Toplumun hemen her kesiminde olduğu gibi üniversitelerin tepe yönetimindeki
kadın sayısı da çok az.
168 rektörden sadece 12’si kadın. 21 üyeli YÖK’te de yok gibi.
Oysa üniversitelerdeki her iki öğrenci
ve her iki öğretim üyesinden birisi kadın.
Peki, onlar mı bu göreve talip
değiller, yoksa erkek egemenliği, üniversitelerde de egemenliğini sürdürüyor
mu?
Cevabı zor bir soru.
Ayrıca konuya nereden baktığınıza
bağlı.
İsterseniz gelin önce bir durum tespiti yapalım:
* Erkek egemenliği
olduğu kesin.
* Sayıları çok az olsa da kadın rektörler çok başarılı.
* Rektörlük makamı öyle dışarıdan görüldüğü gibi çok da cazip
bir görev değil. Hakkıyla yapıldığında tam bir hamallık.
* Kadın öğretim
üyeleri eğer arkadan iten olmazsa idari görevler için çok da istekli
değiller.
* Akçeli işleri çok fazla ama maaşa yansıması aynı oranda değil.
Daha çok baş ağrıtıyor.
* İlle de ilim, bilim diyen hocalar için kaçış
noktası. Çünkü zaman kalmıyor...
Bu örnekleri daha da artırabiliriz. Ama
değişen bir şey olmaz. Yani kısa vadede dengeler değişmez. Sayı belki birkaç
tane daha artar o kadar...
Abbas Güçlü
Yorum Gönder