Başbakan’ın son grup konuşmasında okuduğu ayetleri şöyle bir düşündüm. Evet! Şeytan’ın Adem’e secde etmeme nedenlerinin temelinde “niteliksel” us yatar. Nitelik (ben ateştenim, o çamurdan) bahsi, bugün ırkçılık olarak tecelli edebilir. Velev ki insanlık tarihinin bu kadim bilgisini getirip, bu kadar “sığ bir politik zeminde” ifade etme gayreti, kendi içinde problemli bir gayrettir.
Evet! Irkçılık şeytandandır. Tıpkı; “küreselleşmecilik gibi.”
Çünkü Kur’an çok net bir tutum sergileyerek şu noktayı işaret ediyor;
(BAKARA suresi 268. ayet) Şeytan sizi fakirlikle korkutur, sizi görünür görünmez çirkinliklere sürükler. Allah ise size kendisinden bir bağışlanma ve lütuf vaat eder. Allah, Vâsi’dir, Alîm’dir.
Şeytan sizi fakirlikle korkutur bahsini açarak, Başbakan’ın “politik manivelasına araç kıldığı şeytan izahını derinleştirelim.”
Şeytan sizi fakirlikle korkutur. Yani “sizi fakirlikle korkutan şeytandır.”
Bugün “kapitalist ekonomi” insanlarıı fakirlik endişesine sürüklemek sureti ile “kenz yapmaya yani mal toplamaya yöneltmektedir.” İslam’ın en büyük haramlarından biri olan “mal istifleme, servet yığma” artık bir “endişe” nedeniyle meşrulaşmıştır.
İnsanlar fakirlikten korktuğundan “rekabet ediyor.” Fakirleşmemek için mal biriktiriyor ve Kur’an’ın haram saydığı bu işi icra etmek zorunda kalıyor.
O halde bugün en büyük şeytan, kapitalist sistemdir. Ve o sistemin yayılmacı eğilimleridir. (Emperyalizm)
Sayın Başbakan, “ırkçılığı diline doladığı kadar” kapitalizmi ve emperyalizmi gündemine alsaydı, muhtemelen Kur’an okuduğuna inanırdım. 4 Ayetten ibaret bir dindarlığın geldiği bu kritik noktadan meseleyi ele aldığımızda, “Başbakan’ın Kur’an okuduğunu anlamanın tek yolu, mevcut savaş kabinesini dağıtması, patriot adlı tecavüz araçlarını geri göndermesi, emperyalist batıyla ve paramiliter gülencilikle tüm ilişkilerini dondurması” akabinde mümkündür.
Evet! Başbakan; kendisini dahi dinlemekten ar etmeyen “paramiliter gülencilik” ile hesaplaşmaksızın, camileri fiilen ahır yapıp bombalayan emperyalistlere tek kelime etmeksizin “halen, camilerin ahır yapıldığından dem vurarak” Kur’an okumadığını bana gösteriyor.
Evet! Başbakan şeytandan bahsediyor. Başbakan ve zihniyeti; Hacc’da şeytan taşlama adı altında “kuru taşı taşlarken”, yaşayan şeytan bizi taşlıyor. Yaşayan şeytan, füzesiyle, finans kapitaliyle bizi topa-taşa tutarken, halen daha; meseleyi es geçen tevil ve analizler ardına sığınarak ictihad yapan bir Başbakan’a sahip olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyoruz...
Şeytan nerededir sayın Başbakan?
Eğer bugün hacılar, “Kur’an’ı eline alsa ve Kur’an’dan aldığı feyz ile şeytan taşlamaya niyet etse” bu ülkenin meclisi, borsası, bankaları ve bilhassa birçok kurumu delik deşik olurdu.
Kur’an bu kadar net bir duruşu ortaya koyarken, konuyu getirip “ırkçılığa saplayarak(ki ırkçılık da şeytanın vasıflarından biridir) daraltmak” hangi içtihadın eseridir.
Olmuyor Sayın Başbakan! Yapmayın! Kur’an-ı Kerim’in o devrimci ruhuna bunu yapmayın!
Eğer bu Patriot füzeleri, Ecevit döneminde gelseydi; bu ülke yıkılırdı! Cuma çıkışlarında yakılan ABD bayrakları hasebi ile, bayrak üreticileri holdingleşirdi. Ne oldu size ey Müslümanlar? Ne o? Deri koltukların, ihalelerin kas gevşetici etkisinden midir bu suskunluk?
Bu ülkenin topraklarına kurulmuş bir ABD üssünde camiye saldırılıyor! Namlusu Müslümanlara doğrultulmuş Patriot füzeleri ülkeye sokuluyor; “sizin kafir komünist dediğiniz adamlar dışında bir tek kişinin çıtı çıkmıyor...”
Evet! İskenderun’da Nato askerinin başına çuval geçiren “mücahit” kardeşlerime selam olsun. İslam’ın onuru, bu genç kardeşlerimin eliyle kurtulmuştur. Aslolan bu zorbalığı, mabedin dışına çıkartmaktır...
Değmesin mabedime namahrem eli!
Cami’de protokol! Cenaze’de konvoy!
Cami’de protokol bir Emevi üretimidir. Allah Resulü sağlığında asla böyle bir iş yapmamıştır. Cenaze namazında protokol olmaz. Protokol olan yerde “namaz kılınmaz.” Allah’ın kullarını sınıflara ayırdığınız yer “Allah’ın evi değildir.” Protokol olan yer, saltanat ocağıdır.
Cenaze namazı, Peygamber deyimi ile “refiklerden/yoldaşlardan birinin” selamete ermesi, O’nun mücadelesinin sürdürüleceğine Allah indinde yemin edilmesi törenidir.
Bu nedenle cenaze namazında rüku ve secdeye varılmaz. Sürekli kıyam durulur!
Kıyam/Başkaldırı halinin sürekliliğinden, giden refikin/yoldaşın bu umumiyetinden dem vurarak yad edilir.
Ya şimdi? Protokol namazları, kıyamı bırakıp “kıymalı yemeklere” dalmış budalalığın gösteriş yarışına dönmüş. Yazık! Yazık! Yazık!
Yorum Gönder