Bunun üzerine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç devreye girmiş ve bir kadın milletvekilinin “vajina” sözcüğünü kullanmasından utandığını söylemiş:
“Öyle bir söz sarfettiniz ki benim yüzüm kıpkırmızı oldu. Evli, çoluğu çocuğu olan bir bayan milletvekili kendisi ile ilgili bir organını nasıl böyle açıkça konuşabilir?”
Sizin utanmamanız için ne diyecekti yani Sayın Milletvekili, “kuku” mu?
Ya da penisten söz etmeniz gerektiğinde siz ne diyorsunuz?
Bunlardan utanmayın, sıkılmayın Bülent Bey!
Çünkü Allah‘ın her kuluna verdiği, insanlığın devamını sağlayan organlar bunlar!
İlle de utanacaksanız Allah‘ın verdiklerinden değil de “kul”un yaptıklarından utanmalısınız...
“Engin Çeber” adı geçince utanmalısınız örneğin... Hani, gazete dağıttığı için işkencede öldürülen genç.
“Biber gazı” utandırmalı sizi; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı‘nda 80 yaşındaki kadınların gözlerine sıktırttığınız şey...
“Hrant Dink” ismi de utanmanız için yeterli elbette.
“Uludere”den utanabilirsiniz... İktidarınızın terörist sanıp, uçaklardan bomba yağdırılması için emir verdiği yurt parçasının adı.
“12 milyon”dan utanabilirsiniz... On yıldır yönettiğiniz ülkedeki açların sayısı.
Oslo‘dan utanabilirsiniz, Habur‘daki davullu zurnalı terörist karşılamasından utanabilirsiniz, İmralı‘daki tek kişilik devletten utanabilirsiniz!
Yaptığı bütün sınavlar skandala dönüşen ÖSYM‘den utanabilirsiniz...
Sırf satılmadıkları ya da emir kabul etmedikleri için görevden alınan onurlu hâkimlerden utanabilirsiniz...
“Silivri” sözcüğü utanmanıza yetsin en azından... Hani dünyada ilk kez içine mahkeme kurup, delil değerlendirme aşamasını atlayarak yargılama yaptırdığınız cezaevi yerleşkesi...
Utanmanız gereken o kadar çok şey var ki; tamamını yazsam değil bu köşe, bütün gazete yetmez...
Sizin “vajina” sözcüğünden utanmayacağınızı, olsa olsa bunu, “vajina sözcüğünü kullanan muhalif bir kadın vekili utandırmak için fırsat” olarak göreceğinizi de biliriz!
Sahi siz değil misiniz, “Şeyini şey ettiğimin şeyi” vecizesini Türk siyaset tarihine kazıyan? Ya da “Kadın mıdır kız mıdır bilemem” diyerek kızlık zarı dedektifliğine soyunan? Bulduğu her fırsatta “mesir macunu” dağıtan ve tuhaf şakalar yapmaktan sıkılmayan?
Şimdi kalkmış, yeni yetme kız edalarıyla utandığınızı söylüyorsunuz...
Madem utanıyorsunuz; söyleyin bakalım, bundan sonra vajinaya kimin ya da neyin adını verelim ki siz utanmayın?
Sözde Ergenekon Örgütü davası Silivri‘de yeniden başlıyor. Bugünkü celsede savcının mütalaasını vermesi bekleniyor.
CHP, İşçi Partisi, ÖDP ve başta ADD olmak üzere çok sayıda sivil toplum örgütü, bugünkü duruşmayı izlemek üzere Silivri‘de olacak.
Bu arada CHP‘li milletvekilleri ve davanın tutuklu sanıkları Mustafa Balbay ile Prof Dr. Mehmet Haberal‘dan, çok özel iki mektup aldım. İkisine de güzel sözleri için çok teşekkür ediyorum. Kardeşim Balbay‘ın, mektubundan “özel” olmayan bir bölümü sizinle de paylaşmak istiyorum:
“Sevgili adaşım.
Hayır... Bu “maraton” bitmeyecek. Omzumuzu omzumuza, nefesimizi nefesimize ekleyeceğiz; daha güzel, daha yaşanılası bir Türkiye’yi hep birlikte gerçekleştireceğiz... Özgürlükte kavuşmak üzere!”
Orman ve Su İşleri Bakanlığı‘nın 112 projesi, dün Başbakan‘ın katıldığı gösterişli bir törenle hizmete açıldı. Sorum Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu‘na:
Bakanlığınızda çalışan tüm memurların, amirleri tarafından bu törene gitmeye zorlandığını, tören sırasında yoklama yapıldığını ve gitmeyenler hakkında “gerekenin yapılacağı”nın söylendiğini biliyor musunuz?
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, İzmir’deki yağmurdan sonra bir tweet atarak İzmir’le dalga geçmiş ve “CHP’liler Venedik’e gideceğinize İzmir’e gidin, ucuza gelir” demişti...
Allah‘ın sopası yok ama ertesi gün Anadolu‘nun göbeğindeki Ankara’ya deniz geldi! Bir saatlik yağmurda tüm yollar dereye, altgeçitler denize dönüştü.
Şimdi de ortaya çıktı ki; bugün İzmir‘le dalga geçen Melih Gökçek, Ankara’da geçen yıl meydana gelen sel nedeniyle tazminata mahkûm olmuş!
Alt geçitte arabası ile mahsur kalıp boğulma tehlikesi geçiren ve balıkadamların yardımıyla kurtulan Aykut Fındıklı adlı vatandaş, Ankara Büyükşehir Belediyesi‘ni bin 500 lira tazminata mahkûm ettirmiş...
Benim tweet’im şöyle:
“Ey Ankaralı bin 500 lira harcayıp Venedik’e gitme, başkentte kal; bin 500 lira kazan!”
Sizin tweet’lerinizi de merak ediyorum!
Yorum Gönder