Ecdadımızda, 19 kardeşini boğdurtan Padişah da var. Bunu tarihten nasıl sileceğiz?

Muhteşem Yüzyıl, diziler arasında izlenme oranı en yüksek olanıdır.
Türkiye'de “İleri Demokrasi” olduğu için, Başbakan beğenmeyince, dizinin devam etme şansı da ortadan kalktı. Hürrem Sultan ise verilen mesajı alarak, dekolte giyinmeyi bıraktı, kafasını da saçları görünmeyecek bir şekilde kapattı.
Başbakan'ın gündemi değiştirmek için ortaya attığı bu konu çok tartışıldı. Benim derdim her zaman olduğu gibi, işin özünü anlatmak.
Osmanlı'nın mirasına, sadece başarıları konuşarak sahip çıkmak, kafayı kuma gömmektir. Bunu öncelikle “Ecdadımıza” sahip çıktığını söyleyenler bilmelidir. Tarih söz konusu olduğunda devreye siyasiler giriyorsa, objektiflik denilen kavramı unutmamız gerekir. Adı üstünde, siyasi. Elbette ki, objektif değil, siyasi davranacaktır. Tarihi, işine gelen konuları öne çıkararak yorumlayacaktır.
Osmanlı'yı sevabıyla, günahıyla, doğrusu ve yanlışıyla ele almamak, tek taraflı davranmaktır. Varılacak sonuç ise eksik ve yanlış tarih olacaktır.
Konuya, bugünkü başbakanlık görevine denk düşen sadrazamlardan başlayalım. Dizideki önemli şahsiyetlerden biri de Kanuni Sultan Süleyman'ın, Manisa'daki şehzadeliğinden beri yanında olan arkadaşı Pargalı İbrahim'dir. İbrahim, bugün Yunanistan sınırları içinde kalan Parga kasabasından getirilen Hıristiyan bir devşirmedir. Müslüman olmuş, Padişah Süleyman'ın kız kardeşi Hatice Sultan ile de evlenince, Damat İbrahim olarak ta tanınmış, Sadrazamlığa kadar da yükselmiştir. Bunları zaten artık herkes biliyor. Ama Pargalı İbrahim'den hareketle Osmanlı sadrazamları ile ilgili bir gerçeği aktarmakta büyük yarar var.
Osmanlı Devleti'nde 218 sadrazam görev yapmıştır. Bunların arasından 101'i Türk kökenlidir. Geriye kalan sadrazamların 32'si Arnavut, 12'si Boşnak, 11'i Gürcü, 9'u Abhaz, 6'sı Rum, 4'ü Çerkez, 4'ü Hırvat, 2'si Arap, 2'si Ermeni, 2'si İtalyan, 2'si Slav, 2'si dönme, 1'i Rus, 1'i Bulgar, 1'i Sırp, 1'i de Çeçendir.
Ayrıca, Rum ya da Fransız 1, Rum ya da Arnavut 1, Hırvat ya da Macar 1, Boşnak ya da Hırvat 1 sadrazamın yanı sıra, kökeni bilinmeyen 21 sadrazam vardır.
Bu sadrazamlardan kimilerinin, Padişahların emriyle ya kaytan iple boğularak ya da kellesi vurularak öldürüldüğünü de kaydetmekte yarar var.
Dizi sayesinde, kamuoyu, Muhteşem Süleyman'ın, sadrazam Pargalı İbrahim'i, büyük oğlu şehzade Mustafa'yı boğdurttuğunu bilecektir. Yine, Sultan Süleyman'ın, diğer şehzade Sarı Selim ile girdiği mücadele sonucu Safevilere sığınmak zorunda kalan oğlu Beyazıt ve onun 4 çocuğunu boğdurttuğunu öğrenecektir. İşte bu örneklerden hareketle şimdi de, bazı önemli bilgileri paylaşayım.
Osmanlı tarihi, tahta geçmek için kardeşin kardeşi öldürttüğü 35 olayı kaydetmiştir. Amcanın yeğeni öldürttüğü olay sayısı ise 12'dir. Buna karşılık yeğenin amcayı öldürttüğü olay sayısı 3'tür.
Ayrıca dedenin torunu öldürttüğü 6, babanın oğlunu öldürttüğü 4, oğlun babayı öldürttüğü 1 vakanın yaşandığını da biliyor musunuz?
Yukarıdaki olayları tek tek sıraladığımda sayfalar yetmeyeceği için tüyler ürperten birkaç örnek vermekle yetineceğim.
Padişah Deli İbrahim, sakalına dizdirdiği incilerle bilinir. Ne olacak işte, adı üstünde deli diyerek geçmeyin. Deli İbrahim, bir gecede 280 cariyesinin boğulması emrini vermiştir.
Padişah III. Mehmet, tahta geçtiği 1595 yılında, bir gecede 19 kardeşini ve oğlu şehzade Murat'ı katlettirip, 2 kardeşinden hamile olan 7 cariyeyi de denize attırmıştır.  Bunun üzerine, tahta geçecek erkek evlat sıkıntısı baş göstermiştir. İşte bu durumu önlemek için, Osmanlı Devleti, babaları ölen şehzadelerin “Şimşirlik” adı verilen kafeste tutulması uygulamasına geçmiştir.
Dünya ile ilişkileri kesilen şehzadeler, belki bir gün tahta geçirilmek üzere orada tutulmuştur. Ayrıca, kafeste yaşayan şehzadelerin daha önce cariyelerinden olan erkek çocukları da öldürülmüştür.
Dünyadan kopuk olarak bir kafeste yaşayan şehzadeler, her an ölüm korkusunu hissederek korkak, çekingen, özgüvenlerini yitirmiş, psikolojik bozuklukları olan, hatta delirmiş kişilikleriyle tanınmaktadırlar. Tahta geçtiklerinde, başarısız olmalarının en önemli nedenlerinden biri de budur.
Kısacası Osmanlı tarihi sadece şan, şöhret ve başarılarla dolu sayfaları içermez. Acımasız taht kavgalarını, saray entrikalarını, harem muhabbetlerini de kapsar. Padişahların 1300'lü yıllardan 1603'e kadar evlatlarını, torunlarını, kardeşlerini, amcalarını, yeğenlerini öldürtmelerini de içerir. Bilmem sizin için önemli midir, ama tarih, hiçbir padişahın hacca gitmediğini de yazar.
Uzun lafın kısası, tarihe bir bütün olarak bakamayanlar geleceği de göremezler. Sadece gündemi değiştirirler.  

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget