Bu ülkede bir genelkurmay başkanı; internetteki üç buçuk yazı yüzünden
eğer terör örgütü yöneticisi ilan edilmişse... Ve hapse atılmışsa...
Böyle aşağılanmışsa...
Siz; sırtı tüfenkli gerçek teröristlerle kucaklaşan; onların sırtını sıvazlayanlara ne yaparsınız?
Hiçbir şey yapamazsınız...
'Kürtler, silahlanın!' çağrısı yapan... 'Kürdistan'ı er geç kuracağız!' diye konuşan takıma karşı yargı bir şey yapabiliyor mu?
Yapamıyor.
Sözde soruşturma haberleri ile kamuoyunu kandırıyorlar; o kadar.
SUÇ İŞLEME HAKKIİş
Türkiye'yi parçalayıp orada bir Kürdistan kurmaya gelince, patron
medyası ağız birliği etmişçesine; destek yayınlarına başlıyor. Tartışma
programları adı altında PKK talepleri halkın kafasına çivi çakar gibi
çakılıyor. Türkiye'yi parçalama projesi demokrasi ve insan hakları diye
gösteriliyor.
Müslümanların sancaktarı gibi gözüken bir gazetede; bir
tip; binlerce masumun kanından sorumlu Abdullah Öcalan'ın hapisten
çıkartılmasını; konağa yerleştirilmesini istiyor. Ama aynı tip; söz
konusu Türk ordusu olunca; bunların Yeniçeri ordusu gibi topa tutularak
yok edilmesini dile getirebiliyor.
Bugünkü Türkiye'de taşları bağladılar; itleri serbest bıraktılar.
Kimin elinde silah varsa o haklı...
Kim
suçu örgütlü biçimde işliyor ise... Kim soygunu kitabına uyduruyor ise
onun yaptığı yasal... Bunların görünmez bir dokunulmazlığı var.
Yargı; sadece masumlar söz konusu olunca onları cezalandırmak için devreye girer.
MİLLİYETÇİLER İÇİN
Başbakan Erdoğan'ın teröristlerle kucaklaşan BDP'li vekillere karşı takındığı tavır doğru.
Ama geçmiş olaylar gösteriyor ki bu çıkış tamamen iç politikaya yönelik bir propaganda.
Önümüzde cumhurbaşkanlığı, hatta başkanlık seçimleri var ya... İşte milliyetçi kanadı etkilemek için böyle bir tutuma gidildi.
Öyle
olmasa; Beşir Atalay, Başbakan Erdoğan'dan hemen sonra ortaya çıkarak
Kürtçülere; 'Merak etmeyin her şey eskisi gibi devam edecek; görüşmeler
sürecek. Ne gerekiyorsa yapacağız!' diye mesaj yollar mıydı?
Tıpkı, 'Neye mal olursa olsun Kürt Açılımı'nı devam ettireceğiz.' sözünün devamıdır bu.
Yani;
BDP'lilerin dokunulmazlığını kaldırma işi; milliyetçileri kandırmak
için atılmış bir adımdır. Büyük bir ihtimalle bundan bir şey
çıkmayacaktır.
HÜKÜMET DAVET ETTİ
Gerçekçi olalım: BDP'lilerin yol üstünde kucaklaştığı o teröristleri Türkiye'ye bu iktidar davet etmedi mi?
Bunlar Habur'dan davullu-zurnalı törenle içeri alınmadılar mı?
PKK temsilcileri ile bu hükümetin tespit ettiği MİT görevlileri defalarca görüşmediler mi?
Bu
görüşmelerde (Oslo tutanağını yeniden okuyun) seçimler öncesinde
PKK'nın eylem yapmasını önlemek için onlara büyük tavizler verilmedi mi?
PKK
temsilcilerine, Oslo'da 'Türkiye'nin büyük şehirlerini bombalarla
doldurdunuz.' diyen MİT'çiler neden gereğini yapmadı sanıyorsunuz?
Gerçeği
görelim: Çünkü, her seçim öncesinde AKP ile PKK arasında yazılı olmayan
(sözel) bir anlaşma sağlandı. Oylar da AKP'ye akıtıldı. Bizim
desteğimizle Kuzey Irak'ta devlet reisi konumuna gelen Mesut Barzani her
seçimden önce, 'Kürtler oylarını AKP'ye versin!' diye boşuna mı
açıklama yapıyor?
Bu BDP'lileri böyle şımartan; saldırganlaştıran AKP'nin politikalarıdır.
İnşallah ben yanılırım.. İnşallah Başbakan Erdoğan; terör karşısında özel pazarlıklar yerine millete açık bir politika izler.
AKP'liler
ve sahte demokratlar şu acı gerçeği unutmasın: Bu hükümetin PKK'lıları
tatmin etmek için attığı her adım; onları daha azdırmaktan; akan kanı
daha artırmaktan başka sonuç vermemiştir.
Yorum Gönder