Bu; “Bak Paris’in göbeğinde 3 kadını vurduğumuz gibi senin o tatlı
canını en güvendiğin yerde alırız” diye uyaran bir siyasi suikast
miydi?
Yoksa diğeri mi!
Para paylaşması.
Hırs kapışması.
Aşk hesaplaşması.
Yani adi bir cinayet.
Kaç gün geçti. Fransız polisi bula bula; 31yaşında Türk anne ve babadan olma
Ömer Güney adında tuhaf bir katil zanlısı buldu. Ömer’in
amcası da Ankara’dan canlı yayına bağlanıp konuştu:
Ömer’in beyninde timör var.
Akşam ne yediğini unutur.
Cinayeti ona yıkıyorlar.
Paris savcısı ise gazetelere haber sızdırıyor: Ömer, 2 yıl önce PKK üyesi
olmuş. Öldürülen 3 kadından PKK kurucusu olanın para taşıyıcısı, getir götürcüsü
ve şoförlüğünü yapıyormuş. PKK televizyonunda çalışan bir kıza aşık…
Bütün kanıtlar buysa!
Ömer, 3 ay sonra suçsuz ilan edilebilir. Belli ki, çok ince, iyi hesaplanmış,
geride kanıt bırakmayan gizli örgüt işi olabilme ihtimali yüksek öldürme
yapıldı.
Xxx
Belki de 3 kadını CİA vurdu.
3 PKK’lı kadının öldürülmesinden sonra Paris’e giden ve “suikast
sonrası olayları birbirine bağlayabilecek yakınlıkta, derinlikte ve titizlikte
takip ettiği anlaşılan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın
söyledikleri” CİA türü bir girişime işaret ediyor.
Demirtaş diyor ki:
“Paris’teki cinayetleri artık barışın, yoksa böyle şeyler yaparız. 3
infazın ardında NATO Gladyosu var. En azından bu infazlardan haberdar olmamaları
mümkün değil….”(Mine Şenocaklı ile 21 ocak pazartesi günü yaptığı
söyleşi)
İnfazı NATO yaptı diyor
NATO demek ABD demek.
3 PKK’lıyı vuran CİA’dır.
Demirtaş’ın vardığı sonuca göre, ABD şimdilik bir silah gömme, barışma,
İmralı’da Abdullah Öcalan’ı önderlik statüsüne çıkartarak baş müzakereci kılma
planı yaptı.
Uygulamaya koydu.
Anakara’ya plana uy.
Öcalan’a planı sahiplen!
BDP’ye planı bozma.
Kandil’e ikilik çıkartma.
Uyarıya uymayanı Parist’teki 3 PKK’lı kadın gibi yaparız mesajları
iletildi..
Xxx
Etkisi de hemen görüldü.
Kardeşlik havası yükseldi.
Aniden “bölünmeyelim rüzgarı” patladı. Başbakan
Tayip Erdoğan, ABD’nin yeni planından kendine propaganda
malzemesi çıkartıp “Cenazelerde olay çıkartmadılar, siyasi çizgimize
geldiler” konuşmaları yapmaya başladı. İmralı’da “Devlet ile
Öcalan görüşme sürecinin” selameti için kilit rol oynayan isimlerden
milletvekili Ahmet Türk, “Kürtler ayrı bir devlet değil
kardeşlik istiyor.” diyen söyleşiler yapmayı hızlandırdı.
Sanki sihirli değnek dokundu!
“Biji Apo” diyorlardı.
“Biji Türkiye” demeye başladılar.
Sanki Cumhuriyet’in ilk kurulduğu günlere geri döndük: Türk Kürt bir olacak,
birlik olacak, zenginlik yaratacak, eşitçe bölüşecek, uygarlık yolunda
yürüyecek.
ABD bunu ister mi!
Ben şüphe duyarım.
(uyan borsu)
Diyanet
Ve ticaret!
Sayıştay deneticileri araştırıp bulmuş, rapora yazmışlardı: 673 cami
minaresine baz istasyonu takıldı. Bu takılma işleminden paralar elde edildi.
Hazine’ye ait aralar üzerine inşa edilen camilerin müştemilatında bulunan,
dükkan, market, atölye, depo gibi yerler de vakıf tarafından kiraya verilerek
gelire çevrildi. Vakıf’ın kime ait olduğu gizleniyordu. Diyanet İşleri Bakanı
Mehmet Görmez’in bu “diyanet ile ticareti birleştiren vakfın”
yönetiminde yer aldığı ortaya çıktı.
Yorum Gönder