Cumartesi günü Sakarya Caddesi’nde tutuklu askerlerin ailelerinin “Sessiz Çığlık” eyleminde yerimi aldım.
Hemen arkamdaki bir ana-babanın yakınmaları kulağıma çalındı. “Tam 1 yıl oğlumun üniformasını sandalyeden alamadım. Bıraktığı gibi kaldı” diyordu. Göz ucuyla arkama baktım, ellerinde “Ali Yasin Türker”
yazılı fotoğrafı gördüm. Onlar Balyoz’dan 16 yıl hapis cezasına
çarptırılan Dr. Kurmay Albay Ali Yasin Türker’in 65 yaşındaki annesi ile
75 yaşındaki babasıydı.
Ana yüreği işte, bu süreçte herkese, Ayşenur Aslan’a, Altan Öymen’e
mektuplar yazdığını hatırladım. Kulak misafiri olduğum sohbetlerden
duydum ki, bir mektup da Çankaya Köşkü’ne, Cumhurbaşkanı Gül’e
göndermiş.
İnanmayacaksınız ama, mektup ulaştıktan sonra
Köşk’ten aramışlar bu yüreği yaralı anayı. Arayan Cumhurbaşkanı Gül
değilmiş tabii. “Sekreteriydi” diyor anne Türker. Gül’ün şu mesajını iletmişler:
“Sayın
Cumhurbaşkanımız mektubunuzu okudu, çok etkilendi ve üzüldü. Ancak
devam eden, Yargıtay’da olan bir davada yapabileceği birşey olmadığını
söylediler. Üzüntülerinizi paylaşıyor ve size sabırlar diliyor...”
Bu kadarcık mesaja bile sevinmiş, umutlanmış olmalı ki, eyleme katılanlarla paylaşıyordu anne Türker.
Söylenecek o kadar çok şey vardı ki, ama yutkundum, hiçbir şey diyemedim.
Döner dönmez yazdığı mektubu buldum. Altan Öymen bir bölümünü 4 Ocak’ta Radikal’de “Bir Annenin Mektubu” başlığıyla yayınlamış. İşte anne Kadriye Türker’in Cumhurbaşkanı Gül’ü bile “etkileyen” o mektubundan satırlar:
“Ben
65 yaşında bir anneyim. Ankara’nın Sincan kazası Peçenek Köyü’nde
doğdum. 6 çocuklu bir anne-babanın en büyük evladıyım. Ancak 4. sınıfa
kadar okudum. 5. sınıfı okumadan öğretmenim bana diploma verdi. 16
yaşımda evlenince Ankara’yla tanıştım.
Ben
Balyoz davası tutuklusu Doktor Deniz Kurmay Albay Ali Yasin Türker’in
annesiyim. Benim oğlum darbeye teşebbüsten yargılanıyor.
Benim
oğlum 2003-2006 arası İspanya’da görevliydi, eşi Sibel Hanım da Deniz
Subayı. O da ücretsiz izin alıp eşinin yanına gitti. Orada bir dünya
tatlısı Elif doğdu.
Biz hukuku, çocuğumuzun
yurtdışında olduğuna inandıramadık. Yurtdışından darbeye teşebbüs nasıl
olur? Benim oğlum Harp Okulu’nu dereceyle, Harp Akademisi’ni dereceyle
bitirdi. Amerika’da mastır, Boğaziçi Üniversitesi’nde endüstri
mühendisi olarak doktora yaptı. 3 tane yabancı dili var. Bu çocuk, bu
eğitimi memlekete hizmet için yaptı. Ama şimdi darbeye teşebbüsten
tutuklu. Bu benim canımı çok yakıyor.
Benim
eşim, çocuklarının rızkını 26 sene mahallede seyyar satıcı olarak
kazandı. 20 sene de taksi işletti. 3 tane evladına yüksekokul okuttu.
Benim kızım Orta Doğu’da iktisat okudu, 9 sene Başbakanlık Devlet
Planlama’da görev yaptı. Küçük oğlum 9 sene Maliye Bakanlığı’nda hesap
uzmanı olarak çalıştı. O da Hacettepe İngilizce işletme mezunu.
Biz
dünyanın en mutlu anne-babasıydık. 15 ay önce ama. Şimdi hayatımız bir
kâbus oldu. Sadece yavrumuzun özgürlüğü için dua ediyoruz. Ben
Cumartesi Annelerini televizyon ve gazetede görünce, çok üzülürdüm.
Kaderin tecellisi. Şimdi ben de oğlumun resmini alıp Sakarya
Caddesi’nde oturuyorum. Biri görüp sesimizi duysun diye. Kaderin insana
ne getireceği hiç bilinmiyor. Ben oğlumun tutuklu olduğunu
söyleyemiyorum.
Benim oğlum tutuklanmadan önce
Gölcük Deniz Üssü Kurmay Başkanı’ydı ama sadece 30 gün sürdü. Şimdi
sadece 75 yaşında babası, 65 yaşında ben annesi, sadece yavrumuzun
özgür olması için Rabbime dua ediyoruz. Rabbime inanıyorum, Türk
adaletine güveniyorum. Bir gün adalet yerini bulur. Sizi üzmek için
yazmadım, dertler paylaştıkça azalır. Ben de bir anne olarak sizin beni
anlayacağınız için sıkıntılarımı paylaşmak istedim. Hoşça kalın.
Kadriye Türker/Dışkapı-Ankara”
Tekrarlıyorum; Bu anaların, çocukların ahı hiç yerde kalır mı?
Not:Yazının en üstündeki fotoğrafta, hemen arkamdaki başörtülü anne Kadriye Hanım; gözlüklü, kasketli bey de baba Türker’dir.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan ve Mamak’a kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
29 Ocak 2013
Yorum Gönder