Sahi nedir Milliyetçilik?
30 küsür yıl önce olduğu gibi, NATO tarafından Yeşil Kuşak projesi
bağlamında kullanılıp, “Komünistler Moskova’ya” diye bağırmak mı?
Yoksa, o slogana bugün kahrolsun PKK’yı ilave etmek mi?
Hayır, Türk milliyetçiliği bu değildir ama Bahçeli MHP’sinin milliyetçiliği emin olun bu kadar sığ ve bayağıdır.
Türk milliyetçiliğinin en temel vasfı anti-emperyalist olmaktır.
Peki insaf ile cevap verin, kim Bahçeli MHP’sini bugün bu şekilde tanımlayabiliyor?
Libya tezkeresinden Suriye’ye asker göndermeye kadar NATO ve Tayyip Erdoğan’a kuyruk olan Bahçeli’nin MHP’si değil mi?
Ben, BOP’un eşbaşkanıyım diyen Tayyip Erdoğan için, aman Başbakan
Erdoğan’a bir şey olursa Türkiye batar diyen bugünkü MHP’nin müdürü
Devlet Bahçeli değil mi?
Bırakın bu örnekleri, kim bana bugünkü MHP’nin milliyetçi söylemi, duruşu ve kimliğine dair somut bir şey söyleyebilir?
Bugünkü MHP, dedesinin madalyasını işporta da paraya çevirmek isteyen işe yaramaz torunu çağrıştırıyor.
Evet, Bahçeli MHP’si 12 Eylül öncesinde tertemiz duygularla toprağa
düşen gençlerle, zindanda işkence gören ülkücülerin mazisini siyasi
ranta çevirip üstünde tepinen yapıdır.
Değilse söyleyin, MHP bugün Türk siyasal yaşamında niye var?
Adı milliyetçi olan bir parti ayrışmanın finaline gelindiği bu
günlerde niçin ülke bütünlüğü ve de bin yıldır olduğu gibi birlikte
yaşama adına sokağa inmez ve kitleleri harekete geçirmez?
Açık yazacağım, Bahçeli MHP’si bu haliyle toplumdaki milliyetçi
tezahürleri bloke etmeye hizmet ediyor ki bize göre bu durum MHP
müdürüne verilen emperyal görevdir.
Yook, suçlu sadece Bahçeli değildir!
Ona boyun eğen, ardından sövüp önünde taklalar atan ülkücülükten
geçinen o kifayetsiz tayfa da en az Bahçeli kadar tarih önünde
sorumludur.
***
Kubilay’ın katledildiği günde Apo’ya namaz kıldıran Arınç!
Ne diyor Bülent Arınç?
Gülten Kışanak’a 12 Eylül’de yapılanlar bana yapılsaydı ben de dağa çıkardım!
Kenan Evren cuntasının Diyarbakır ve diğer cezaevlerinde yaptığı
zulmü kuşkusuz hepimiz lanetliyoruz, lakin PKK’nın dağa çıkmasının bu
işkencelere tepki diye değil, emperyalizmin bağımsız Kürdistan projesi
adına olduğunu Arınç bilmiyor mu?
İlginçtir, Bülent Arınç aynı zaman diliminde Abdullah Öcalan’ın
namazlı-abdestli biri olduğunu söyleyerek onu da devletin kötü yola
düşürdüğünü ima ediyor.
Bülent Arınç’ın bu beyanları, Öcalan’a çıkarılması düşünülen genel
affın zemin inşası mı yoksa devlete duyulan derin kinin yansıması mı
anlamış değilim.
Malum, Bülent Arınç’ın devlete karşı zaman zaman bu tür sözleri oluyor.
Bazıları bu durumu onun aile tarihi ile genlerine bağlıyor, zira
Arınç’ın dedelerinin Kubilay’ın katledilmesinde rol oynayan güruhun
içinde bulunduğunu söylüyorlar.
Evet, doğru mu bilmem ama sanal dünyadaki efsaneye göre (Google’den
bakabilirsiniz) Arınç’da Türk devletine karşı güya bir kuyruk acısı
varmış çünkü Teğmen Kubilay’ı kör bıçakla katleden Yunan köpeği Giritli
Derviş Mehdi ile Arınç’ın ailesi arasında güya bir ilişki varmış!
Tabi bu tür söylentileri kesin ispatlamadan doğru kabul etmemeli ancak doğru ise zamanlama müthiş.
Düşünün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden intikam alma adına
Kubilay’ın şehit edildiği günün yıl dönümünde Öcalan’a hayali namazlar
kıldırtıp, onun bile üzerinden Türk devletini hedefe oturtmak ne kadar
ilginç değil mi?
***
Aleviler cehennemlik diyen rektör bakın ne yaptı?
Sedat Laçiner’i biliyorsunuz.
TRT’deki programda, “Hıristiyanlar cennete gidebilir ama alevilerle şialar asla gidemez çünkü onlar sapkın” diyen isimdir.
AKP’ye yaptığı övgülerle tanınan bu isim alel acele önce Profesör
sonra hemen akabinde Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’ne az oy almasına
rağmen rektör yapılmıştı.
İşte bu Sedat Laçiner’in son marifeti:
18 Mart Üniversitesi’nde ulusalcı kimliği ile bilinen Yardımcı Doçent
Dr.Güran Yahyaoğlu kmik iliği kanserine yakalanıp Ankara’da hastaneye
kaldırılır.
Ailesi ve arkadaşları bu durumu dilekçe ve resmi hastane raporları
ile okul yönetimine bildirir. Dahası, hastane de yattığını belgeleyen
resmi evrakların yanı sıra dosyaya bir de fotoğraf iliştirirler.
Ama heyhat, sevgili Güran Yahyaoğlu bütün bu belgelere rağmen hasta
olduğu kabul edilmez ve üniversite tarafından mazeretsiz işe gelmiyor
diye işine son verilir.
Güran Yahyaoğlu işine son verilmesi ile sosyal güvenceden mahrum kalır ve tedavide zorluklar yaşar.
Derken hasta olduğuna Laçiner’in inanmadığı Güran hoca birkaç gün önce yaşamını yitirir.
Rektör Laçinr’in bu faciaya tepkisi, hasta raporu geç geldi şeklinde
olur ama raporların çok önceden üniversiteye ulaştırıldığı aile ile
arkadaşlarının ortak görüşü.
Üniversiteler ne hale getirildi, eyvahlar olsun!
Yorum Gönder