Türküz, Kürtüz, Milletiz - Mehmet Ali Güller

Birgül Ayman Güler’in “Türk ulusu ile Kürt milliyetini eşit sayamazsınız” demesini, “Türklerle Kürtlerin eşit olmadığını söyledi” diye çarpıtanlar kötü niyetlidir!
Birgül Ayman Güler’in “ulus-millet, milliyet” ayrımına dair basın açıklamasına rağmen, onu hâlâ “Türklerle Kürtleri eşit görmüyor” diyerek suçlayanlar kör cahildir!
Birgül Ayman Güler’in kavramları açıkladığı basın toplantısında “Türk ve Kürt eşitliğini savunmasına” rağmen onu hâlâ ırkçılıkla, kafatasçılıkla, faşistlikle suçlayanlar ise hem kör cahildir, hem de kötü niyetli!
Recep Tayyip Erdoğan’ın Kemal Kılıçdaroğlu’na söylediği “boy, pos değil, soy önemli, soy” sözlerine kör olup da Birgül Ayman Güler’i soyculuk yapmakla suçlayanlar ise ahlaksızdır!
MİLLET, MİLLİYETİN ÇATISIDIR
Bu girişten sonra görüşlerimize geçelim:
1. Türk ve Kürt, insan olarak da, etnik bakımdan da eşittir. O nedenle “Türk de biziz, Kürt de biziz, hepimiz Türk milletiyiz” diyoruz… Kaldı ki, bir milliyetin başka bir milliyete üstünlüğü bilimsel değildir.
Türk milleti ya da Türk ulusu, Türk milliyetini de Kürt milliyetini de kapsayan bir siyasal kavramdır. Tıpkı pek çok milliyeti içeren Fransız milleti ya da İtalyan milleti gibi…
Bugün fikir düzleminde yaşanan sıkıntının kaynağı ise milliyetlerden birinin isminin, milletin de ismi olmasıdır. Ama bu da başka milliyetlerin milletleşme aşamasında yaşandığı gibi bir tarihsel zorunluluktur. Örneğin Frank milliyeti, milletleşme sürecine önderlik ettiği için, Fransa’ya ve Fransız milletine adını da vermiştir.
‘KÜRTÇE YETERSİZ’ İDDİASI BİLİMSEL DEĞİL
2. Kürtçe konuşulmalıdır, öğretilmelidir; Kürt milliyeti dilini kullanabilmelidir.
Türk milliyetinden yurttaşlar da ikinci bir dil olarak Kürtçe öğrenebilmelidir; bu zenginliktir.
İlköğretimden başlayarak İngilizce eğitim verilen okullardan geçilmediği günümüz koşullarında, Kürtçeye ve Kürtçedeki w, x, q harflerine karşı olmak ahlaki değildir. Türk milliyetinden bir yurttaş Washington diye yazabiliyorsa, Kürt milliyetinden bir yurttaş da Wan şeklinde yazabilmelidir!
3. Kürtçe öğretilmelidir ama Kürtçe resmi dil olmamalıdır. Kürtçe hukuk dili olarak da kabul edilmemelidir. Zira milletleşme süreci, aynı zamanda hukuku da tekleştirme sürecidir. Üniter devletlerde iki ayrı dille hukuk olamayacağı gibi hem şeriata dayalı hukuk, hem de medeni hukuk olamaz!
Ancak “Kürtçe bilim dili ya da hukuk dili olamaz” demek doğru değildir. Yani meseleye “yetersizliği” üzerinden itiraz etmek bilimsel değildir. Mahkeme, hâkim, avukat gibi en temel hukuk kavramlarının Türkçe kökenli olmadığı şartlarda, Kürtçe hukuk dili de yaratılır. Üstelik hukuk alanında Türkçeye kaynaklık eden Farsça ve Arapça kökenli kelimeler, Kürtçede de vardır.
Dil’e yetersizliği üzerinden itiraz etmek, bilimsel değildir. Çünkü devlet olursa, dil de olur, yaratılır, geliştirilir. Zaten mesele de buradadır: İkinci bir devlet ortaya çıkmasın diye Kürtçenin hukuk dili olmasına itiraz etmeliyiz, yetersiz olduğu için değil.
Dün “Kürt yok, karda yürürken kart-kurt sesi çıkaran dağ Türk’ü var” diyenlerin bugün Kürtçe sevdalısı olması anlamlıdır. Kürt’ü yok sayan Amerikancıların bugün Kürtçeye sarılması, yine Amerikancılıklarındandır.
Çünkü milli devletleri hedef alan emperyalizm, bazen zor kullanarak, bazen de milletleşme sürecinin arkada bıraktığı kavramlara ve unsurlara sarılarak, oradan bir çatlak yaratarak, milletleşme sürecini geriye döndürmeye çalışır.
Milliyetlerin bir zora dayanarak hak iddia etmesi bu nedenle çoğu zaman emperyalizmin hedefiyle birleşir ve onun kartı olur. Son tahlilde bunun o milliyete de bir faydasının olmayacağının en somut örneği Yugoslavya’nın parçalanmasından sonra ortaya çıkan ve 8 ayrı milliyete dayanan devletçiklerdir.
MİLLİ DEVLETLER BİRLİĞİ
4. Milli devletleri de aşan bölgeselleşmiş bir yapı, kuşkusuz yarının gerçeğidir. Türk ile Kürt’ün, Fars ile Arap’ın eşitlikçi bir yapıda yan yana yaşayabilmesi mümkündür ve olacaktır.
Ancak milli devleti bu anlamda aşabilmek ya da milli devletler birliği kurabilmek, önce emperyalizmin boyunduruğundan çıkmakla ve “milli” kapitalist üretim ilişkilerini geliştirmekle, ardından da kamuculuğu esas alan üretim ilişkilerine yönelmekle sağlanır.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget