AKP’nin Başbakanı R. T. Erdoğan gene esti gürledi ve bu arada PKK’ya,
BDP’ye, Kürtçü olarak tanımladığı zevata çatarken yeni bir ırkçılık
tanımı ve açıklamasını da yaptı. Şöyle:
“Allah meleklere ‘Adem’e secde edin’ dediğinde, bütün melekler
secde ettiler, ama şeytan etmedi, ‘Ben Adem’den hayırlıyım, beni
ateşten, onu çamurdan yarattın’ dedi. İşte ırkçılık budur ve böyle
başlamıştır. Irkçılık asabiyet, asabiyet ise şeytandandır. Irkını,
kavmini, kafa tasını övmek, onunla böbürlenmek diğer yaradılanları
aşağılamak şeytandandır. Kaynağı başka yerde aramayacağız. Kürt
kardeşimin de Türk kardeşimin de kaynağı aynı.” (23.01.13 tarihli gazeteler)
Çok yanlış tek doğru
Yukarıdaki alıntıda bir tek doğru cümle var: Hepimiz 1 milyon yaşındaki Etyopyalı Lucy Nene’nin torunlarıyız.
Yanlışlara gelince: Bilim artık klasik “ırk” kavramını kabul etmiyor.
DNA grupları var. Bu konuya şimdilik girmiyorum. Çünkü DNA’cılık da bir
tür yanlış kafatascılık. İnsanlar için dil aileleri, kültür ve yurt
ortaklığı söz konusu: Irk yerine, başbakanın sevmediği sözcükle “ulus”
dayanışması var. (Yakında bu konuda bir dizi yazı yazacağım).
***
Sözcü Gazetesi, Başbakan’ın “Asabiyet şeytandandır” sözünü tam sayfa
manşet yapmış ve “asabiyet”i, “sinirlilik” olarak yorumlamış. Çarşamba
sabahı, bir televizyonda, bir gazeteci yorumcu, Sözcü Gazetesi’ni cahil
olmakla suçladı ve bu Arapça sözcüğünün anlamının “Irkçılık” anlamına
geldiğini ileri sürdü.
Başbakan da, gazeteci televizyon yorumcusu da yanılıyorlar. Asabiyetin ırkçılık gibi bir anlamı yok. Sözcüklere bakalım:
Ferid Devellioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe lügatına göre:
*Asabiyyet: 1. Sinirlilik. 2. Kendi akraba, vatan, din ve milliyetini aşırı derecede kayırma gayreti.
*Asabiyyet-i kavramiyye: Şovenlik, yurtseverlik.
-Kavm (Kavim): İnsan topluluğu.
*Kavm ve kabile: Hasım akraba.
Fransızca-Türkçe sözlüğe göre:
*Şoven (Chauvin): Aşırı milliyetçi.
*Şovenizm (Chauvinisme): Aşırı milliyetçilik.
*Şovenist (Chauviniste): Aşırı milliyetçi.
*Race: Irk.
*Racisme: Irkçılık.
*Raciste: Irkçı.
***
1. “Asabiyyet” ırkçılık anlamına gelmez.Irkçılık başka, kendi akraba,
vatan, din ve milliyetini kayırmak başka. Asabiyyet, “nepotizm”
(“nepotisme” gibi bir şey), yani hısım akraba, eş-dost kayırıcılığı,
dayıcılık, AKP’lilerin çok iyi bildikleri ve çokça sevdikleri bir iş.
2. “Asabiyyet-i kavmiyye”, “şovenlik” de ırkçılık değil. Aşırı milliyetçilik.
*Özet olarak: Irkçılığı kötülemek için, Arapça
sözcüklere, Kur’an-ı Kerim’e, hadislere, söylencelere ne gerek var?
Şeytanın tepkisinin ırkçılıkla uzaktan yakından bir ilişkisi yok.
Ondaki, Bay Başbakan’da da çokça bulunan sofu kendini beğenmişlik.
Şeytan haklı. Ateş nerede, çamur nerede! Ayrıca Başbakan’da şiddetli bir
dini asabiyet var!
Laf asabiyetten açılmışken
Laf “asabiyet”ten açılmışken İbni Haldun’un “Mukaddime”sine
uğramamak olmaz İbni Haldun’un bu çok değerli yapıtının birinci cildini
rahmetli Turan Dursun çevirmiş ve 1977 yılında Onur Yayınevi
yayınlamıştı.
İbni Haldun’un en önemli düşüncesi Barbar-Uygar çatışması üzerine
oturan ve “asabiyet” adını verdiği anlayışıdır. Bu doğal bir sürecin
kuramıdır. Toplumlar klanlardan siyasi otoriteye dayalı örgütlenmelere
doğru değişir, dönüşür ve devlet bu aşamada ortaya çıkar.
Araplarda, İslam öncesi döneme ait olmak üzere kullanılan asabiyetin
ırkçılık olarak çevrilmesi yanlıştır. “Kabilecilik” demek gerekir.
İbni Haldun şöyle diyor:
“Yakınlık bağı (El Asabiyye) insanoğlunda doğaldır.İnsanların çok azı
bu kuralın dışında kalır. Bu bağın doğallıklarından biri de, herhangi
bir haksızlığa ya da tehlikeye uğradıkları zaman hasım-akrabaları koruma
coşkusunu göstermektedir. Çünkü yakınlarının bir haksızlığa uğramaları
ya da onlara bir düşmanlık gösterilmesi karşısında, insan, içinde bir
eziklik, bir kopma duyar. Ve hemen, yakınlarıyla tehlikenin arasına
girmek ister. Ve olalı beri insanoğlunda bulunan doğal bir savunma
eğilimiyle… Birbirlerine yardım edenler arasındaki soy bağı, eğer birlik
ve kaynaşmayı sağlayacak ölçüde yakın bir soy birliği niteliğindeyse, o
insanların birbirine olan bağlılıkları açık seçik görülür. O zaman yani
salt böyle bir bağın açık-seçik bulunması, yakınlar arasında
dayanışmayı sağlamaya yeter. Yakınları birbirini yürekten savunmaya
iter.” (s.309)
***
İbni Haldun’a göre asabiyye bağı bir grup içindeki yardımlaşma ve
şeref duygusundan gelen ve dış düşmanlarla uğraşma gücü veren bir
bağdır. Toplumsal örgütlenmenin çap ve yoğunluğunu belirleyen değişken
grup duygusu, grup dayanışması Asabiyye’dir. Grup dayanışması onları
fetihler yapmaya da götürür. Ya varolan bir devleti fethederler ya da
yenisini kurmaya çalışırlar. Kan (soy) temelli bu asabiyye bağı bir
toplumun devlet kurmasına kadar yeterli olur. Devlet kurma aşamasından
sonra kan bağı yetmez ve yerine din ve hanedana bağlılık şeklindeki
sebep asabiyyeti gelir. Bu kavrama araştırmacılar tarafından “yakınlık
bağı”, “topluluk duygusu”, “dayanışma duygusu”, ortak ruh”, “toplumsal
uyuşma”, “toplumsal dayanışma”, “milliyetçilik fikri” gibi karşılıklar
verilmiştir. (Vikipedi)
Sonuç olarak
Sonuç olarak Başbakan R.T.Erdoğan da, gazeteci televizyon yorumcusu
da “asabiyye”nin ne anlama geldiğini bilmiyorlar. Asabiyye insanlar için
olumsuz değil çok olumlu bir özellik. Ama bu iyi özellik AKP’lilerin
elinde iyice yozlaştı ve kirlendi.
Yorum Gönder