Ey gafil, Tahrir’e bak tahribi gör! - Mehmet Faraç

Siz şuna “at izi it izine karıştı” deyin, “etme bulma dünyası” deyin hatta en doğrusu daha ileri giderek, “hadi çık işinden” de deyiverin!.. Yanı başımızda ya da sınırlarımızın çevresinde yaşanan kargaşalara bakınca, nedense aklıma hep bu düşündürücü deyimler geliyor... Hepsi dünyanın bin türlü halini anlatıyor!.. Hepsi işbirlikçilik ve ihanet kıskacında yaşanan çöküntüler çünkü...
Tüm bu çöküntüler ne yazık ki yalnızca bireyi vuruyor... Yaşlıyı, kadını ve çocuğu... Çünkü rejim kıskacında dramlarının yaşandığı coğrafyalarda, birer piyona dönüştürülen insanların hiçbir değeri kalmıyor!..
Baksanıza; siz hiçbir Avrupa ülkesinde dinsel ya da etnik kargaşa görüyor musunuz?.. İnsanlar mezhep ve ırk kavgaları uğruna birbirini boğazlıyor mu?.. Bombalar patlıyor mu Norveç’te, İsveç’te...
Her tür kaosun son 40 yıldır özellikle Müslüman coğrafyasında yaşanması rastlantı mı?.. Bırakın Arap-İsrail savaşını; Irak- İran savaşından bu yana Ortadoğu’da barut kokusunun eksilmemesi tesadüf mü?..
Kan ve kaos, kardeş kavgası ve rant bölüşümü, çatışma ve kavga Afrika ve Ortadoğu’da yaşayan ulusların kaderi mi?.. Ne yazık ki kader değil bu... plan!.. Hem de ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) de içeren 50 yıllık kalkınma planı!..
Yanık tende kara kader!..
Yazının başında sıraladığımız yaşamın içinden özdeyişlerle dünyanın hallerini sorgulamaya çalışırken nedense son aylarda aklıma hep sınırlarımızın çevresinde ya da biraz uzağında yaşanan gerginlikler geliyor:
Mısır’dan Libya’ya, Yemen’den Suriye’ye kadar kocaman bir coğrafyayı dizayn etmek isteyenlerin, Arap ülkelerine niçin kan ve kaostan başka bir şey getirmediklerini düşünüyorum... Niçin yanık tenlerinde kara kaderleri görülen bize yakın insanlar hep ateş üstünde?..
Ancak nerede, kim linç edilirse edilsin, nerede kim asılırsa asılsın ve nerede kimler bertaraf edilirse edilsin bu böyle gitmeyecek...
İşte Mısır’da kaynayan kazan gösteriyor; önümüzdeki süreçte hem Kuzey Afrika’da hem de Ortadoğu’da yaşanacak yeni kaoslar bize bu sorgulatmayı yaptıranları da, sorgular hale getirecek!... Çünkü yaşanacaklar bize kesinlikle “alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” deyimini de anımsatacak...
Kan batağında Irak!..
Emperyalizmin ABD eliyle çöreklendiği ilk ülke Irak‘tı... Hani şu “Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz” diye tarif edilen Irak...
“Diktatör diye katledilen Saddam Hüseyin’in ülkesinin artık her coğrafyasında birbiriyle çatışan diktatörler var... Her biri Irak’ta krizi derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor... Artık huzur yok oralarda...
Irak’ın Arap bölgesinde de, Kürt coğrafyasında da kaos yıllardır bitmiyor... Tam aksine yönetim paylaşımının, rant kavgasının yol açtığı kargaşa her geçen artıyor... Baksanıza, Irak’ta her gün can pazarı yaşanıyor... İnsanlar sokaklarda rahat yürüyemiyor, yaşam, korkunun dehlizinde kaçacak delik arıyor...
Çünkü El Kaide halen Irak’ta canlı bombalarla, patlayıcı yüklü kamyonlarla intihar saldırıları düzenliyor, kan döküyor... Sünni, Şii gerginliği ise toplumlar arasındaki krizi derinleştirmeye devam ediyor...
Peki ya Libya?.. Petrol ve doğalgaz kaynakları uğruna Kaddafi’yi linç ettirenlerin, Libya’nın Avrupa bankalarındaki milyar dolarlarına el koyduğunu da artık herkes biliyor...
Kaos; Libya çöllerinde de, kum ve kanın karışımından bulamaç yapmaya ediyor!.. Ne ilginç değil mi, Libyalılar, petrol gelirinden pay veren, eğitim ve sağlık hizmetlerinden para almayan, vergi istemeyen, eğitim ve evlilik yardımı yapan Kaddafi’yi arıyor...
Takıye demokrasisinin balonu!..
Peki ya Türk televizyonlarda oynayan dizilere bile elini sokacak kadar pervasızlaşanlara ne demeli?.. Onların güç ve rant girdabındaki şımarıklıklarını nasıl karşılamalı?..
Örneğin Müslüman Kardeşler örgütü üyesi Mursi’nin, Mısır’ın başına geçer geçmez yetkilerini olağanüstü arttırmasıyla yaşanan kriz ve kargaşa nereye doğru gidiyor?..
Tahrir direnişiyle Mursi’yi göreve getiren kitleler, uluslar arası medyanın ve emperyalist organizatörlerin gazına geldiklerini yeni yeni anlıyor!..
Çünkü Ihvancılar’ın demokrasi tekerleği daha ilk ayında hava kaçırmaya başladı!.. Emperyalist pompacıların şişirdiği demokrasi balonlarının gazı kaçtı!
Eeee!.. Demokrasiyi araç olarak düşünmeye gör!.. Takıye demokrasinin gideceği yer Mısır’da, Mursi’nin İhvancılığının gideceği yer kadarmış işte!..
Sözde “devrim ve özgürlük” adına Mübarek’i devirenler, asıl Firavun’un Mursi olduğunu çok erken anladılar ve şimdi Tahrir’de onu da devirmeyi istiyorlar...
Peki, “Gelen gideni aratır” özdeyişini anımsatan tüm bu olayları niçin mi sıraladık?.. Afrika ve Ortadoğu’da az da olsa laik olan rejimleri yıkarak yerine Ihvan-ı Müslümin yandaşlarını getirenler, en yakın komşumuz Suriye’de de aynı plan peşindeler de ondan... Orayı da balon demokrasisinin girdabında patlatmak ve çökertmek istiyorlar!..
Suriye’de Esad‘ı devirmek için çırpınanlar; sırasıyla Irak, Libya ve Mısır’da derinleşen kaosa ve krize bakarlarsa, Şam’da da aynı sonuçla karşılaşacaklarını çok rahat görebilirler...
Yani; petrol ve gaz uğruna Afrika çöllerinde kan döktürenler, Suriye’de de yaratılacak tahribatı ve hezimeti görmek istiyorlarsa, Tahrir’e bakabilirler...
Ortadoğu’nun ve Afrika’nın daha dününe bakın yarın neler olacağını görürsünüz...
Bunun için kahin olmaya, diplomasi cambazı kesilmeye gerek yok ki!.. Antiemperyalist olmak yetiyor...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget