İki günlük Silivri duruşmalarından günlerce yazılacak, çizilecek, tartışılacak notlar çıktı.
Hani Ergenekon operasyonlarında Nutuk başta olmak üzere
Mustafa Kemal Atatürk’e dair ne varsa en konduğunu gördük ya, meğer
Türkçe Kuran ayetlerinde de el konulmuş.
Dünkü duruşmada son söz tutuklu sanık İbrahim Özcan’a
verildi. Özcan kim mi? Toplumsal Dönüşüm Yayınevi çalışanı ve Kuvayı
Milliye Derneği yöneticisiyken tutuklandı. 1 Temmuz 2008’den beri, yani
4.5 yıldır Silivri’de.
Önce avukatı konuştu. İbrahim Özcan, ekonomik sıkıntıları
yüzünden yayınevindeki hissesini ve telefonunu bir şirkete devredip
İstanbul’dan İzmir’e taşınmış. Devrettiği telefondan yeni şirketin
yaptığı binlerce görüşme Özcan’a mal edilmiş. "Suç"
delillerinden birisi bu. Resmi kurumlardan getirtilen tüm bilgi ve
belgelerle Özcan’ın o sırada İzmir’de olduğu ispatlanmış, ama sonuç
değişmemiş. Avukat isyan etti: "İddialarınıza göre, bir kişi aynı anda hem İzmir’de, hem İstanbul’da olmuş oluyor." diye.
Avukatın bu sözlerini duyunca aklıma hemen 1919-1920’deki
işgâl mahkemelerinde yargılamalar düştü. Orada da polislerin
hazırladığı "belgelerle", bir kişiye aynı anda birçok yerde eylem yaptırılmıştı!..
İbrahim Özcan’ın söyledikleri ve Mahkeme Başkanı Hasan
Hüseyin Özese ile arasında geçen konuşmalar ise vahim ötesiydi. Özcan
hakkındaki iddialara cevap vermeye başladı. Mahkeme Başkanı: "Sürekli aynı şeyleri söylüyorsunuz."
diyerek, konuşmasını bitirmesini istedi. Acaba 5 yıldır tutuklu olan
bir insan, hakkındaki iddialara tekrar tekrar cevap vermeye çalışmak
dışında başka ne söyleyebilirdi ki?
-Kuran’da Suç Bulunamamış-
Sonrasında Özcan ile Başkan arasında şu diyaloglar yaşandı:
Özcan : Burada Türkiye Cumhuriyeti Devleti yargılanıyor.
Başkan : Lütfen efendim öyle bir şey yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti yargılanır mı?
Özcan : Yüksek Askeri Şura üyeleri, Genelkurmay Başkanı tutuklanmış...
Başkan : Bunun Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ile bir alakâsı yok. Tutukluluk sebepleri dosyadaki delillerdir.
Söyledikleriniz başka şeyler çağrıştırıyor!..
Özcan : Türkçe Kuran ayetlerine el koymuşlardı. 5 yıl sonra bunları bana cezaevinde tutanakla iade ettiler.
Başkan : Demek suç yokmuş!..
Özcan : Örgüt üyesi olarak
tutuklandım. Ama o delillerle örgüt yöneticiliğine terfi ettim, bundan
yargılanıyorum. Türk Milleti adına karar verecekseniz bu deliller ve
tanıklarla karar verip, millete bu kötülüğü yapmaya hakkınız yok.
İşte en "trajik"lerinden bir örnek. Daha neler var, neler!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
15 Aralık 2012
Yorum Gönder