Muhteşem Jane'i 'dikili kuru'ya kim soktu?..

“Ne demek dikili kuru?'' dediğinizi duyar gibiyim.
Hemen belirteyim. “Dikili kuru'', ormancıların kullandığı bir deyim.
İçini kurtların kemirdiği, koflaşmış olmasına karşın hala yeşilliğini koruyan ağaçlara ormancılar “dikili kuru'' derlermiş.
Ben de bilmiyordum, dün sabah TV8'de Erkan Tan'ın konuğu olan MHP Genel Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır'ı dinlerken öğrendim.
Şandır “AKP Türkiye'yi dikili kuruya çevirdi!'' diyor:
“AKP iktidara geldiğinde Mersinli üretici bir kilo limonu bir liraya satıyordu. Ama mazotu da bir liradan alıyordu. Şimdi ise aynı üretici, limonu 50 kuruşa satıyor, buna karşılık mazotun litresine dört lira ödüyor! Çiftçi ürününü yola dökerken ülkemize limon ithal ediliyor!''
Mehmet Şandır, AKP'nin Türkiye'yi dikili kuru haline nasıl getirdiğini anlatırken çarpıcı örnekler veriyor:
“Türkiye'nin fabrikaları, kamu varlıkları, bankaları yabancılara satıldı. Şimdi de otoyollar dahil olmak üzere, elde avuçta ne kaldıysa satmaya hazırlanıyorlar. Buna karşılık üretimi arttırabilmek için hiçbir şey yapmıyorlar. Günü kurtarma amacıyla kamu varlıklarını babalarının malı gibi satmalarına karşın, yarattıkları çöküntü çok net: 70 milyar dolarlık cari açık!''
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şandır, gelir dağılımındaki adaletsizliğin ve açlığın, suç oranlarını arttırdığını söylerken, rakamlar da veriyor:
“AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında cezaevlerinde 60 bin tutuklu ve hükümlü vardı. Şimdi bu rakam 140 bine çıkmış durumda. Getirdikleri aflarla bir yığın kişiyi salıvermelerine rağmen, hala 140 bin kişi cezaevlerinde bulunuyor.''

***
Dünkü SÖZCÜ'de okudunuz.
Başbakan Erdoğan'ın en yakınındaki isimlerden biri olan AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, devletten milyarlarca dolarlık ihale alan işadamı Adnan Çebi ile, Londra'nın ünlü Cipriani lokantasında yemek yemiş.
Bir siyasetçi devlete iş yapan müteahhitle yemek yiyemez mi?
Elbette yiyebilir. Ama o masanın parasını ödemek, Londra'daki masraflarında ikram (sponsor) kabul etmemek koşuluyla.
AKP'nin fikir ve proje üreten seçkin isimlerinden biri olan Ömer Çelik, Londra harcamalarının faturalarını ibraz eder, mesele kapanır gider.
Aksi takdirde istifa eder.
Çağdaş demokrasilerin etik değerleri bunu emreder.
Böyle yapılmazsa o demokrasi “dikili kuru''ya döner.
Dikili kuruyu içten içe kurtlar yer!

***
Dikili kuruyu yiyip bitiren kendi kurtlarımız yetmiyormuş gibi, başımıza bir de “Muhteşem Jane'' çıktı!
Hürriyet'ten Tolga Tanış'ın dört dörtlük haberine göre, Türkiye göçmeni bu Amerikalı hanımın 4 ayrı ismi var!
Ama Türkiye'ye geldiğinde Jane İlknur Ün'ü kullanıyor.
“Muhteşem Jane'', California'da emlakçılık yaparken, hırsızlıktan dolandırıcılığa kadar 58 ayrı suçtan yargılanmış.
Çoğu suçlamadan uzlaşma sonucu beraatla sıyırmış ama, “başkasının mülküne izinsiz girdiği'' için mahkum olup, 28 ay süreyle cezaevinde yatmaktan kurtulamamış.
İşte bu “Muhteşem Jane'' geçenlerde Türkiye'ye gelip kimlerle görüşmüş biliyor musunuz?
Enerji Bakanı Taner Yıldız, Sanayi Bakanı Nihat Ergün ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayanla...
Hem de saatler süren toplantılarla!..
Güya Yönetim Kurulu Başkanı olduğu şirket, Türkiye'ye ilk etapta 700 milyon dolarlık güneş enerjisi yatırımı yapacakmış! Bu rakam sonradan milyar dolarlara çıkabilecekmiş!

***
Şimdi soru şu:
Amerika'da dolandırıcılıktan hırsızlığa kadar bir yığın suçtan yargılanan, 28 ay hapis yatan, 4 ayrı isim kullanan ve bazı davaları halen devam eden “Muhteşem Jane''in dikili kuruya girmesini kim sağladı?
Kabarık suç dosyası ortadayken Muhteşem Jane kime sponsor oldu da, 3 önemli Bakan'la saatler süren görüşmeleri yapmayı başardı?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget