Tahmin ettiğim gibi İmam-hatip fabrikasının mümtaz bir mamulü! Bu okullar, 60 yıllık geçmişlerinde Türkiye düzeyinde bilim adamı, (matematik, fizik, kimya, biyoloji, vb.) sanatçı, (ressam, müzisyen, heykeltıraş, vb.) edebiyatçı, (şair, romancı, denemeci) filozof çıkarmadı. Çıkartamadı ama epeyce tüccar ve taşra siyasetçisi üretti. Numan Kurtulmuş da bunlardan biri.
Yaşam öyküsü
[“Numan Kurtulmuş (d. 23 Mart 1959; Ünye, Ordu), Türk siyasetçi, akademisyen, yazar ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı. İsmini aldığı dedesi Numan Kurtulmuş, Kurtuluş Savaşı’nda Çanakkale, Erzurum, Batum ve Azerbaycan cephelerinde binbaşı olarak görev yapmış, Balkan Savaşı’nda savaşmış ve Sakarya Meydan Savaşı’nda yaralanarak gazi olmuştur. Ayrıca, dedesi latin harfleriyle yazılmış ilk Türkçe ilmihal kitabı olarak bilinen Amentü Şerhi’nin yazarıdır. Babası İlim Yayma Cemiyeti’nin önde gelen isimlerinden İsmail Niyazi Kurtulmuş’tur.
Lise eğitimini İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde aldı. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde lisans eğitimini 1982 yılında ve 1984 yılında yüksek lisans eğitimini tamamladı. 1988-1989 yılları arasında ABD’de Temple Üniversitesi School of Business & Management’da lisansüstü çalışmalarına devam etti. 1990-1993 yıllarında yine ABD’de Cornell Üniversitesi New York State School of Industrial & Labor Relations’nda misafir öğretim üyesi olarak görevde bulundu ve doktorasını verdi. 1994 tarihinde İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde doçent oldu. 2004 yılında ise profesör ünvanını aldı. Eğitimini tamamladığı İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde sosyal siyaset, çalışma ekonomisi ve insan kaynakları yönetimi hocalığı yaptı. Ayrıca, çeşitli uluslararası ve Türk kuruluşların sempozyum ve seminerlerinde konuşmacı olarak yer aldı. ‘Hocaların hocası’ lakabı ile anılan Sabahattin Zaim’den dersler alan Kurtulmuş, halen İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde ekonomi ve siyasal iletişim dersleri vermektedir.” ] (Vikipedi)
Biyografi biraz karışık: Doktora sahibi olmadan Cornell gibi en önemli üniversitelerden birinde nasıl “Misafir öğretim üyesi” olarak ders vermiş acaba? Ayrıca dişe dokunur herhangi bir bilimsel eseri de yok. Olması da gerekmez! Çünkü yükselmek ve ilerlemek için, Bay Kurtulmuş ve benzerlerinin üniversitelerde Sabahattin Zaim gibi İslâm büyüğü “dayı”ları vardır.
Siyaset hayatı
Fazilet Partisi, (1998-2001) Saadet Partisi (2001-2010) Halkın Sesi Partisi, (2010-2012) ve AKP (2012). AKP’nin ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcısı.
Dört parti değiştirmiş ve önemli bir siyaset kimliği yok!
Yalan ve safsata
Bir vesile ile Kırşehir’de bulunan AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, şu ünlü sağcı ve İslamcı safsataları kullanarak 1950 öncesi Cumhuriyet’ini eleştirmiş ve:
“Bu memleketin semalarında yıllarca ‘Allahu Ekber’ sesleri yerine ‘Tanrı Uludur’ diye bir ses, bu insanların kellesinde boza pişirdi. Bu memleketin köylüleri, kafalarına fötr şapka takmadıkları için nahiye merkezlerine, il merkezlerine sokulmadı. Bırakın Muharrem Ertaş’ı, Neşet Ertaş’ı dinlemeyi, bu memlekette Türk Halk Musikisi, Türk Sanat Musikisi bile dinlenmedi 1950 yılına kadar. Çünkü bizim batılılaşmamız, adam olmamız gerekiyordu. Çünkü bizim Beethoven’in bilmem kaçıncı senfonisini radyolarımızdan dinlememiz gerekiyordu...” demiş. (Aydınlık ve SOL, 19.11.2012)
***
1959 doğumlu olan Numan Kurtulmuş bunların hiçbirine bizzat tanıklık etmemiş: “İnönü, İnönü Savaşı’nda samanlığa saklandı, 2.Dünya Savaşı’na girmeyerek Türklerin erkekliğini iğdiş etti” diyen Derviş Vahdeti’lerden duymuştur. Söylediklerinin tamamı yalan:
1. Şapka Kanunu denen 25 Kasım 1924 tarih ve 671 sayılı yasa, sadece TBMM üyeleri ve devlet memurlarına başlık olarak şapka giyilmesi zorunluluğu getirmiştir. Ancak fes ve benzeri başlıkların taşınmasını bütün vatandaşlar için yasaklanmış ve şapka ile kasket taşınması tavsiye edilmiştir. Başı açık gezmek yasak değildir. Cezalandırılanlar şapka giymedikleri için değil fes taktıkları ya da yasaya muhalefet ettikleri için cezalandırılmıştır.
2. Alaturka müzik iki radyoda Ocak 1935’te 8 ay süreyle yayınlanmadı.. O kadar! Bu nedenle, Türk sanat ve halk müziklerinin radyolarda 1950 yılına kadar yasaklandığı büyük bir yalan. Bay Kurtulmuş, Münir Nurettin Selçuk, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar’ın biyografilerini okusun!
Halk Müziğine gelince: Muzaffer Sarısözen’in biyografisi Bay Kurtulmuş’u utandırmaya yeter, eğer utanma duygusu varsa. 1938 yılında Ankara Radyosu’nda Klasik Türk Müziği ve Halk Müziği için “Milli Musiki Sanatkârları Kolu” vardı. 1940 yılından itibaren “Bir Türkü Öğreniyoruz” ve “Yurttan Sesler” programları başlamıştır.
3. Arapça bilmeyen halkın “Allahu Ekber” yerine “Tanrı Uludur” demesi İslâm’ın ruhuna uygundur. “Allahu Ekber”li Ezan ve Arapça Kur’an, Arap kültür emperyalizmine hizmettir, ona köleliktir. 1950’den önce “Allah-u Ekber”i savunanlar günümüzde Suudi Arabistan’ın Rabıta (Rabıtat al Alam Al-İslamî) örgütünün temsilcisi ve hizmetkârı olmuştur.
4. Bay Kurtulmuş’un imam-hatip okulunda Arapça öğrendiğini sanmıyorum. Sadece ayetlerin Türkçe meallerini ezberlemiştir. Üstelik Türkçe de bilmiyor: Boza insanların kellesinde değil ensesinde pişirilir.
Yorum Gönder