zweig, “Dünün Dünyası” adlı kitabında yakın arkadaşı Sigmond Freud’un kimi görüşlerini aktarır. Okuyalım:
“O sıralarda ben Freud’la, Hitlerciliğin ve savaşın korkunçlukları üzerine sık sık konuşuyordum. Freud, yüreği insan sevgisiyle dolu bir kişi olarak, derin bir üzüntü içindeydi fakat düşünür olarak böylesine korkunç canavarlıkların patlak vermesine hiç şaşırmıyordu. ‘İçgüdüleri kültürün önleyeceğini reddettiğimden kötümserlikle suçlandım hep’, diyordu, ‘insan ruhundaki ilkel yoketme gücünün sökülüp atılamayacağı’ görüşü,işte şu sıra bütün korkunçluğula doğrulanmıştı. Belki ilerdeki yüz yıllarda bir formül bulunur da hiç değilse toplum olarak yaşayan insanların içgüdüleri dizginlenirdi; fakat günümüzde tabiatın çekirdeğinden içgüdü çıkarılıp atılamazdı. Gerilim sağlayan bir güç olarak belki de gerekliydi.”
Bu satırların yazılmasının üzerinden 100 yıla yakın zaman geçti. İçgüdülerde değişiklik yok...
Cami haberleri
Taksim ve Çamlıca’dan sonra Büyükada’ya da bir cami yapılması gündeme gelmiş. Başbakan özellikle Arap turistleri düşünerek büyük bir cami yapılması için talimat vermiş. Ayedaş’a ait bina yıkılarak 500 metrekarelik alana cami yapılacakmış...
Geçiyoruz Taksim’e... Mimarların duayeni Doğan Hasol en önemli noktayı anımsatıyor:
- Bir alana ihtiyaç varsa cami yaparsınız. Ancak daha önce plan yapmak gerekir. Taksim’de plan yapılmadan oraya Topçu Kışlası, buraya cami, şuraya yeraltı geçidi diye inşaatlara başlanırsa işin içinden çıkılamaz...
Bir başka komedi.. Alana yapılacak Topçu Kışlası’nın ihalesi Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan Halil Onur’a verilmiş. Bu ihaleden kimsenin haberi yok. Taksim Platformu şaşkın, soruyor:
- Bu ihaleye başka kimler katıldı? İhale kurulu kimlerden oluştu?
Cevabını boşuna beklemeyin... Kent artık halkın elinden çıkmıştır.
NOT: Dün Göztepe’de parka cami yapılmasını protesto için en az 2 bin kişi toplandı. Halk yine de yaşam hakkı için direniyor.
Sansür devrede...
Muhteşem Yüzyıl dizisinde anlatılanlar tarihi gerçeklere uymuyormuş...
Peki tarihi gerçekler nedir?
Onların hayallerinde inşa ettiği... Cumhuriyet tarihine alternatif olarak cilalayıp parlattıkları resmi Osmanlı tarihi... Dizi senaristi şimdi bu hükümet baskısıyla Kanuni’nin oğullarını ve torunlarını öldürtmesini nasıl anlatacak? Pargalı’yı nasıl boğduracak. Doğrusu işi zor... Dizi artık ister istemez tatsızlaşacaktır... Çünkü bu baskı altında ne senarist özgürce çalışabilir, ne yönetmen... İktidarın istediği güdümlü tarih çıkar ortaya...
“Hukukun üstünlüğü” endeksinde son sıralarda yer almışız.
Eee, bu kadar insan “hukukun üstüne” çöreklenirse olacağı budur tabii!
Fahrettin Fidan
Mesela
Atama bekleyen öğretmenler dün Ankara’da Abdi İpekçi Parkı’nda toplanmış, Başbakan’dan 5 dakika görüşme istiyorlardı. Beş dakika görüşme talebine yanıt gelmediği için öğretmenler 6 gündür parkta titriyor.
Nicolae Jorga’nın Kanuni’ye kadar olan dönemi anlattığı “Yenilmez Türk” adlı kitabından şu satırları aktaralım:
“Her Türk doğrudan padişaha başvurma hakkına sahipti. Padişah caddelerden geçtiği sırada kimi zaman arzuhallerini bir sopaya takıp yukarı kaldıran insanlar görülüyordu. II. Mehmet ve gençliğinde II. Bayazid, böyle durumlarda atlarını derhal durdururlardı. Saraya döndükten sonra padişah, özgür bir Müslüman’ın padişahın mutlak adaletine güvenerek verdiği bu arzuhali kendi elleriyle işleme sokardı.”
Gelişmiş sanayi ülkeleri Ortadoğu’da barış istemez çünkü bölgeye domates, hıyar falan değil pahalı silahlar satıyorlar...
Böyle tatlı bir gelir kapısının kapanmasını göze alırlar mı...
Haldun Ertem
Sol açık!
CHP Kadın Kolları “Kadınlara yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” nedeniyle “Kelebekler Özgürdür” başlıklı bir bildiri dağıtıyor...
Bildiride son iki yılda kadına şiddetin arttığı belirtilmiş ancak kadına şiddetin neden arttığına değinilmemiş. Bildiriyi yorumlayan Adnan Pelvanlar:
- Dolayısıyla Kadın Kolları’nın dağıttığı bildiri eksik kalmıştır, diyor...
Bildiri şu slogan ile bitiyor:
“Sol açık, yola çık”
Bu da partiye uygun görülen bir slogan olsa gerek... Kafiyeyi tutturanı kutlamalı!
Honki
Mürekkep Haber adlı internet sitesi Türkçeyi katleden şarkılara bir sütun ayırmış...
Şenay’ın 80’lerde söylediği şu şarkı listenin en başında yer alıyor:
“honki ponki torino
çalına bimbo porino
muşi muşi popopo kozizo
çıkı çıkı şayne tikitak tok”
Bunları yazabilmek de ayrı bir ustalık tabii!
Yorum Gönder