‘Zulmün Artsın’ - Ümit Zileli

2012’yi umutla, yüreğimizin bir yarısı kan ağlasa da gülümseyerek uğurladık...Eski yıl, giderayak bizlere, bu ülkenin yurtsever, aydınlık insanlarına Soner Yalçın’ı armağan etti ve ömrünü tamamladı. Bu yazıyı gazeteye  yetiştirebilmek için soluk soluğa yazıyorum; Soner’in bugün “dışardaki” ilk haftasıydı ve mahkeme kararıyla karakolda imza vermesi gerekiyordu. Biz de gazeteciler, sanatçılar, siyasetçiler, yurttaşlar, kısacası dostları olarak oradaydık...Soner, karakolda imzasını attıktan sonra, hemen yanındaki parkta kitaplarını imzaladı! Fırsat bulmuşken kütüphanemde eksik olan “Teşkilatın İki Silahşörü” kitabını kızım adına imzalattım.. Soner, şöyle yazdı:- Sevgili Ümit Su’ya, yiğit bir babaya sahip olduğun için ne mutlu sana... Ve bil ki bir de Soner Yalçın adında bir ağabeyin var...
***
Dedim ya, yüreğimizin bir yarısı kanıyor...Karakolun önünde beklerken CHP Eskişehir Milletvekili Prof. Süheyl Batum, son derece üzgün ve öfkeli bir şekilde Prof. Fatih Hilmioğlu’nun adım adım ölüme götürülüşünü anlattı... Kısa bir süre önce Avcılar Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Hilmioğlu adeta hapishane tecriti koşullarında tutuluyor, kimseyle görüştürülmüyor... Yıllardır aldığı böbrek ilacı yeni bir kararla değiştirilmiş. Karaciğer kanseri teşhisi konulan Fatih Hoca, bugün, bu yazının yazıldığı saatlerde, Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi’ne nakledilerek “böbrek emar’ı” çekilecek ve tekrar Avcılar’a götürülecek... Demek, koca İstanbul’da her türlü teşhis ve tedaviyi bir arada yapabilecek tam teşekküllü bir hastane mevcut değil!.. Neredeyse hep bir ağızdan aynı korkuyu dile getirdik:- Yeni bir Kuddusi Okkır ölümü mü isteniyor?..Daha da vahim olanı ise böylesine bir hastalıkla boğuşan bir insanın, her an hapishaneye sevk edilme tehdidi ile karşı karşıya bulunması... Daha üç ay önce 21 yaşındaki oğlunu, Emir’i toprağa veren, yıllardır suçunun ne olduğunu bile anlayamadan zindanda tutulan, karaciğer kanseri teşhisi konulmuş bir bilim adamına reva görülen budur, hiç olmazsa tarihe bir dipnot olsun...- Nerde adalet, nerde vicdan, yazıklar olsun...
***
Hangi birini anlatsak bilemiyorum...En iyisi, 28 Şubat soruşturması çerçevesinde tutuklanan eski Kara Kuvvetleri Komutanı Hilmi Köksal’ın oğlu Namık Kemal Köksal’ın mektubunu sizlerle paylaşmak:- 28 Şubat tutuklusu eski Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal paşanın oğluyum, bugün itibarı ile tutukluluğun 7 ayını doldurduk. Her pazartesi orada bulunan 90 civarındaki tutukluların aileleri çoğunluğu İstanbul’dan olmak üzere 1 saat görebilmek için Ankara’ya geliyoruz. Onlar için değil Ankara, Van da olsalar gideriz. Üst düzey komutanların çocukları olarak bizler belli seviyelere gelmiş, maddi olanakları olan insanlarız, ancak geri kalanların ailelerinin imkânlarını çok zorladıklarını ve bu durumun o insanları iyice umutsuzluğa ve çaresizliğe ittiğini görmekteyim. 7 ay geçmiş olmasına rağmen, hâlâ iddianamenin hazırlanmamış olması, davanın bir hukuk davası olmadığını, önce suçu yaratmak sonra da suçlu bulmak üzerine kurgulanmış bir siyasi dava olduğu artık herkesçe bilinen bu davanın neredeyse unutturulmak istendiği, tutuksuz yargılama taleplerinin ısrarla klişe gerekçelerle ret edildiği, sözde kaldırıldığı söylenen ÖYM’nin devamı niteliğindeki bu mahkemenin alacağı kararı şimdiden görür gibiyim. Bizleri rahatsız eden açılmış olan dava değildir, tutuklu olarak yargılamanın bizlere verdiği o tarif edilemez acıdır. Siz ve sizin gibi gerçek demokrasi savunucularının varlığı ile biraz olsun nefes alsak da, medyada devam eden yargısız infazlara cevap hakkımızın olmaması, yaramızı daha da kanatmakta.Acılarla yoğrulmuş Anadolu’da yüzyıllardır söylenegelen ve olanları çok iyi anlatan bir deyiş vardır; “Zulmün artsın” derler...- Artsın ki zalime karşı direncimiz katlansın...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget