Doğu ve Güneydoğu Oda ve Borsa Başkanlarını konuk eden Kemal
Kılıçdaroğlu’nun “Bu ülkenin birliği, bütünlüğü konusunda hiçbir endişem
yok” demesi, 23 Kasım’da katıldığım TV8’de yayımlanan Haber
Aktif programındaki bir saptamayı anımsattı…
Aydınlık’ın da ertesi gün bir özetini verdiği programda Gökmen
Karadağ’ın sorularını yanıtlamış, Fikri Akyüz ve Barış
Yarkadaş’la “Kılıçdaroğlu’nun Aydınlık’ı hedef almasını”
tartışmıştık.
CHP’li Barış Yarkadaş’a göre Aydınlık’ın yorumladığı haliyle
bir “Seyyid Rıza ittifakı” yoktu. Hüseyin Aygün provokasyon yapmıştı,
Kılıçdaroğlu da aslında o sözleriyle ulusalcı olan 8 milletvekilini hedef
almıştı.
Biz de, 135 CHP milletvekilinden sadece 8’i ulusalcı ise CHP açısından ortada
gerçekten ciddi bir sorun olduğuna dikkat çekmiştik.
CHP’NİN LAİKLİK TAHRİBATI
Böyle bir meclis grubu yapısına sahip olan CHP’nin, ülke bütünlüğü endişesi
duymaması da haliyle normaldi…
Aslında Kılıçdaroğlu’nun endişeli olmaması bizi iki kere
endişelendirdi. Çünkü laiklik konusunda da endişesi olmayan
Kılıçdaroğlu’nun laikliği nasıl tahrip ettiğini somut olarak gördük.
Anımsayalım:
1. Türban konusu 2006’da hukuken kapanmış, AKP de bu nedenle konuyu
rafa kaldırmıştı. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu 12 Eylül halkoylaması
sırasında “türbanı biz çözeriz” diyerek konuyu gündeme getirdi. (CNN
Türk, 22 Ağustos 2010)
Ana muhalefetin bu “çıkışı” AKP’de, “CHP engeli kalktı” diye
yorumlandı. Bunun üzerine YÖK, anayasayı da yok sayarak, “türban serbest”
yönetmeliği çıkardı!
Böylece Kılıçdaroğlu türbanı çözmüş(!) ve sadece üniversitelere değil,
ilköğretim okullarına bile girmesini sağlamıştı!
2. Kemal Kılıçdaroğlu, “laiklik tehlikededir diyemem”
sözleriyle, yeni bir CHP’yi hedeflediklerini işaret etti. (Akşam, 22 Eylül
2010)
3. Laiklik konusunda bir endişesi olmayan Kemal Kılıçdaroğlu,
“siyaset yapmayan tarikatlara ve cemaatlere saygılı” olduğunu da ilan
etti. (Hürriyet, 24 Ocak 2011)
4. Tarikat ve cemaatlere saygılı Kılıçdaroğlu’nun PM’ye aldığı
Muhammed Çakmak daha da ileri bir noktadaydı. Çakmak, Fethullah
Gülen’e hayran olduğunu ilan ediyordu! (Akşam, 21 Aralık 2010)
Çakmak’a göre laiklik, zaten postmodern çağa uygun değildi! (Zaman, 11
Mayıs 2011)
5. Tarikat ve cemaatlere saygılı bir genel başkanın partisinde, tekke
ve zaviyeler de savunuluyordu artık. CHP milletvekili Bülent Kuşoğlu,
Atatürk’ün kapattığı tekke ve zaviyeleri “üretim yeriydi, eğitim ve
kültür kurumuydu” diye övüyor ve yeniden açılmasını savunuyordu artık. (Zaman,
24 Nisan 2011)
6. CHP, tehlikede görmediği laikliğin tanımını, hazırladığı
“Türkiye’ye Kılavuzluk Edecek Çağdaş Anayasa” taslağında da, artık
değiştirmişti! (Radikal, 17 Mart 2011)
CHP’NİN BİRLİK TAHRİBATI
Laiklik endişesi olmayan Kılıçdaroğlu, laikliği işte böyle tahrip
etti. O nedenle ülke bütünlüğünden endişe etmemesi, bizi iki kere
endişelendirdi!
Kaldı ki, Yeni CHP bu konuda da tahribat yapmaya başlamış durumda. Yerimiz
yettiği oranda bu tahribatları da anımsayalım:
1. PKK’ye yakın Fırat Haber Ajansı’na röportaj veren CHP Genel
Başkan Yardımcısı Mesut Değer, “Teşkilatlarımız CHP-BDP ittifakına
sıcak bakıyor” dedi. (ANF, 20 Kasım 2010)
2. Kılıçdaroğlu, “neden Kürt sözcüğünü kullanmadınız” diye
soran gazeteci Murat Yetkin’e üçüncü bir tarafmışçasına şu çarpıcı yanıtı
verdi: “Ben Kürt demedim ama Türk de demedim.” (Radikal, 27 Mayıs
2010)
3. Kemal Kılıçdaroğlu, PKK’nin “demokratik özerklik” ilan
ettiği koşullarda, ısrarla Türkiye’nin Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik
şartındaki çekincesini kaldırmasını savundu.
4. Kılıçdaroğlu, partisindeki ulusalcı kanadı, BDP’den
milletvekili seçilen Levent Tüzel ve EMEP heyetine şikâyet etti: “CHP’de
bazı kanatlar, özellikle Kürt sorununun çözümü konusunda adım atmamızı zaman
zaman engellemek istiyor.”
Kılıçdaroğlu, bu engele rağmen “anadilde savunma konusunda tavır
koyduklarını” belirtiyor ve anadilde eğitime de yeşil ışık yakıyor:
“Anadilde eğitim şimdi olmasa da, süreç içinde, demokratik zeminde
tartışılabilir.” (Hürriyet, 23 Kasım 2012)
5. Kılıçdaroğlu’nun Yeni CHP’si, “Türk’süz anayasa” konusunda
AKP ve BDP ile ittifak halindedir. Nitekim CHP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na
sunduğu “yemin” önerisinde “büyük Türk milleti” ifadesi bulunmuyor! (9
Kasım 2012)
Yorum Gönder