Sevgili okurlar; bu hafta sizlerle
PKK terör örgütünün ortaya
çıkışından bu yana sürdürdüğü terör eylemlerine göz atmak ve son
yıllarda örgütün değişen stratejisi üzerine sohbet etmek istiyorum.
Bölücü örgüt
12
Mart döneminde günlük dilimize giren “bölücü” tanımı Kürt sorununu
şiddet kullanarak çözmeye çalışan örgütlere karşı güvenlik güçlerinin
verdiği bir isimdi.
Devlet bu terörü böyle görüyordu.
27 Mayıs darbesi
27
Mayıs darbesinden sonra oluşan özgürlük ortamında Marksist-Leninist
çizgide olanların telaffuz etmeye başladığı “halkların kendi kaderini
tayin hakkı” kavramı Kürt milliyetçiliğinin de ilk adımlarını atmasını
sağladı.
Amaç ayrı devlet
Kendilerini Marksist
Leninist olarak tanımlayan kimi Kürt örgütleri “kendi kaderlerini tayin
hakkı” olarak Türkiye’den ayrı bir Kürt devleti kurmak olarak anlıyor ve
bu yolda propaganda yapıyordu.
Şeriat kalkışması
Türkiye
50’li yıllara kadar Kürt ayaklanması adı altında aslında bir “şeriat
kalkışması” yaşamış, devlet bunu bir bölücülük olarak değil Cumhuriyet’e
tehdit olarak algılamıştı. Tedbiri ona göre almıştı.
Marksist söylem
Ancak
70’li yıllarda Kürt hareketi bir “dinsel” kalkışma olmaktan çıktı,
milliyetçi bir akıma dönüşerek ve Marksist bir söylemle Türkiye’den
ayrılmak talebi olarak gündeme gelmeye başladı.
12 Eylül darbesi
Ordu,
NATO’nun talimatıyla 12 Eylül’de yönetime el koyarken, en büyük
tehditlerden biri olarak Marksist Kürt hareketinin ülkeyi bölme planını
görüyordu. En ağır darbe bu kesime vuruldu.
Kürt oldukları için değil
12
Eylül’den sonra Kürt militanlar tutuklandı ve hapishanelere dolduruldu,
çoğu işkenceden geçirildi. Ancak bu kişiler Kürt oldukları için değil,
Marksist oldukları için buna maruz bırakılıyordu.
PKK’nın doğuşu
Bugün
PKK olarak bildiğimiz terör örgütü 1973 yılında Abdullah Öcalan
tarafından kuruldu. Öcalan o tarihlerde Ankara’da öğrenciydi, kendisiyle
birlikte hareket eden sadece 8 arkadaşı vardı.
Apo efsanesi
Sadece
8 kişilik PKK grubu 12 Eylül’e kadar çok büyümeden ama öğrenci gençliği
arasında bir efsane gibi yaşadı. 12 Eylül darbesi olduğunda ise ortada
ne Apo ne de arkadaşları kalmıştı.
Diğerleri tutuklandı
12
Eylül rejimi Apo ve arkadaşlarını bulamadı ama, diğer devrimci
kuruluşlar içinde yer alan bütün Kürtleri hapse atmaktan ve işkenceden
geçirmekten geri kalmadı. Apo ise hiç yakalanamadı!
15-17 Ağustos 1984
Tarihler
15 Ağustos 1984’ü gösterirken Türkiye bir şokla uyandı. Bir grup
silahlı kişi Siirt’in Eruh ilçesindeki Jandarma Karakol binasına bombalı
ve silahlı saldırıda bulunmuştu.
İlk şehit veriliyor
İki
gün boyunca devam eden saldırılar sonunda bir er şehit olmuş, biri
subay 6 asker de yaralanmıştı. Türkiye o tarihte ilk kez “PKK” adını
duydu. O günden bu güne kadar PKK gündemden hiç düşmedi.
Büyük katliamlar
Eruh
saldırısından sonra bir süre ortada görünmeyen PKK’lılar 22 Ocak
1987’de Hakkari, Uludere ilçesi, Ortabağ köyü katliamı ile ortaya çıktı.
Ertesi gün ise Efeler mezrası katliamı yaşandı.
Arkası kesilmiyor
PKK’nın
Kürt köylerine yönelik katliamları daha sonra yağmur gibi gelmeye
başladı. 7 Mart 1987 Nusaybin Açıkyol Köyü katliamında 6 çocuk, 2 kadın
öldürüldü. 20 Haziran’da Pınarcık’ta 30 kişi öldürüldü.
Kurbanlar hep Kürt
Kırım,
Umur, Kılıçkaya köyü, Dargeçit Bahçebaşı mahallesi Güneyce, Rezzuk
mezrası, Fındıkbucağı Yağızoymak Köyü Bahmimi mezrası katliamlarında
200’e yakın Kürt öldürüldü.
Katliamlara devam
PKK’nın
katliamları 1991 yılına kadar sürdü. Bu süreçte bine yakın Kürt köylü,
öğretmen, doktor, mühendis öldürüldü. Askeri birliklere ve polise
saldırılar ise ancak 1991 yılından itibaren başladı.
Şehirlere iniyorlar
PKK
terörü 1991’de bazı büyük kentlerde sivil halka yönelik bombalı ve
silahlı eylemlere girişti. İlk eylem 25 Aralık 1991’de İstanbul’da
Çetinkaya mağazasının yakılması oldu. 11 kişi öldü.
Bunları unuttuk
Bu
tarihsel hatırlatmaları şunun için yapıyorum; bugün pek çok kişi
terörün nasıl başladığını unuttuğu ya da hiç bilmediği için “kan dursun”
diyor. Oysa kanın nasıl aktığını da çok iyi bilmek gerek.
Biraz araştırın
PKK’nın
bugüne kadar yaptığı eylemlerin tamamını bu sayfaya sığdırmak mümkün
değil. Artık internet sayesinde bilgiye erişmek çok kolay. Merak eden
“PKK, köy baskınları” yazıp gerçeği görsün.
Bu sorun bitsin
PKK’nın
on binlerce kişinin ölümüne neden olan terör eylemlerini bahane ederek
“Kürt sorunu yoktur” demek mi doğru? Elbette hayır. Ama bilinçsizce “İki
taraf da kan akıtıyor” demek büyük haksızlıktır.
Teröre yenildik aslında
Kendimizi
kandırmayalım, Türkiye aslında teröre boyun eğdi. Bugün Kürt hakları
konuşuluyor, bu uğurda kendini Türk kabul edenler aşağılanıyorsa buna
PKK terörü yol açtı. Artık geri dönüş yok.
Büyük ilerlemeler oldu
İster
kendi gelişmesiyle ister teröre boyun eğdiği için olsun Türkiye’de son
15 yılda Kürt hakları konusunda çok önemli ilerlemeler sağlandı. Ancak
bunların hiçbiri Kürt önderliği yapanları tatmin etmiyor.
Halkın anlamadığı
İşte
Türkiye’de Kürt olmayanların anlamadığı nokta bu. Kürt olmayanlar
Kürtlerle aralarında bir fark olmadığına inanıyor. Buna rağmen her gün
yeni bir talep çıkmasına ve saldırılara anlam veremiyor.
Bağımsızlık ne oldu?
Örneğin
son yıllarda Kürtler ve Kürt hayranları “PKK’nın artık ayrı bir devlet
talebi yok” cümlesini övünerek tekrarlıyor. Peki ne oldu da Kürt
önderleri bağımsız devlet yerine Türkiye ile olmak istiyor?
Talepler karşılanamaz
Ne
kadar demokrat olursa olsun hiçbir ülke kendi sınırları içinde çok
dilli bir eğitim ve devlet hizmetini kabul etmez. Dünyadaki bir iki
istisna bu kuralı bozmaz. Bunda ısrar bölünme getirir.
Dayatmanın anlamı
Oysa
Kürtler Türkiye devleti içinde sanki ayrı bir devlette gibi yaşamak
istiyor. Geride kalanlara bunu anlatmak ve kabul ettirmek çok güçtür.
Diğer halk bölünmeyi bile bu duruma tercih edebilir.
O halde ne oluyor?
Bunu
herhalde Kürt liderler de, onlarla görüşmeler yapanlar da biliyorlar. O
halde “ayrılmayız ama devlet gibi oluruz” dayatmasını neden yapıyorlar?
Yoksa amaç Kürt sorunun çözmek değil mi?
Kısa bir izin
Sevgili
okurlar, bu hafta çok önceden planlanmış bir program için yurt dışına
çıkıyorum. Bu süre içinde günlük olayları izlemek ve yazı yazmak ne
yazık ki mümkün olmayacak. Bu nedenle sizlerden haftaya pazartesi gününe
kadar izin rica ediyorum.
Hepinize iyi haftalar dilerim.
Yorum Gönder