Ne zamanlama ama? Özal’ın
zehirlenip zehirlenmediğine ilişkin Adli Tıp raporu dün savcılığa
verilmiş, bugün açıklanacakmış... Sızan, medyamızda baş köşeye yerleşen,
bilinçaltımıza da gerçek olsa da olmasa da kazınan ilk haberlere göre
ortada zehir var. Zehirlenmeye yol açacak miktara, kasıt olup olmadığına
ilişkin kesin bulgular ya yok ya da bilim adına nasıl olabiliyorsa
görüş ayrılıkları var. AKP sözcüsü hemen haberin üzerine atladı, kesin
şüphe uyandıran bu tablo karşısında soruşturmanın derinleştirilmesi
gerektiğini ekledi...
Habercilikte en etkin televizyon kanalları, belgesel tadında
olduğunun altını çizdikleri haberlerinde çok farklı iktidar güç
dengelerinin söz konusu olduğu, sivil iktidar-askeri darbe dönemlerinin
iktidarları, liderlerini bağlayan yılları, kuşkusuz çok farklı güç
odaklarına hizmet vermiş derin devlet örgüt ve güçlerini, aydınlanmamış
eylem ve cinayetlerini buluşturan yeni senaryolar ürettiler... Uğur Mumcu cinayeti, Eşref Bitlis’in öldüğü kaza ya da suikast, Özal’ın
eceliyle ya da zehirlenerek ölümlerinde.. ortak derin devlet gücü
katkılarıyla ortak amaçlar, bağlantılar olduğu izlenimi verilerek; kaos
üreterek Kürt sorununun barışçı yollardan çözümünün engellenmesi,
İslamcıların suçlanması, ezilmesinin önünün açılması.. gibi sonuçlara
ulaşmak olduğu kesin söylenmemiş gibi yapılarak kesin kamuoyu yargısına
ulaşılması hedeflendi... Adı konmadan “Ergenekon parmağı” yeni ayakları, senaryoları, imajı işlendi.
Ne zamanlama ama? Bugün savunma ayağı atlanarak, yargılama
boyunca sayısız hak-hukuk ihlallerinin yaşandığı Ergenekon davasında
savcılığın karara ilişkin son söz ve ceza taleplerini açıklayacağı
gün... Elbette bugüne ilişkin yıllarca tutuklu kalmış, ağır hak-hukuk
ihlalleri mağduru sanıkların durumlarına ilişkin sonuç savcılık
istemleri, suçlamaları gündemde... Özal üzerinden yazılan yeni senaryo
haberlerinin üzerine, Eregenekon yargılaması üzerinden yazılmış
suçlamaların senaryoları eklenince, iki haber paketini yan yana
izleyenler için kavramlar, algılamalar çok daha karmaşık hal alıyor.
***
Siyah-beyaz kadar farklı renklerde, kimliklerde örgülenmeler, kamu görevlerinde bulunmuş insanları; Danıştay’da
cinayet işlemiş tetikçi ile genelkurmay başkanına kadar generaller, her
rütbeden askerleri, dünyada rekor kırılan sayılarda gazeteci, bilim
insanı, her meslekten aydını, sivil toplum örgütü üyesini... Ergenekon
terör örgütü üyesi olarak doğrudan ya da dolaylı askeri darbecilik
suçuyla yargılayacaksınız... Hukukun temel ilkesi suç-ceza ilişkisi her
sanık için somut kurulmadan, terör örgütü üyeliği suçlamasına ilişkin
gerekçe gösterilmeden, genel “doğrudan terör örgütü üyeliği ile askeri darbenin oluşmasına ortam yaratma, katkıda bulunma” kavramları
ile Ergenekon üyeliğinden yargılamanın ötesinde yıllarca tutuklamanın,
ağır hukuk devleti düzeni ihlallerinin hesabını kim verecek? Siyasi
bedelini kim ödeyecek?
İktidarları adına, hukuksuz suçlamaların, çok ağır hukuk
devleti düzeni, insan hakları ihlallerinin toplumsal, kamuoyu
algılamasının en aza indirgenmesi gerek.Yargılamanın sayısız
hukuksuzluklarına karşın en sıradan savunma ayağı işletilse zaten
gerçekleri görmeye başlayan kamuoyu çok daha fazla etkilenecek. İşin
içinden göreceli bugüne dönük çıkılabilmesinin tek yolu, Balyoz davası
benzeri yargılamanın savunma ayakları yoka sayılarak suçlamalarla
göreceli ilişkilendirilmiş cezalarla, soyut suçlamalara, kanıt
yetersizliklerine bakılmaksızın ilk karar sürecinin uygun cezalarla
bitirilmesi. Askeri darbe hukukunun 12 Mart, 12 Eylül davalarının
çoğunluğunun dava düşmesi, beraatlarla sonuçlandığını kim anımsıyor ki?
Önemli olanı dönem içinde ödetilen ağır bedellerle yargılananlarla
birlikte milyonların yıldırılması, baskılarla susturulması, örgütlerinin
dağıtılması, teslim alınmaları değil miydi?
İktidarları açısından da sonuç yargılama, hak-hukukun
gerçeğinin yıllar sonrasında bir biçimde ortaya çıkmasının önemi yok.
Önemli olan iktidarlarının hukuk devleti düzenini, insan hakları,
demokrasi işleyişini ayaklar altına alan sivil diktatoryal, keyfi
iktidar gücü kullanması önündeki engellerin, muhalefet seslerinin,
duruşlarının kırılması... Gerçekten adı Ergenekon olan bir darbeci terör
örgütü ile hesaplaşma söz konusu olsa, somut terör örgütü suçlaması
kanıtı gösterilmeden, yıllardır tutuklu kalmış sanıklardan sonuç
savunmaları istenerek karara geçilebilir mi? Onlarca yıl 24 saat
okunarak bitirilemeyecek dosya belgeleri ile bitirilemeyecek bir
yargılama dosyasıyla dünyada örneği olmayan hukuksuzluklar halkaları
eklemlenmiş yargılamadan, hak-hukukun kenarından geçirilebilmiş yargı
kararı çıkabilir mi?..
Karakışta Silivri zulümhanesinde yaşananlara ayna tutabilecek
gelişmeler yaşanırken... İnsanlar en elverişsiz koşullarda bugün Silivri
zulümhanesinin kapılarına dayanmışken... İşte bu hukuksuzluğu
karartmanın tam da zamanıdır...
Yorum Gönder