Tabir-i caizse frenler boşalmış. Hangi “kin, din veya davaya sahip çıkma” diye gösterilirse gösterilirsin, alınan her ne karar, atılan her ne adım varsa, arkasından iki şey sırıtıyor: Rant ve emperyalizmin buyrukları!.. Buna şimdi bir de “Başkanlık” hevesleri eklendi. O hedefe varmak için ne gerekiyorsa sınır tanımadan yapılıyor, daha da yapılacağının mesajları veriliyor.
Liste uzun; PKK’yla mütarekeden girip, yeni YÖK yasa tasarısı, hatta okullarda serbest kıyafet uygulamasından çıkabilirsiniz.
Son
adımı Hürriyet Gazetesi’nin manşeti duyurdu. Başbakan Erdoğan, Ruhban
Okulu’nun açılması için talimat vermiş. İki formül üzerinde
duruluyormuş. Başbakanlık’taki ekip, okulun yüksekokul düzeyinde
açılışına çalışırken, YÖK ekibi, yeni YÖK yasa taslağı kapsamında
Patrikhane’ye bağlı vakıf üniversitesi veya o ülkenin mevzuatına bağlı
yabancı üniversite olarak açılmasını öneriyormuş.
6 Kasım 2012’de YÖK Yasa taslağıyla ilgili olarak, “Sadece Atatürk’ü Değil, Toptan Türk’ü Sildiler” başlıklı yazımda “Ruhban Okulu Formülü mü?” sorusunu sorup, şunlara dikkat çekmiştim:
"AKP
YÖK’ü için hazırlanan kanun taslağında, ülkemizde yabancı yükseköğretim
kurumu açılması da detaylı şekilde düzenleniyor. Yabancı yükseköğretim
kurumlarının Türkiye’de fakülte, enstitü, konservatuar ve meslek
yüksekokulu açabilmesini öngören maddeye göre;
'Yabancı
okulların açılamasına mütekabiliyet şartı aranarak, Bakanlar Kurulu
kararı ile izin verilecek. Yabancı yükseköğretim kurumlarının Türkiye’de
kurdukları fakülte, enstitü, konsevatuar ve meslek yüksekokulları kendi
eğitim programlarını uygulayacak. Bu okulların öğrenci kontenjanları
Türkiye Yükseköğretim Kurulu’nca belirlenecek. Bu okullara, belirlenen
kontenjanın yüzde 25 oranında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
alınabilecek.'
Mütekabiliyet şartına bakalım:
Bunun şimdilik, göstermelik olduğu anlaşılıyor. Zira yabancılara mülk
satışında da mütekabiliyet şartı vardı. Ancak AKP, ‘Gelişmiş, demokratik
bir ülkede mütekabiliyet kabul edilemez’ gerekçesiyle bunu kaldırdı.
Bir süre sonra yabancı okulların açılmasında da aynı söylem
kullanılırsa, şaşırmayalım. İkincisi; AKP’nin yıllardan beri Ruhban
Okulu’nu Patrikhane, Yunanistan, AB ve ABD’nin belirlediği şartlarda
açmak istediği malum. Ancak o şartlar, Anayasa ve Tevhid-i Tedrisat
Kanunu’na aykırı olduğu için bu yapılamadı. Sonunda Yunanistan’a, ‘Biz
Ruhban Okulu’nu açalım, ama siz de Batı Trakya’da bir Türk Lisesi açın’
teklifi götürüldü. Bu gelişmeler çerçevesinde şöyle bir tahminde
bulunsak acaba yanlış mı olur? Yunanistan aynen Atina’ya cami yapma
sözünde olduğu gibi, Batı Trakya’da bir lise açma konusunu ‘açtım,
açıyorum’ diye savsaklar, bu arada bizimkiler ‘mütekabiliyet’
gerekçesiyle Yunanistan’ın, İstanbul’da bir enstitü veya meslek yüksek
okulu açmasına izin verir. Öğrencilerin yüzde 75’i Yunanistan’dan gelir,
kalan yüzde 25’i de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Rumlardan oluşur.
Yeni düzenleme, kendi eğitim programlarını uygulama imkânı verdiğine
göre de bu okulda pekala Ruhban Okulu müfredatı uygulanabilir. İşte
AKP’nin YÖK’ü, işte şüpheler ve sorular...”
-Yunanistan’a Acayip Misilleme!..-
ABD’nin tespitiyle, “İlk kez Lozan delinip”, bir Türk kurumu olan Patrikhane’nin Sen Sinod-Kutsal Meclis’ine yabancı papazların seçilmesine izin veriliyor... Patriğe “ekümenik”
deniyor... Vakıflar Genel Müdürlüğü azınlık vakıflarına şakır şakır
mülk iade ediyor... Ve Başbakan Erdoğan, Ruhban Okulu’nun açılmasını
buyuruyor.
Ne zaman?
Sözümona
Yunanistan’ın Batı Trakya’daki soydaşlarımıza müftü atamaktan vazgeçip,
kendi müftülerini seçmesine izin vermesi gibi bir “kırmızı çizgi”miz
vardı. Geçtik ondan, Yunanistan geçtiğimiz günlerde Türk azınlığının
imamlarının da atanması yönünde yasa çıkardı. Yetmedi, birkaç gün sonra
Gümülcine’deki 400 yıllık Türk mallarının yeniden tescilini şart koştu.
Ama tescil için o kadar büyük bedeller istendi ki, geliri sınırlı olan
vakıflar bunu ödeyemedi ve Yunan Maliyesi haciz kararı aldı.
Bu gelişmeler üzerine Dşişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal sadece, “Süreç tarafımızdan yakından ve derin kayfıyla izlenmektedir” açıklamasını yaptı. Lozan’ın ihlâl edildiğini hatırlatan Ünal, “Bu hatalı tutumun telafi edilmesini ümit ediyoruz” dedi. Anında cevap veren Yunan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Grigoris Delavekuras ise sözkonusu tepkilerin, “İki ülkenin, ilişkilerin iyileşmesi çabalarına ilişkin niyetleriyle bağdaşmadığını” bildirdi.
İşte
Batı Trakya’da dumanlar böyle tüterken, Başbakan Erdoğan’ın Ruhban
Okulu’nun açılması için kolları sıvadığı duyuruldu. Misilleme veya
mütekabiliyet bu olsa gerek!..
Eski Yunan Başbakanı Yorgo Papandreu 25 Ocak’ta Başbakan Erdoğan’ı Dolmabahçe Sarayı’nda ziyaret edip, 40 dakika görüştü. Son “açılım”, bu ziyaretin sonucu mudur bilinmez, ama ABD’nin ünlü gazetesi Wall Street Journal’ın, “ana dilde savunma” yasasının çıkışından sonraki şu satırları çok şeyi anlatıyordu:
“Ödüller
büyük. Kim bir anlaşmayı yaparsa, ismi Cumhuriyet’in 90 yıllık
tarihinde altın harflerle yazılmış olacak. Ve analistler bunun, gözleri
2014 yılındaki cumhurbaşkanı seçimlerinde olan Erdoğan için küçük bir
ödül olmayacağını ekliyor...”
Besbelli herkesin bir hesabı var. Merakım şu; emperyalizmin istekleri yapıldığında velev ki, “süpürülmekten” kurtulup, “ödüllendirilsinler”, ortada Türkiye diye birşey kalmayacağına göre, bu “hevesliler” acaba nerenin başkanı olacak?
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan ve Mamak’a kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
28 Ocak 2013
Yorum Gönder