Ekonomik hedefler, beklentiler arasında genellikle döviz kuru
tahminleri de yer alır. Ekonomik gelişmeler zaman zaman kur dalgalanmasına bağlı
olarak açıklanmaya çalışılır; nedenler arasında döviz kuruna sık sık yollama
yapılır.
Kurun, enflasyon, dış ticaret, firmaların finansal performansı üzerine
etkilerini özetlemeye, yinelemeye çalışayım.
Yabancı paraların ulusal paraya karşı değer yitirmesi; başka bir
deyişle ulusal paranın değer kazanması enflasyon üzerinde olumlu etki yapar.
İthal edilen tüketim malları, ara malları göreceli olarak ucuzlar, ithal girdisi
kullanan firmaların maliyetlerini olumlu yönde etkiler. Enflasyonu kontrol
altında tutmak isteyen, enflasyon hedeflemesi yapan ülkeler, döviz kurunda aşırı
yükselmeleri önlemek gereğini duyarlar. Fiyat istikrarı amacı, beraberinde kur
dalgalanmalarını sınırlı düzeyde tutmak, enflasyon hedefi ile uyumlu tutarlı kur
politikası izlemek gereğini getirir.
2012 yılının son üç ayında fiyat artış hızının yavaşlamasında, 2011
yılının son çeyreğinde aylık fiyat artışının yüksek düzeyde oluşunun yarattığı
baz etkisi yanı sıra TL’nin özellikle yılın son
aylarında yabancı paralara karşı değer kazanması da etkili olmuştur.
TCMB’nin yıl sonu alış kurları baz alındığında TL, ABD
Doları’na (USD) karşı 2011 yılı sonuna göre yüzde 6.2
oranında (EURO) Avro’ya karşı da 3.9 düzeyinde değer
kazanmıştır. Yine TL’nin döviz sepetine (yüzde 50
USD-yüzde 50 Avro) karşı değer kazanması, yıl sonu kurlarına göre yüzde
5’in hafifçe altındadır.
Genelde ihracatçılar, yurtdışında yerleşik olanlara hizmet satanlar,
düşük döviz kurundan TL’nin değerli oluşundan
yakınırlar. Kurun dış pazarlarda talebi sınırladığını, ihracat artışını
frenlediğini savunurlar. Bu bağlamda genelleme yapılamaz. Yorum yapabilmek için
talep ve arz esnekliklerine, üretim yapısına bakmak gerekir.
İhracatçıların dış pazarlarda fiyat indirimi yoluyla ihracat
gelirlerini artırmaları, talebin fiyat esnekliğine bağlıdır. Esneklik
1’den yüksekse, fiyat indirimi sonucu satışlar fiyat
indirim hızından daha hızlı artıyorsa toplam döviz gelirleri artar. Dış talep
esnek değilse, fiyat indirimi yoluyla ihracatçının satış hasılatı kur etkisiyle
belki TL olarak artar, ama ülkenin döviz geliri artmaz. Ayrıca dış pazarlarda
talep fiyat yoluyla uyarılsa dahi, ülkede talebi karşılayacak üretim, arz
esnekliği yoksa, kurun yükselmesi yine de istenen sonucu doğurmaz.
İhracat yapan sanayi dalları büyük ölçüde montaj sanayisi, üretim dış
girdi ithaline bağlı ise kur değişiminin bu tür sanayi dalları üzerinde etkisi
sınırlıdır. Yüksek döviz kuru bir yandan ihracat gelirlerinin TL karşılığını
artırırken öte yandan üretim maliyetini de artırır. Kur yükselmesi sonucu
ihracatçı firmalar, girdi temininde iç üretime, iç pazara yönelirlerse, iç
üretim, ithal girdi ikamesi olursa, ithalat üzerinde azaltıcı bir etki
doğurur.
Döviz kurunun firmaların gelirleri üzerinde etkisi incelenirken bilanço
yapılarını, finansman kaynaklarını da dikkate almak gerekir.
Türkiye’de büyük firmaların önemli bir bölümü,
bankaların hemen tümü dövizde açık pozisyonda çalışmaktadırlar. Açıkçası döviz
yükümlülükleri döviz varlıklarından çok daha fazladır. Böyle bir yapıda açık
pozisyonda olanlar, TL’nin değer kazanmasından
kazançlı çıkarken, yabancı paranın değer kazanması halinde bir yandan
borçlarının TL tutarı artarken, gelir tablosunda da kambiyo zararlarına neden
olur. İhracatçı olsalar bile, yabancı parayla borçlu olanlar, denge
sağlamamışlarsa, riskten kaçınma önlemleri almamışlarsa, kur yükselmesinden
zarara uğramakta, TL’nin değer kazanması ise kur farkı
gelirlerini, kambiyo kârlarını artırmaktadır.
2012 yılında ekonominin büyüme hızının belirgin biçimde yavaşlamasına
karşın bilançolarda kâr artışları görülürse, bunun nedenini faaliyet
etkinliğinden çok kur değişmesi, TL’nin yıl sonu
itibarıyla değer kazanmasıyla açıklamak gerekir.
Yorum Gönder