Jonturk.com isimli haber sitesi çok ilginç bir fotoğraf ve haber yayınladı.
“İşte Fethullah Gülen-Tuncay Güney yakınlığının kanıtı!’ başlığıyla verdiği haberde, yandaki fotoğraf dikkat çekiyor.
Bu fotoğraf, 29 Haziran 1994 günü Dedeman Otel’de çekilmiş...
CHP eski Genel Sekreteri Kasım Gülek, Fethullah Gülen, sanatçı Cem Karaca ve Tuncay Güney, Gülen’in kurucusu olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın kuruluş gecesinde bir araya gelmiş...
Peki; o yıllarda sadece 22 yaşında olan Tuncay Güney’in bu fotoğrafta ne işi var?
Bu sorunun yanıtını dün öğrendik:
Güney doksanlı yılların başında Fethullah Gülen’in Altunizade’deki bürosunda sekreter olarak çalışıyormuş...
Yani Gülen’in randevularını ayarlıyor, günlük işlerini görüyormuş.
Aynı zamanda Gülen cemaatine ait STV’de, “Doruktakiler” isimli bir programı hazırlayıp sunuyormuş...
Ama bunların tamamı, sanıkların evlerinden iş yerlerinden toplanan kitaplar, yazılar, notlar, CD’ler ve DVD’ler...
İçeriklerinin iddianameyle ilişkisi bile yok!
Hatta o CD’lerin ve DVD’lerin önemli bir bölümü ya sinema filmi ya da oyun, müzik içerikli...
Diğer önemli delillerin ciddi bir bölümü de sanıklar tarafından çürütüldü...
Geriye kala kala ne kaldı biliyor musunuz?
Tuncay Güney’in, aynı zamanda bu davanın sanığı hâline gelen bir polis şefine verdiği ifadeler...
Peki; şimdi nerede Tuncay Güney?
Yurt dışında...
Ne iş yapıyor?
Hahamlık!
Neden alınıp getirilmiyor, yıllardır nasıl geçiniyor, nasıl yaşıyor; bu soruların yanıtı yok!
Birileri tarafından kollandığı kesin ama kollayanlar bilinmiyor, bulunmuyor!
Çünkü davanın en önemli sanıklarının ortak yönü, cemaat hakkında kitap ya da makale yazarak ciddi eleştirilerde bulunmaları...
Ve biz bu dava hakkında her şeyi bildiğini sanan “şaşkınlar”, davanın en önemli tanığının, Fethullah Gülen’in sekreteri olduğu gerçeğini ancak şimdi öğrenebiliyoruz...
Bu fotoğrafa iyi bakın... Yüzlerce masum insanın mağduru olduğu “tertip”in şifresini göreceksiniz...
Gerisi vicdanınıza ve insafınıza kalmış!
Can Ataklı’yla birlikte yarın (8 Aralık, Cumartesi) 14.00 ile16.00 arasında Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği söyleşi için Caddebostan Kültür Merkezi Büyük Salon’da olacağız...
Can’la görev paylaşımı yaptık. (Gerçi henüz kendisinin haberi yok ama gayet demokratik bir şekilde tek başıma karar vermiş bulunmaktayım...)
“Tepe”leri o, “dere”leri ben anlatacağım...
Yani işin “sulu” kısmından sorumlu olacağım!
Daha sonra da Can’la birlikte (bundan da haberi yok) birlikte benim kitaplarımı imzalayacağız...
“Dere”lerden ve “tepe”lerden kastımızın ne olduğunu merak ettiyseniz, bu son derece “demokratik” buluşmaya katılımınızdan onur duyacağız.
GÜNÜN SORUSU
Galatasaray tur atladı ya Cumhurbaşkanı Gül, Fatih Terim’i arayıp tebrik etmiş... Bu çok önemli haber (!) dünkü bütün gazetelerde vardı... Sorum, has zeytinyağından mamul meslektaşlarıma:
Ne gibi bir haber değeri var bu tebriklerin? Kimsenin tebrik etmesi haber olmuyor da Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın kutlaması neden haber değeri taşıyor?
Dün Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın bir soru önergesini yanıtlarken bakanlığının bütçesinden geçen yıl ağırlama gideri olarak 162 bin lira harcandığını söylediğini yazmıştım...
Buna göre 71 bin lira etli ekmeğe, 67 bin lira çaya, 13 bin lira da kebaba verilmişti.
Cevdet Bey aradı ve bu harcamaların sadece makamına değil, bakanlığındaki tüm bürokratlara ait olduğunu söyledi.
“Bizim bakanlığımızın doğası gereği personelimiz gece yarılarına kadar toplantı yapmak zorunda. Zaten fazla mesai ücreti vermiyoruz. Bu tür ufak tefek masrafları karşılıyoruz. Bu da çok görülmemeli” dedi...
Yanıt hakkına duyduğum saygı gereği paylaşmak istedim...
Ama devletin, özel sektör işverenine özenip fazla mesai vermemesini, bunu çayla pideyle geçiştirmesini anlayamadığımı da belirtmek isterim!
Yorum Gönder