Kişi bir fikre inanıyor, inandığını yasalar çerçevesinde cesurca savunuyor ve yerini belli ediyorsa, fikirden nefret etsem dahi o kişiye saygı duyarım.
Benim için o kişi tehlikeli değildir, ondan korkmam. Fikrine karşı, doğru fikri ortaya koyarak mücadelemi yaparım, onu ikna etmeye çalışırım.
Eğer, yasaların dışına çıkarsa, yasaları korumak ve işletmek zorunda olan makamları uyarırım. Kişi yanlışta ısrar eder ve yasaları çiğnemeye ve başkalarının yaşam hakkına saldırıya devam ederse, elbette ki kafasını “Hukuk Devletinin” duvarlarına vurup layığını bulacaktır.
Örnek vermek gerekirse;
PKK terör örgütünün kandırıp dağa çıkardığı cahil gençler, benim gözümde fikri olmayan zavallılardır. Terör Baronlarının oyununa kanıp, kendilerini kullandırırlar ve sonunda zarar görüp, hayatlarının baharında kaybolup giderler. Kandil’de ve Avrupa’da yaşayan terör baronları ise, “tetikçilikten-kandan- uyuşturucudan-insan ve organ kaçakçılığından” elde ettikleri milyonlarca dolarlarla lüks içinde, villalarda yaşarlar.
Bunlardan daha tehlikelisi ise, benim “Omurgasızlar” dediğim tiplerdir. Bunlardan korkarım. Bunlar için parti-fikir hiç önemli değildir. Yeter ki onları Belediye Başkanı- Milletvekili yapsınlar, dokunulmazlık onların olsun.
Beldedeki Jandarma Karakolunun yanından bile geçemeyen bu adamlar, aniden sınıf atlayarak Vali ile sohbete başlarlar. Yörelerinde devletin yapacağı yatırımlar bunlardan geçer. Hem devletten iş-ihale alıp para kazanırlar, hem gençleri dağa yönlendirirler, hem de örgüte para verirler!
Seçimler öncesi oy kaygısına düşen Genel Başkanlar ise bu adamların tuzağına düşüp, listelerinde bunlara yer verirler. Bu omurgasızlar her fırsatta ifşa edilmeli ve bunların topluma ne kadar zararlı oldukları kamuoyuna anlatılmalıdır.
Bir de; Aydın-çağdaş- demokrat geçinenler omurgasızlar vardır ki, kendilerini toplumun en saygın kişileri arasında göstermek için neler yaparlar neler!
Oda Başkanı olurlar, Belediye Başkanı olurlar, Birlik Başkanı olurlar, Bakan olurlar.
Partileri farklıdır ama iş arsa vurgunculuğuna, tefeciliğe, ihale oyunlarına gelince anında bir araya gelirler. Ortaklıklar kurulur, şehrin gelişme yönündeki arsalar üç-otuz paraya garibanların elinden alınır, milyonlarca dolarlık AVM’ler dikilir, inşaatlar yapılır.
Ankara’da yıllardır konuşulan bir konu vardır; Bu omurgasızlardan “Beşli Çete” diye adlandırılan grubu biraz silkelerseniz, Türkiye’nin iç borç ödemelerinde ciddi bir rahatlık sağlanır, diye. Ne derece doğrudur şimdilik bilinemez.
Fakat Milli Hassasiyetleri olan dürüst bir yönetim iş başına gelince, beraberce anlayacağız.
Bugün, omurgasızlarla hiç ilgisi olmayan aksine “dik duran ama diklenmeyen” yüce gönüllü birinden, 53 yaşına gelmiş olmasına rağmen bıyığında ve sakalında tek beyaz tel bulunmayan bir delikanlıdan bahsetmek istiyorum.
CHP Milletvekili Sinan Aygün…
Bildiğiniz gibi CHP de iki tane Aygün var. Diğer Aygün’ü daha sonra konuşacağız.
Ankara Ticaret Odası Başkanı iken, Ergenekon soruşturmasına cemaatçi polisler tarafından karıştırılan ve kasasında “harçlık” olarak 2,5 Milyon Avro bulunduran “Aygün”, fikir birliği olmamasına rağmen CHP Milletvekili oldu ve dokunulmazlık denen “örtüye” kavuştu.
ATO Başkanı iken, iktidarı ekonomik verilerle sürekli eleştiren Aygün, CHP’ye geçince dut yemiş bülbül gibi suskunluğa büründü. Ta ki geçen güne kadar!
CHP Milletvekili Sinan Aygün, Romanya’nın Başkenti Bükreş’te Fethullah Gülen cemaati tarafından kurulan Lumina Üniversitesini ziyaret etti.
Aygün; “Okulda değil, sanki hastanedeyiz, şu temizliğe bakar mısınız? Yurt dışındaki Türk Okulları, başı darda kalanın sığınabileceği güvenli mekânlardır. Başımız bir derde girdiğinde, yolumuzu kaybettiğimizde gideriz, sıcak bir çay verirler, karnımızı doyururlar. Tebrik ediyorum. Allah yollarını açık etsin” dedi.
Aygün’e söylenecek çok laf var. Bir defa, yurt dışında başı derde giren yolunu kaybeden Türk vatandaşlarının gidebilecekleri ilk ve tek yer T.C Büyükelçilikleri ve Konsolosluklarıdır.
Bu Milletvekili, vatandaşlarına yurt dışında başvurulacak yer olarak “Cemaat Okullarını” gösterirse, CHP Genel Başkanı ilk yurt dışı gezisinde cemaat okullarını mı ziyaret edecek?
İki Aygün’den biri yolunu kaybetti, onu PKK’lıların kucağında bulduk. Kara bıyıklı Aygün ise Cemaatin koynundan çıktı!
Bu düşüncedeki adamlar, omurgalı olsalar ne olur, olmasalar ne olur?
Türk siyaseti temizlenecek ise, önce bu kişilerden ayıklanmalıdır.
Siyaseti, kendini koruma ve zenginleşme piyasası zanneden bu tiplerin ancak kendilerine faydaları vardır. Partilerine ve milletine ise sadece yük olurlar.
Gençlerin, bazı ismi büyük(!) adamların gerçek yüzlerini tanımaları için, arada bir bu tip yazılar yazacağız…
Sağlık ve başarı dileklerimle
12 Aralık 2012
RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
Yorum Gönder