Bazı CHP’lilerin ‘fotoğraf’a bile tahammülü yok!

Altısı Can Ataklı ile birlikte olmak üzere son iki haftada Kağıthane’de, İstanbul Maltepe’de, Babaeski’de, Karşıyaka’da, Buca’da, Adapazarı’nda ve Ataşehir’de tam yedi panele ya da konferansa katıldım. 
Salonlar ortalama 600’er kişilikti ve tıklım tıklım doluydu.
Bu bize gösterilen ilgiden çok, bilgiye olan açlığın göstergesiydi.
Ağırlıklı olarak CHP’lilerden oluşan kalabalıklar Can’ın ve benim iktidara yönelik eleştirilerimizi ayakta alkışladı.
Ama söz ne zaman CHP’ye geldi; işte o zaman birer ikişer kişi tarafından bile olsa, protesto edildik!

OYUN KAVGA ÇIKARDI!

Bu toplantıların çoğunda konuşmamın sonunda, izleyicilerle bir oyun oynadık:
Onlara tek cümle bile yorum yapmadan, CHP yönetiminin ya da bazı milletvekillerinin açıklamaları ve uygulamaları hakkında sorular sordum. Sorularım ve aldığım yanıtlar aynen şöyleydi:
“Kılıçdaroğlu, Türkiye’de laikliğin tehdit altında olmadığını söylemişti... Bu görüşe katılıyor musunuz?”
“Haaaaayııııırrrr!”
“Kara çarşafa rozet takılmasını destekliyor musunuz?”
“Haaaaayııııırrrr!”
“Oy için tarikat ve cemaat liderleriyle görüşülmesini onaylıyor musunuz?”
“Haaaaayııııırrrr!”
“Kendisini kaçırdıklarını söylediği teröristlerden ‘Kardeşlerim’ diye söz eden, Paris’te öldürülen üç PKK’lı kadının evine taziyeye gidip bunu medyaya duyuran, Kurtuluş Savaşı’nda Rumlara yönelik etnik temizlik yapıldığını iddia eden bir milletvekilinizin partinizin çatısı altında siyaset yapmaya devam etmesini doğru buluyor musunuz?”
“Haaaaayııııırrrr!”
“Partinizin en genç MYK üyesinin, ‘Atatürk’ün askerleriyiz’ sloganını, ‘Atatürk’ün yurttaşlarıyız’ olarak değiştirmeye kalkışmasını doğru buluyor musunuz?”
“Haaaaayııııırrrr!”
“Bir başka milletvekilinizin, her fırsatta Fethullah Gülen’e övgü dolu sözler söylemesini, tarikat ve cemaatleri övmesini yerinde buluyor musunuz?”
“Haaaaayııııırrrr!”
“Genel Başkanınız Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partinin yetkili kurullarının onayını ve görüşünü almadan, içeriği belli olmayan PKK-MİT görüşmelerine kredi açmasını onaylıyor musunuz?”
“Haaaaayııııırrrr!”

TAVAN, TABANDAN KOPMUŞ!

Bu soruların bitmesinden sonra her defasında salondakiler ayağa kalktı ve müthiş bir alkış tufanı koptu. Alkışladıkları, kesinlikle ben değildim; bu kadar kararlı ve güçlü bir şekilde görüşlerini dile getirebildikleri için kendileriydi.
Kendi görüşlerimi belirtmeden oynadığım bu oyun, CHP yönetiminin, seçmeninden ve üyelerinden nasıl koptuğunu gösteriyordu. Çektiğim bu fotoğrafın ortaya çıkardığı gerçek, her toplantıda salondaki birer-ikişer kişiyi rahatsız etti.
Hatta içlerinden bazıları avaz avaz bağırarak, beni “partiyi bölmeye çalışmakla” suçladı.

DİNCİ SÖYLEM!

Örneğin Karşıyaka’da ateşli Y-CHP’li bir kadın partili, beni protesto etmek isterken, az daha salonun balkon kısmından aşağı düşüyordu.
Aynı kadın, yanına üç kişiyi daha alıp ertesi gün Buca’daki toplantıya geldi ve salondakileri bana karşı kışkırtmaya çalıştı. Ama bekledikleri ilgiyi görmedikleri gibi bir de protesto edilince salonu terk ettiler.
Çıkışta HADDİMİ BİLDİRMEK için beni beklediklerini öğrendim; Can’ın konuştuğu sırada, paneli birkaç dakikalığına terk edip yanlarına gittim. İçlerinden biri parmaklarını burnuma doğru sallayarak, “Sana hakkımızı helal etmiyoruz” dedi.
Ben de siyasete “helallik” gibi dini kavramları karıştırmanın dinci partilere özgü bir tavır olduğunu belirtip, kendilerinin gerçekten CHP’li olup olmadıklarını sordum. Sonra da anlayacakları dilden devam ettim:
“Tamam; helal etmeyin de... Ne gibi bir hakkınız geçti bana? Ekmeğinizi mi yedim, suyunuzu mu içtim? Buraya gelirken sizden ya da partinizden para mı aldım? Tahammülsüzlükte, iktidarla yarışıyorsunuz!”

TAHAMMÜLSÜZ Y-CHP!

CHP Ataşehir Gençlik Kolları’nın Uğur Mumcu’yu anmak için düzenlediği etkinlikte, daha ilk dakikalardaydık...
Tam Uğur Mumcu’nun ölmeden birkaç gün önce gündeme getirdiği “bölücü-dinci ittifakı”nın bugünkü marifetlerinden söz ediyordum ki; ön sıralarda oturan iki kişi, “Burası MHP toplantısına döndü” diye bağırarak salondan çıktı. Ne demek istediğimi anladıklarını sanmıyorum; çünkü henüz sözlerimin başındaydım.
Bu tahammülsüz arkadaşları, “Yanlış gelmişsiniz, AKP binası karşı sırada bir yerlerde” diye uğurlamak istedim; ancak gerilimi artırmamak için kendimi tuttum.
Zaten yüzlerce kişi o sırada bu ikiliyi alkışlı protestoyla yolcu ediyordu.

***
Sevgili CHP’liler:
Ben yurtseverliği yüreğinden eksik etmemeye özen gösteren bir gazeteciyim. İşim fotoğraf çekmek!
Gördüğünüz fotoğrafta beğenmediğiniz bir şeyler varsa, suç çekenin değil, sizin...
Bana kızmakla, bağırmakla, hak helal etmemekle sorunlarınızı çözebileceksiniz; ben razıyım!
Ancak emin olun, yapmanız gereken şey bu değil...

*****
İKİ PARTİ!

Bu iki haftalık maratondan çıkardığım sonuç şu: CHP tabanının yüzde 90’ı, parti yönetiminin ve bazı milletvekillerinin izlediği politikayı kesinlikle onaylamıyor.
O yüzde 90’la geriye kalan yüzde 10 tamamen ayrı kutuplarda ve bu iki kesimin aynı partiye üye olduğuna inanmak gerçekten çok zor...

*****
GÜNÜN SORUSU

Sorum, her CHP eleştirisinden sonra olduğu gibi, “Şimdi sırası mıydı? Neden CHP’yi eleştiriyorsun” demeye hazırlanan okurlara: 1950’lerden beri ne zaman “sırası” oldu? Ve siz her defasında olumlu eleştiride bulunanları susturmaya çalışacağınıza, artık eleştirilecek işler yapanları uyarmanın zamanı geldiğini düşünmüyor musunuz?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget