En güzel ‘Kıyamet’ geyiği! - Ruhat Mengi

Neyse atlattık (!), kıyamet 21 Aralık saat 13.30’da kopmadı, “Mayalar 22 Aralık sabaha kadar bekleyin, kopabilir demişler” diye yazıldı, bekledik yine kopmadı.. Eh artık yakınlarda kopmaz herhalde, beklemeye gerek yok.. Acaba Şirince’ye gidenler kıyameti nasıl beklediler, merak ettim.. Bazıları saat 13 sıralarında el ele tutuşup öyle bekledi mi mesela?
Arkadaki dağın üstünde “gemi şeklinde bir bulut” belirince “Nuh’un gemisi geri geldi, onları (seçilmişleri) alıp kalkacak” sanıp heyecanlananlar olmuş çünkü.. Bayılıyorum bu kıyamet geyiklerine.. Şirince ve civar ilçelerde pazarlarda “kıyamet indirimi” filan yapılmış. “Kıyamet domatesleri, kıyamet patatesleri” büyük indirimle satılmış..

KIYAMET ÇADIRI

Sonra “kıyamet çadırı” da vardı haberler arasında.. Sıradan bir bez çadır ama “kıyamet geçirmez”.. Yalnızca “abdestsiz girilirse” garanti vermiyorlar.. Bir dakika izin verin gözümden akan yaşları silmeliyim.. Ama en komik kıyamet geyiği kızıma bir arkadaşı tarafından gönderilendi, duydunuz mu bilmiyorum ama ben önceki gün duydum ve sizinle paylaşmak istedim.

“21 Aralık Şirince programı:

10:00 Kahvaltı
12:00 Orman yürüyüşü
14:00 Piknik alanında öğlen yemeği
17:00 Şarapla gün batımı
18:30 Mehdi (İsa Mesih) ile buluşma
19:00 Son akşam yemeği
20:00 Düşen göktaşları izlencesi
21:30 İsrafil’den sur dinletisi
23:00 “Keşke herkes burada olsaydı” konuşmaları
00:00 Kıyamet ve kapanış
00:01 Mahşer de buluşma
00:02 “Ulan hani Şirince’ye bir şey olmayacaktı” tartışması
00:03 Sözlü için hazırlanma
04:00 Sözlülerin bitimi
05:00 Sırat Köprüsü turu
06:00 Cennet ve Cehennem için dağılış..”
Yazan her kim ise kutluyorum, espri anlayışına bravo!

*****
Başbakan mı anlamadı?

Başbakan Erdoğan’la nihayet aynı konuda, aynı tepkiyi verdik, çok nadiren oluyor bu.. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın işkence gören BDP Milletvekili için “Ben de olsam dağa çıkardım” sözlerini söylediğinin ertesi günü bunun çok yanlış bir konuşma olduğunu, bir başbakan yardımcısının topluma böyle bir mesaj vermemesi gerektiğini, dünyanın hiçbir yerinde de görülmeyeceğini yazmıştım. Ki gerçek budur.. 12 Eylül darbesinde ve farklı zamanlarda cezaevlerinde şiddetli işkence görmüş olan birçok kişiden gelen “Biz niye dağa çıkmadık, olacak şey mi” şeklindeki mesajlar da bunu doğruluyor.
Başbakan sonunda “Bizim yolumuz ‘bana da işkence yapılsaydı dağa çıkardım’ yolu değil” diyerek hatayı düzeltti. Bülent Arınç ise hemen “ne demek istediğini” anlatan bir açıklama yaptı. Hep böyle oluyor ya, tepki gelince “O öyle demek istemedi, ben böyle demek istedim” gibi.. Ama olsun sonuçta önemli olan da yanlış bir mesajın düzeltilmesi.. Bununla birlikte tabii konuşanlar sıradan insanlar değil, “rol model” olarak alınabilecek, toplumun sorumluluğunu üstlenmiş, konuşmalar düzeltilene kadar çok kişiyi yanlış etkileyebilecek insanlar.

DÜZELTİRKEN HATA..

Bunu akıllarından çıkarmadan konuşmaları gerekir. Her neyse, Arınç açıklamasını yaptıktan sonra “Sözlerimin büyük bir kesim tarafından çok iyi anlaşıldığını biliyorum” da demiş.. Bir hata daha.. Büyük bir kesim anladıysa Başbakan nasıl anlamadı? Acaba yeni bir düzeltme daha mı gerekiyor dersiniz?

*****
‘Küfür’ün takdiri sana mı kalmış?

Ana Muhalefet Partisi üyelerine, özellikle de kadın üyelerine kötü laflar söyleyen puan mı kazanıyor acaba, bu mudur yani?.. CHP MYK Üyesi Şafak Pavey’e “Allah bir bacağını almış, hala küfürden uyanmazsın” diyen AKP İl Gençlik Kolu Üyesi Melik Birgin için Pavey, Başbakan Erdoğan’dan “tüm engelliler adına” bir ricada bulunmuş ve onu görevden almasını istemiş..
Bu şahıs hangi partiden olursa olsun, partinin önemi yok, önemli olan bir siyasetçinin ve üstelik bir parti temsilcisinin bir kadına, bir milletvekiline, bırakın hepsini “bir insana”, sokak kavgasında bile söylenemeyecek bu felaket sözleri söyleyebilmesidir. Söylenen de sadece; bir kadının gencecik yaşında “çok üzücü bir kazada kaybettiği bacağı” ile ilgili değil.
Aynı zamanda “küfürden vazgeçmezsin” sözleriyle onu “kafir” ilan ediyor.. Anlayan anlamayan da filan zannedecek (öyle olanların bile yalnız kendisini ilgilendirir), bir de hedef göstermiş oluyor. Bunun cezasını “gerçek inananlar, insanların dinini-inancını değerlendirme hakkının kimseye verilmediğini” bilenler gayet iyi tahmin eder. İlk yazımdaki “Şirince programı”nın son cümlesinde “hangi tarafa” ayrılacağını bakalım kendisi tahmin edebilecek mi?

(NOT: Şafak Pavey geçirdiği ve “başka birini uzun yıllar ruhen etkileyebilecek” kazadan sonra büyük bir cesaret ve hayat sevgisiyle yaşamını düzenlemiş, Avrupa’yı da kapsayan birçok başarılı çalışmalar yapmış, çok özel ve çok takdire şayan bir kadındır. Hiçbir söz onu yıpratamaz ve toplumun takdirini azaltamaz. Vah konuşana!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget